Christa dans ederken asık suratı ve ciddiyeti kaybolup yerini gülümsemeye bırakıyor. Müzik eşliğinde jimnastik salonunda zıplayıp koşan Christa, yaşları 55 ile 80 arasında değişen 20 kişilik bir grupla çalışıyor. Herkes yön ve temposunu kendine göre ayarlıyor. Hiç birbirlerine çarpmıyor, nazik bir şekilde karşılıklı yol verip dansa devam ediyorlar. Yeni kurulan bu grubu fizyoterapist Kathrin Dietrich yönetiyor. Bunama hastalığına yakalananlar yakınlarıyla birlikte haftada bir kez bu eski okul spor salonunda buluşup fizik tedavi uzmanının nezaretinde oynuyor, dans ediyor ve spor yapıyorlar. Grup terapisinin özelliği, hasta kadar onlara eşlik eden yakınlarının ihtiyaçlarına da uygun düşen programların uygulanması.
Kathrin Dietrich bunun sadece beden hareketliliğini arttırmak olmadığını vurguluyor: “Benim için hastanın muhakeme etme ve algılama kapasitesini de harekete geçirebilmek önemli. Tabi hepsi aynı seviyede değil. Önemli olan kimseyi gülünç duruma düşürmeden, kendilerini kahraman gibi hissederek salondan ayrılmalarını sağlamak.”
Hareket etmek ve kendisi gibi hasta olanlarla samimi bir şekilde birlikte olabilmek terapiye katılanlara şevk veriyor. Hastalar henüz birbirlerini yakından tanımasalar da aynı şartları ve aynı ıstırabı paylaşmak onları kaynaştırıyor.
Demans hastası eşi Marianne ile birlikte gruba katılan Horst son aylarda hayatlarının değiştiğini söylüyor: “Böyle bir hastalığa yakalanan kısa zamanda yalnızlığa mahkum oluyor. Maalesef, komşun bile olsa, kimse seni artık tanımıyor.”
Önce eleme yapılıyor
Nörodejeneratif bozukluktan muzdarip hastalara dernek kuran Hartmut Schilling sporlu terapi adaylarının aşırı zorlanmamaları için önce aralarında eleme yapıp hastaları evlerinde ziyaret ediyor. İleri aşamadaki bunama hastalarını böyle bir grupta bir araya getirmek onları zorlayabiliyor. Dernek bu gibi durumlarda hastaları farklı imkânlardan yararlandırıyor ve doğa yürüyüşü, bisiklet turları, yüzme ve kültür gezileri gibi alternatifler sunuyor.
Schilling,“Tıpkı sağlıklı olanlar gibi bunayanlar da topluluk hasreti çekiyor. Derneğimiz de bu ihtiyacı en iyi şekilde tatmin ediyor” diyor.
Bunamaya yakalananlarla onların yakınları için en büyük zorluk toplumdan tecrit edilmek oluyor. Teşhisin şoku ve hastalığın ilerlemesi hastanın içine kapanmasına ve yuvasına çekilmesine yol açıyor. Aynı zamanda hasta en yakın hissettiği kişiye kenetlenip onun da hareket alanını daraltıyor. Hasta eşiyle grup terapisine katılan Wally bu nedenle jimnastik salonunda geçirilen 90 dakika boyunca kendini sorumlu hissetmemenin ve hastayı teslim edip gitmek yerine onunla birlikte terapiye katılmanın büyük haz verdiğini söylüyor. Hasta eşin grupta aktif bir şekilde oyunlara katılması kaybolduğu sanılan yetenekleri de canlandırabiliyor.
İlk grup terapisine katılışında eşi Siegfried'e refakat eden Erika, “Bütün gün kanepeye uzanıp uyuyan eşimin neler yapabildiğini görünce epey şaşırdım” ifadelerini kullanıyor. Egzersizler ilerledikçe Erika eşini uyarmaktan ve onun hatalarını düzeltmekten vazgeçiyor. Yine birlikte olmalarına ve hareket etmelerine rağmen eşi gibi Erika'da seans boyunca sadece kendiyle ilgileniyor.
Almanya'da, beyindeki organik hasardan dolayı bunama hastalığına yakalananların sayısı bir buçuk milyona yaklaşıyor. Bunamayı önleyici tedavi yöntemlerinde ilerleme kaydedilemediği takdirde 2050 yılına kadar üç milyon kişinin bu hastalığın pençesine düşeceği tahmin ediliyor.