Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, cemaatin hükümetin tüm çağrılarını reddettiğini belirterek, "Hocaefendiyi kontrol etmeye çalışan bir ekip, bizim bu yakarışlarımızı duymazdan geldi" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hizmet hareketi denilen yapıyla olası bir barışın olup olamayacağı konusunda açıklamalarda bulundu.
"Bir kucaklaşmayı gönülden isterim" diyen Arınç, "Ancak 'bizim içimizde yanlış yapanlar vardır ve bizim artık bunlarla ilgimiz yoktur' denmesi yönünde yaptığım çağrıya yanıt gelmedi... Bu olmadıkça gerilim artacak gibi görülüyor" şeklinde konuştu ve ayarlanan bir görüşmeden de, kısa süre kala karşı tarafın vazgeçtiğini söyledi.
Arınç, 'paralel yapı' operasyonu ve hükümet-cemaat ilişkisine dair şunları söyledi: "Emniyet müdürlüğü, polis şefliği yapmış insanların ellerine, hem de arkadan kelepçe takılmış olması insani ve hoş değil. Cinayet zanlısı gibi kelepçeleme, küçük düşürme veya fena muamele hoşuma gitmedi.
Ortada ciddi bir idia var. Başkaları da suçlamayla karşı karşıya kalacak mı? Olabilir diye düşünüyorum. Kapsamlı bir işe benziyor. Süresiz olarak binlerce insanın dinlenmesi söz konusu. Doğru veya yanlış ama ciddi bir iddia var ortada. Özel hayatın gizliliğinden başlayıp, casusluk iddialarına kadar gidiyor. Kısaa süre içerisinde yagılama yapılması önemli.
'Fethullah Gülen'in rızası olmadan hareket etmeyen bir yapı'
Camia ya da hizmet dediğimiz ve artık örgüt olarak vasıflandırılmaya başlanan yapı var. Bu süreç başladığında ben, ‘bunlar zor, kötü idialar. Gerçek olmamasını dilerim’ dedim. Burada dikkat edilmesi gereken husus, Fethullah Gülen hocaefendi bu hizmet hareketinin başı olarak biliniyor. Onun rızası olmadan hareket etmeyen bir yapı. Binlerce insanı var ve hepsini kötü olarak nitelendiremeyiz. O kitleyi de rencide etmeyip, dışarıya koyalım… Bir kısımıyla alakalı kuvvetli şüpheler ortaya kondu.
'Ben vicdanen bir şeyler yapmaya çalıştım'
‘Bunlarla Amerika’daki zatın bir ilgisi yoktur’ denilebilir. Başbakan da önceleri bir ayrıma gitti. Amerika’daki ve buradaki masum kitleyi bir kenarı koydu. Devlet içinde yuvalanan, siyasi amaçlarla hareket eden bir organizasyonun varlığından bahsetti ve bu doğruydu. Ama sonradan, kitle ve önderinden bu kişilerle ilgili eleştiri gelmeyince, medyada da desteklendiği görülünce, Başbakanımız hepsini içine alacak söylemlerde bulunmaya başladı.
Ben vicdanen bir şeyler yapmaya çalıştım, tıpkı cumhurbaşkanımız gibi. ‘Cemaat sadece siz değilsiniz, onlarca cemaat var. Hükümeti bitirmeyi amaçlıyorsanız, bitmez. Siz bitersiniz. Biz varsa varsınız, yoksak yoksunuz’ dedim. ‘Bütün özgürlükleri bu dönemde kazandınız’ dedim. Bunlara kızdılar, hocaefendiyi kontrol etmeye çalışan bir ekip, bizim bu yakarışlarımızı duymazdan geldi."
'Yazık olur bu kitleye diye haber gönderdim'
İkinci şey, en önemli kişilerine ‘yazık olur bu kitleye, şunu yapın’ diye haber gönderdim. Yapmaları gereken şey, ‘bize aidiyet gösteren bazı kişiler siyasi amaçlarla yanlış işler yapmışlarsa, bizden değildirler, reddediyoruz deyin’ dedim. Onları ortada bırakın ki biz üzerlerine gidelim... Bu kadar masum isteği bile kabul etmediler.
'Dini açıdan görüşülmesi gerekiyorsa, sizden 3 bizden kişi görüşsün' dedik. 'Evet' dendi ama sonra 'kusura bakmayın, vazgeçtiler' dendi. Anladım ki, kendi içlerinde yanlış yapanları biliyorlar ama irtibatı kesmiyorlar. 'Af, barış olacak mı?' diye soruldu, 'şu an böyle bir şey görünmüyor' dedim.
30 Mart’ta da yaptılar. Biz yangını söndürmeye çalışırken, onlar başka partiler için oy toplamaya çalıştılar, onlara oy verdiler. Burslarımızla yetiştirdiğimiz genç kızlarımız, başka partilere oy verdi. ‘Kızmış olabilirsiniz, o zaman sandığa gitmeyin’ dedim. Ama olmadı...
'Mevcut durum daha da hasım olmaya gidecektir'
Bana, ‘sulh görünüyor mu?’ diye soruluyor. Hayır, maalesef görünmüyor. Ne olması lazım, yargı sürecini derinleştirerek ‘paralel yapı’yı süratle ortaya çıkaralım. Bunun dışında ‘camia ile kucaklaşma olabilir mi?’ derseniz, gönülden isterim ama başa dönersek, ‘bizim içimizden yanlış yapanlar vardır, bunlarla bizim ilgimiz yoktur’ derlerse, geleceğe yönelik zemin olabilir. Bunu da söylemeyeceklerse, mevcut durum daha da hasım olmaya gidecektir. Maalesef gerilim artacak gibi. O insanları biliyorum, bu sözlerimin karşılığını onlarda gördüm ama bir duygu - his, onlara bunu yaptırmıyor. Bir güç var onları kontrol eden."
Bülent Arınç, ‘bir güç var’ sözlerinin ne anlama geldiğinin sorulması üzerine, "Hüseyin Yayman’ın köşesindeki yazı, benim düşüncelerime benzer..." yanıtını verdi.