Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Türkiye’de bir kriz varmış, bu yüzden de
Demokratik açılım
Açılım konusunda ortaya koyduğumuz siyasi iradenin 70 milyonumuz tarafından paylaşılmasını istiyoruz. Bu Türkiye’nin geleceği, bekâsı açısından çok önemli. Refah düzeyi yüksek mutlu insanların Türkiye’sine ancak demokratik açılımın hedefe varmasıyla ulaşabileceğiz. Biz gücümüzü halktan alıyoruz. Tek muhatabımız da O’dur.
Çok krizler gördük
Hiç endişe etmeyin. Siyasi hayatımızda çok krizler gördük çok sıkıntılar gördük. Bunların bir kısmı hükümetlerin beceriksizliği nedeniyle ekonomik ve sosyal krizlerdi. Bir kısmı müdahaleler, muhtıralar, kaşlarını kaldırma, sesini yükseltme gibi demokrasiye doğrudan müdahalelerdi. Bütün bu müdahaleler Türkiye’de siyaseti kesintiye uğrattı. Siyaset, sosyal hayat, toplumsal barış bozuldu.
Güç başkasındaydı
İnsanımız bunları hak etmiyordu. Ama güç başkalarının elindeydi. Bu güçlere yardımcı olan destek kuvvetler de vardı. Başta medya gelmek üzere... Tüm bunlarla Türkiye’de siyasal hayatın zaman zaman kesintiye uğradığını hepimiz biliyoruz. Türkiye bunları gördü. Umarım siz de görmüşsünüzdür.
Farkı görün
Öcalan’ın yakalanması iki partiye yaradı. Birisi DSP’ydi oyu yüzde 22,5 e çıktı. Öbürü MHP’ydi, 18,5’e çıktı. Sonra onlar 3,5 sene koalisyon kurdular. O dönemi Allah bir daha Türkiye’ye yaşatmasın. Hükümet yoktu ortada. Türkiye’yi bu hale getirenler şimdi palazlanmışlar. Hatta seçim lafı bile etmeye başlamışlar. Bugün Türkiye’de her şeyin sahibi var. Türkiye’de hiçbir şey yerinde durmuyor. Her şey en güzel şekliyle, güçlü ve dirayetli bir hükümetin elinde hedefine doğru gidiyor. Kendi döneminize bakın, bu dönemle o dönem arasındaki farkı görün.
Çoğundan haberdardık
Türk siyasetinde 7 sene içinde 4 seçimi büyük oy oranlarıyla kazanmış bir siyasi partiye rastlanmadı. Bu iktidarın seçimleri kazanması ve iktidarını sürdürmesi de çok kolay olmadı.
TV ekranlarına gelen dinleme kayıtları, balyozuydu kafesiydi, bilmem nesiydi diye ortalığa saçılıveren, her birisi darbe hazırlıklarıyla dolu, pek çok insanın bir araya gelerek en ince ayrıntısına kadar ‘ne yapsak, ne etsek de şu AK Parti iktidarından kurtulsak’ diye hesap yaptığını artık Çin’deki adam da duydu, siz de duymuşsunuzdur. Bütün bunlara karşı iktidarda kalabilmek her kişinin kârı değildir, er kişinin kârıdır. Korkmadık, yılmadık. Arkamıza hiç bakmadık. Bütün bunların büyük bir kısmından da haberdardık. Ayakta durmaya azmetmiştik. Ama çok şükür sizi mahcup etmedik.”
Hedefleri koalisyon
CHP ve MHP ‘Kriz var. Bu kriz nedeniyle de Türkiye seçime gitmeli’ diyor. Ben Tayyip Bey’den farklı düşünüyorum aslında. İyi ki o var bu partinin başında. Yoksa bana kalsa, ‘Yürüyün bakalım haydi seçime’ derim. Yani blöf falan da yok. Biz bugün seçime gitsek bunlar nal toplayacaklarını biliyorlar. MHP tek başına iktidara mı gelecek? Şimdi ana muhalefet partisi iktidara gelmeyi mi düşünüyor? Mesela siz Sayın Baykal’ın ağzından bugüne kadar ‘Ben iktidara geleceğim ve şunları yapacağım’ dediğini duydunuz mu? Peki bu iki partinin seçim isterken bir arka planı, farklı düşüncesi olabilir mi? Olabilir. O da nedir? CHP-MHP koalisyonu kurulması. Bütün hesapları bunlar için.
Her şeyi dinlediler
Biz bugün hükümet olarak gücümüze inanıyoruz ve zamanında seçim yapılacak diyoruz. Her şeyi denediler. Bütün darbe planları, bütün cuntalar, bütün suikast hesapları, bütün toplumu birbirine düşman etmek için düşünülmüş, planlar programlar hepsi ortaya çıktı. ‘Daha da ortaya çıkar mı?’ diye sorarsanız, ‘Eh belki’ diyeceğim. ‘Kesinlikle ortaya çıkmaz’ da diyemiyorum. Çünkü son konuşmanın sahibi de ‘Ben o konuşmayı yaptım ama, Türkiye’de değil dışarıda yaptım’ diyor. Çok şükür artık hiç kimse konuşulanları inkâr edecek noktada değil.
Yargı krizi
Görülüyor ki tarafsız olmayan bir avuç yargı içindeki unsur, Ak Parti iktidarını kendisine hedef almış durumda. Biz yürütme olarak hiçbir zaman yargının görevine müdahale etmeyi düşünmeyiz. Bu Anayasal bir suçtur. Türkiye’de bağımsız mahkemelerin asil savcı ve hâkimlerine tetikçi sıfatını yakıştıran bir ana muhalefet liderini buradan kınıyorum.
'Tuh size'
Türkiye’de en önemli TV kanallarından birisi bunu bilerek istismar ediyor. ‘Başsavcılık basıldı’ diyor. ‘Tuh sana! Böyle basılma olmaz. Hukuk dili ‘arama yapıldı’, ama berduş dili nedir? ‘Basmak.’ Bunlar hep basmaya alışmışlar. Darbe geleneğinden geliyor, baskınlardan geliyor. Peki bunun hukuka aykırı neresi var? ‘Yapmamalı. Çünkü o şöyle, şöyle bir isim.’ Başka ne var. Yine Erzincan, ne gariptir. Bir ordu komutanı şüpheli sıfatıyla Erzurum’a ifade vermeye çağrılıyor. İşte bu da büyük suçlardan birisi. Başka ne var, o Erzincan’daki savcı bir cemaatle ilişkili soruşturma yapıyormuş, bu soruşturmadan sonra bütün bu zulüm kendisine yapılıyormuş. Oysa iddia edilenler başka şeyler. Yani bu olayı büyütürken, hukuktan dışarıya taşarak içine başka şeyler karıştırırsanız, ve onu hükümet aleyhinde kullanmaya kalkarsanız çok yanlış olur ve halk buna inanmaz.