Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, 24 Kasım Öğretmenler Günü için kaleme aldığı yazısında, Fakir Baykurt'un, "Köy çocuklarını kız-erkek ayırmadan okutacağım. Halkı aydınlatacağım" sözlerini hatırlatarak, "70 yıl öncenin öğretmenleriyle bugünün öğretmenleri arasında dağlar kadar fark olduğunu" söyledi.
"Ülkedeki geriliği, yoksulluğu yere serecek güçleri olduğunun farkında değiller. Aksine, hızla o geriliğin ve yoksulluğun bir parçasına dönüşmeyi kader bilmekteler" diyen Söğüt, "O yüzden öğretmenlerin içindeki aslanlar... Daha en baştan ölü doğuyorlar. Bugün Öğretmenler Günü... Bugün Fakir Baykurt’u özleme günü..." ifadesini kullandı.
Mine Söğüt'ün "Öğretmenler, aslanlar ve akbabalar" başlığıyla (24 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
“Değişik bambaşka bir öğretmen olacağım.
İçimdeki aslanlar bana güç verecek.
Gideceğim köydeki geriliği, yoksulluğu yere sereceğim.
Kahvede oturup oyuna dalmayacağım.
Köy çocuklarını kız-erkek ayırmadan okutacağım.
Halkı aydınlatacağım.”
Bunlar Fakir Baykurt’un neredeyse yetmiş yıl önce, mesleğine başlarken kendi kendine verdiği ve hayatı boyunca harfiyen yerine getirdiği büyük sözün cümleleri.
“Öncelikle hepinizden ailemden arkadaşlarımdan yakın dostlarımdan, böyle bir üzücü durumu yaşattığım için özür diliyorum.
Üzgünüm. Uzun zamandır mutsuzum.
Mutlu nasıl olunur onu bile bilmiyorum aslında.
Hayatımın geri kalanını devam ettirmek için umudumu, ışığımı kaybettim.
Bu paradoksu kıramadım.
Başka bir sebep aramanıza gerek yok.
Kendi irademle, kararımla aranızdan ayrılıyorum.
Bu not yayınladıktan hemen sonra hayatımı sonlandırıyorum.”
Bunlar da ataması yapılmadığı için bunalıma giren ve birkaç ay önce evinde kendini asarak intihar eden genç öğretmen İsa Erdoğan’ın son sözleri.
***
Bugün Öğretmenler Günü.
70 yıl öncenin öğretmenleriyle bugünün öğretmenleri arasında dağlar kadar fark var.
Artık onların içinde aslanlar, kaplanlar, yırtıcı kuşlar barınmıyor.
Çoğunun kafasının üzerinde akbabalar dolaşıyor.
Çocukların karşısına baştan yılgın çıkıyorlar ve sadece hayatta kalmaya çalışıyorlar.
İdeallerden beslenmiyor, umutsuzluktan ölüyorlar.
“Değişik” ya da “bambaşka” olmak genç öğretmenlerin şimdilerde kolay kurabileceği bir hayal değil.
Bir bıçak gibi enselerine dayalı duran tehditkâr sistem büyük hayallere geçit vermeyecek kadar gaddar ve tehlikeli.
Ülkedeki geriliği, yoksulluğu yere serecek güçleri olduğunun farkında değiller.
Aksine, hızla o geriliğin ve yoksulluğun bir parçasına dönüşmeyi kader bilmekteler.
Çocukları kız-erkek ayırmadan okutmak gibi bir idealin ne anlama geldiğini hissedemeyecek kadar “dindar”lar.
O yüzden öğretmenlerin içindeki aslanlar...
Daha en baştan ölü doğuyorlar.
Bugün Öğretmenler Günü...
Bugün Fakir Baykurt’u özleme günü...
Ülkenin çeşitli köşelerinde her şeye rağmen hâlâ onun gibi olmakta direnen bir avuç öğretmeni kutsama günü...
Bir de;
İdealist Çalıkuşu efsanesiyle başlayan...
Oradan, ömrü kısa ama etkisi derin Köy Enstitüleri ütopyasına uzanan...
Nihayetinde ataması bir türlü yapılmadığı için bunalıma girip intihar eden;
KHK ile işten atıldıktan sonra açlık grevine başlayıp ölüme yatan;
Hakkında soruşturma açılınca çocukları ve karısıyla ülkeden gizlice çıkmaya çalışırken ailesiyle birlikte boğulup ölen öğretmenlere varan korkunç hikâyenin yasını tutma günü.