Gündem

“Bu suça ortak olmayacağız” diyen akademisyene “örgüte bilerek ve isteyerek yardım”dan hapis cezası

Akademisyen, 25 ay hapis cezası aldı

16 Ocak 2019 16:06

T24

Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlamasıyla yargılanan akademisyenlerin duruşmaları devam etti. 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde (ACM) Dr. M.A.'ya "örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 25 ay hapis cezası verildi. Yasal imkan bulunmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümleri ve erteleme uygulanmadı. Karara bir hakim muhalefet şerhi düştü.

"Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçu

Bugün 25. ACM'de görülen duruşmada akademisyenin avukatları, sanıklarının “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” suçunu işlemediğini belirtirken Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 7 maddesinin 2. fıkrasını hatırlattı. Avukatlar, "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisinde şiddet içeren herhangi bir ifade bulunmadığını belirtirken “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve kanun koyucunun amacı dikkate alındığında söz konusu bildirinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi; şiddete çağrı niteliğinde olmadığı kabul edilerek müvekkilin beraatine karar verilmesini talep ediyoruz” dedi.

T24’e bilgi veren avukatlar, “örgüte yardım suçu” için ayırt edici ölçütün; erzak temini, para verme, yer tesisi gibi “maddi yardım” olduğu konusunda Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararı olduğunu söyledi. Avukatlar, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına göre “maddi nitelikte olmayan fiiller”in örgüte yardım sayılamayacağını vurguladı.

TMK ne diyor?

TMK’nın 7. maddesinin 2. fıkrasında “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” suçunun oluşması için şu fiilerin gerçekleşmesi gerektiğini belirtiyor:

  • Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
  • Slogan atılması,
  • Ses cihazları ile yayın yapılması,
  •  Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi.

Savunmaların ardından mahkeme ayrıntısını gerekçeli kararda açıklamak üzere 25 ay hapis cezasını şu ifadelerle gerekçelendirdi:

"Yapılan yargılama ve dosya kapsamında mevcut delillere göre, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin topraklarının bir bölümünü bölmeyi dolayısıyla toprak bütünlüğünü bozmayı hedefleyen PKK/KCK terör örgütünün unsurlarından olan Demokratik Toplum Kongresinde 14 madde halinde açıklanan deklarasyonla, açıkça, ayrı bir yargı teşkilatı, vergi toplama yetkisi, sağlık hizmetlerinin ayrılması şeklinde ancak bir bağımsız devletin tekelinde bulunması gereken yetkileri talep ettiğini ilan ederek aynı doğrultuda örgütün silahlı militanları ile fiilen işgale yeltendiği, yerleşim birimlerini ağır silahlarla devlet egemenliğinden koparmaya çalıştığı bir konjonktürde örgüt yöneticilerinin ‘Kürt dostlarına ve tüm demokratik çevrelere de Kürdistan'daki bu direnişe ayağa kalkarak ve ayaklanarak sahip çıkmalarını belirtiyorum ve bu temelde çağrı yapmak istiyorum’ şeklindeki açıklama ve ayrıca yine ‘Türkiye'nin bütün demokratik ve toplumsal özgürlük güçlerini, siyasi partileri, şahsiyetleri, kanaat önderlerini, inanç toplulukları ve kurumlarını Kürt halkının yürüttüğü meşru ve haklı mücadeleye ve taleplerine destek vermeye davet ediyoruz’ şeklindeki çağrı üzerine, bir yandan özyönetim ilanının yapıldığı ve güvenlik güçlerinin operasyonları sebebiyle terör örgütünün zayiat vermeye başladığı, zor duruma düştüğü bir zamanda, örgütün amacının tehlikeye düştüğü bir ortamda, örgütün yeniden moral kazanması, yurt içinde ve uluslararası alanda destek sağlayıp suç işleme iradesini kuvvetlendirerek örgütün eylemlerine devam etmesini sağlaması, diğer yandan devletin operasyonlara son vererek örgütün amacına ulaşmasına engel bir durumun kalmaması için söz konusu metnin ustalıkla, operasyonlar sırasında sivillerin zarar görmemesi adına sokağa çıkma yasağı ilanı ve daha fazla şehit verme riskine rağmen sivil vatandaşların korunmasına özen gösterilerek yapılan operasyonların terör örgütü militanlarına karşı değil de sanki bölge halkına karşı yapılmışçasına manipüle edilerek, işgal girişiminde bulunan ve Türk Ceza Kanununun Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar Bölümünde düzenlenen ve cezai yaptırım bakımından en ağır birkaç suçtan birisi olan devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak fiilini işleyen PKK/KCK terör örgütünün, adı dahi belirtilmeden örgütün amacını kolaylaştıran bahsi geçen bildiriye imza atmak şeklindeki eylemin örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme şeklinde sübuta erdiği anlaşılmakla..."

Bir hakimden şerh

Mahkemenin oy çokluğuyla verdiği karara, üye hakimlerden Buket Özkoyuncu şu ifadelerle muhalefet şerhi düştü:

"Sanığın eyleminin PKK/KCK terör örgütü propagandası yapma suçunu oluşturduğu ve 3713 sayılı yasanın 7/2 maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim."

Dava süreçleri

10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu. Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı.

16 Ocak 2019 itibariyle 5 Aralık 2017'den bu yana mahkemeye çıkan akademisyen sayısı 450 oldu. 76 akademisyen 1’er yıl 3’er ay; 3 akademisyen 1'er yıl 6'şar ay; 1 akademisyen ise 2 yıl 3 ay; 1 akademisyen 2 yıl 6 ay; 1 akademisyen 2 yıl 1 ay hapis cezasına mahkum oldu.