Gökdelenlerin ve marka projelerin yanında yer alan Yenisahra ve Barbaros Mahallesinde gecekondu ve az katlı yapılar yer alıyor. Mahallede yaşayan Abdullah Aydın ve Hüseyin Demirtaş evlerin zor ayakta durduğunu söylüyor. 40 yıl önce inşaat kalfaları ile deniz kumu kullanılarak yapılan evlerde bugün derin çatlaklar olduğunu belirten Aydın ve Demirtaş, “Çatlakları sıva ile kapatmaya çalışıyoruz ama işin aslı bu evler 40 gün ayakta kalır mı bilen yok. Biz ne rant ne de para peşindeyiz. Huzurlu yaşam istiyoruz. Herkes vicdanı ile karar versin ve elini çabuk tutsun. Biz belki buradaki yeni yaşama ayak uyduramayız ve gideriz. Ama bölge halkı bu evlerden kurtulur” diyor.
Hürriyet'te Gülistan Alagöz imzasıyla yayımlanan habere göre, Yenisahra ve Barbaros Mahallesi gökdelenlerin, markalı büyük konut projelerinin hemen yanında konumlanıyor. Ataşehir ilçesine bağlı bölge İstanbul için prestij projesi olarak görülen Uluslararası Finans Merkezi’ne de komşu. 5 yıldır kentsel dönüşümü bekleyen mahallelerde gecekondu ya da az katlı yapılaşma hakim. Hemen hemen her binanın üzerinde bir tabela asılı.
Bu tabelalarda ‘Şu firmanın proje alanıdır’ yazıyor. Binalar yıllar önce şirketlere teslim olmuş ama ortada bir dönüşüm yok. Nedeni sorunca ‘imar planlar [Bu evleri deniz kumuyla yaptık, ayakta zor duruyor]
bekleniyor’ deniyor. Planlar beklenirken de vatandaş riskli olduğunu bildiği evlerde yaşamını sürdürüyor. Yenisahra’da dönüşüm 2012 yılında bu yana konuşuluyor. Bölgede onlarca inşaat şirket ofis açtı. Ofislerin amacı yeni projelere başlamak için bölge halkı ile anlaşma sağlamak. Her firmada ‘arazi ekibi’ adı altında bir ekip kurmuş. Bu ekipler kapı kapı geziyor, vatandaşlardan imza topluyor. Kimi firmaların 5-10 bin lira ödeyerek vatandaşı imzaya ikna ettiği iddia ediliyor. O tarihte imza atanlar bugün hala aynı evde bekliyor.
İnşaat patronları nerede?
Peki bu süreçte Yenisahra halkı neler yaşıyor? Bunu öğrenmek için bölgeyi keşfe çıktık ve vatandaşlarla bir araya geldik. Vatandaşın en büyük sorunu karşılarında bir muhatap bulamamak. 40 yıldır Yenisahra’da yaşayan Habib Beşiroğlu, 5 yıldır bir firmanın kendisi ile anlaşmak istediğini ancak şirketin ne sahibini ne de üst düzey yetkilisini hiç görmediğini söylüyor. Aracılara imza atmak istemediklerini, karşılarında ciddi bir kurum görmek istediklerini belirten Beşiroğlu şunları söylüyor: “Ben bu aracılara nasıl güvenirim. İmza istiyorlar vermiyorum. Önce firma bize anlatsın ne yapacağını, sorularımıza yanıt versin. İmza at diyor ama nasıl bir proje yapacak belli değil. İnşaat şirketleri yeni projeler yapınca sahneye çıkıp anlatıyor, iş kentsel dönüşüm olunca ortada yoklar.”
Keyfini sürmek hakkımız
Bölge halkı firmaların verdiği anlaşma oranlarına da karşı. Bölgede inşaat şirketleri hak sahiplerine arsa payına karşılık yüzde 50 ile 53 arasında pay teklif ediyor. Bölgenin yeni yapılaşma ile değerleneceğini söyleyen Beşiroğlu, “Sahrayıcedid bölgesine komşuyuz. Orada hak sahibine yüzde 65 veriliyor. Şehrin dışında bölgelerde yüzde 50 veriliyor. Biz bu kadar merkezi bir alanda bu orana neden tamam diyelim. 40 yıl önce geldiğimizde burada yol yoktu. Çamur içinde yaşadık. Ana babalarımızın köyde sarı öküzünü sattı da biz evlerimizi yaptık. Ne yol vardı, ne de elektrik su. Eziyeti biz çektik, keyfiniz de sürmek bizim hakkımız. Belki ben yeni modern evlerde yaşayamam ama çocuklarım var. Biz belli yaşa geldik artık dönüşümü çocuklarımızın geleceği için istiyoruz” diyor.
Binalarımıza güvenmiyoruz
Bölge sakinlerinden Ufuk Güray ise bölge halkının Ataşehir Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında kaldığını söylüyor. Farklı siyasi kimlikler nedeni ile sorunların çözülemediğini söyleyen Güray, “Bir yandan firmalar da bizi ciddiye almıyor. Onlarca şirket var ama işe başlama niyetinde olan yok. Biz binalarımıza güvenmiyoruz ve dönüşüm istiyoruz. Daha kaliteli yaşam bizim de hakkımız. Öyle çok isteklerimiz de yok. Sağlam bina olsun, güvenlik olsun. Bir de mahalle kültürü ölmesin. Sosyal alanlar, parklar da yapılsın” diyor. 50 yıldır Yenisahra’da yaşayan Müslüm Alaca ise yerinde dönüşüm istediklerini ekliyor. Alaca, “Bizi yeni evler olunca göndermek istemesinler, mahallemizde kalalım” diyor. Artık inşaatların ne zaman başlayıp biteceğini de bilmek istediklerini belirten bölge halkı, “Evlerin çatısı akıyor, yapamıyoruz. Ha bugün ha yarın dönüşüme girer diye bekliyoruz. Artık bize bir tarih versinler” diyor.
Deniz kumu kullandık
Bölgenin yaşlılarından Abdullah Aydın ve Hüseyin Demirtaş ise evlerin zor ayakta durduğunu söylüyor. 40 yıl önce inşaat kalfaları ile deniz kumu kullanılarak yapılan evlerde bugün derin çatlaklar olduğunu belirten Aydın ve Demirtaş, “Çatlakları sıva ile kapatmaya çalışıyoruz ama işin aslı bu evler 40 gün ayakta kalır mı bilen yok. Biz ne rant ne de para peşindeyiz. Huzurlu yaşam istiyoruz. Herkes vicdanı ile karar versin ve elini çabuk tutsun. Biz belki buradaki yeni yaşama ayak uyduramayız ve gideriz. Ama bölge halkı bu evlerden kurtulur” diyor.