Taksim'de başlayan Gezi Parkı direnişii Türkiye'nin dört bir yanına sıçradı. Gezi Parkı olayları dünya gündeminin de ilk sırasına otururken, bilhassa Alman medyasında geniş yer buldu. Konuyla ilgili Almanya'nın muhafazakâr çizgideki Frankfurter Allgemeine gazetesinin ‘’Bu bir uyanış ama henüz bahar değil’’ şeklinde attığı başlık dikkat çekti.
İşte Alman gazetelerinin Gezi Parkı değerlendirmeleri:
Alman medyası Türkiye’deki protestoları yakından takip ediyor. Özel ve kamu radyo televizyon kuruluşları en son gelişmeleri haber bültenlerinde özetlerken, gazete ve dergiler ilk sayfalarından veriyor. Gazetelerdeki yorum ve değerlendirmelerde en çok polisin uyguladığı şiddet ve Başbakan Erdoğan’ın otoriter yönetim tarzı ön plana çıkartılıyor. Muhafazakâr çizgideki Frankfurter Allgemeine gazetesi ‘’Bu bir uyanış ama henüz bahar değil’’ başlıklı yazısında, alkol yasağını içeren yasa ve Erdoğan’ın yasayı eleştirenlere verdiği terbiyesizce yanıtın bardağı taşıran son damla olduğunu belirtiyor. Göstericilerle yapılan söyleşilerin de alıntılandığı yazıda, bu eylemlerin henüz Erdoğan’ı düşürecek bir halk ayaklanması olmadığı değerlendirmesi yapılıyor.
‘Otoriter devlet anlayışında sonun başlangıcı’
Haftalık die Zeit gazetesi de Lenz Jacobsen imzalı değerlendirmesinde, protestoların Türkiye için sivil toplumun ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini yazıyor. Taksim meydanında olanların Tahrir’dekiler arasında bir benzerlik bulunmadığını Başbakan Erdoğan’ın da Hüsnü Mübarek olmadığını belirten gazete, göstericilerin Almanya’nın Stuttgart kentindeki vergilerininin nasıl harcandığının peşine düşen kızgın vatandaşa benzemediğinin de altını çiziyor. Gazete, bu hafta sonu Türkiye’de Türk toplumunun uyanışına tanık olunduğunu, bu uyanışın belki de kurulduğundan bu yana devam eden otoriter devlet anlayışının sonunun başlangıcı olarak değerlendirilebileceğini yazıyor.
‘Erdoğan’ın Osmanlı rüyası’
Süddeutsche Zeitung da Türkiye’deki gelişmeleri, adım adım özellikle internet sayfasında veriyor. Gezi Parkı’ndaki ağaçların kurtarılması için başlayan protestoların Başbakan Erdoğan ve yönetim şekline yönelik bir ayaklanmaya dönüştüğünü uzun uzun anlatan gazete, ‘’ Erdoğan’ın Osmanlı Rüyası’’ başlıklı bir yazısında da Gezi Parkı projesinin yanısıra, üçüncü boğaz köprüsü, Kanal İstanbul, Tarlabaşı, Çamlıca Camii gibi büyük projelerini sıralıyor ve projelerle ilgili ayrıntılı bilgi veriyor. Gazete Erdoğan’ın bütün projeleri kendine mal ettiğini, bu yüzden halkın tepkisinin sadece projelere değil Erdoğan’a da yönelik olduğunu anlatıyor.
‘Taksim Meydanı’nda genelevler askeri hastaneye dönüştü’
Türkiye’deki eylemlerde polisin gösterdiği şiddet ile uluslararası tepkileri ön plana çıkaran die Welt gazetesi, halkın derdinin artık birkaç ağacı kurtarmak değil demokrasiyi korumak olduğunu belirtiyor. Her kesimden insanın sokağa döküldüğünü anlatan gazete, sanatçıların görüşlerine de yer veriyor. Gazete, İstiklal Caddesi ve çevresinde yaşayan travesti ve hayat kadınlarının hatta genelevlerin bile kapılarını yaralı göstericilere açtığını vurguluyor. Gazetenin başyazısının manşeti de ‘’Taksim Meydanı’nda genelevler askeri hastaneye dönüştü’’ şeklinde.
’Sorun sadece birkaç ağaç değil’
Die Tageszeitung TAZ gazetesi de birden fazla yoruma yer vermiş. Robert Mısık imzalı değerlendirmede de ‘’Sorun sadece birkaç ağaç değil’’ başlığı atılmış. Yazıda şu satırları okuyoruz: ‘’Tabii ki Erdoğan diktatör değil. Aksine üç kez halkın çoğunluğunun oylarını alarak iktidara geldi. İşte tam da bu başarısının verdiği idareci rolü onu iktidarın kibrine dönüştürdü. Erdoğan hükümeti giderek otoriterleşiyor ve agresif bir tutum içine giriyor, hatta alkol yasağı ile insanların özel hayatına karışıyor. İstanbul’daki göstericiler Erdoğan’ın iktidardan sarhoş olmuş yönetim biçimine ve yolsuzluğa karşı direniyor.’’