Dünya

Britanya’nın başbakanını halk değil, ‘beyaz, zengin, muhafazakâr ve yaşlı erkekler’ belirleyecek

66 milyonun başbakanını 165 bin kişi seçecek

12 Temmuz 2019 23:30
Derin Koçer

T24 | Derin Koçer

Britanya Başbakanı Theresa May’in Muhafazakârların liderliğinden ve dolayısıyla başbakanlıktan istifa edeceğini duyurduğu günden beri partisinin içi karışık. Parti genel başkanlığını en çok delegenin oyunu alarak kazanacak isim, doğrudan başbakanlık koltuğuna da yerleşecek. Dolayısıyla 66 milyonluk Britanya’nın liderini halkının oyları değil, 165 bin kişilik Muhafazakâr Parti örgütü belirleyecek. Parti içinde süren oylama 22 Temmuz günü bitecek; üyeler, eski Dışişleri Bakanı Boris Johnson ile şu anki Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt arasında seçim yapacaklar.

Hükümetin başını seçecek Muhafazakârların bir bütün olarak Britanya’yı temsil etmediği, delegelerin profilleri incelendiğinde anlaşılıyor. Yeni başbakanı beyaz, zengin, muhafazakâr ve yaşlı insanlar seçecek. Bu durumu ‘demokrasi adına sakıncalı’ bulan büyük bir toplumsal ve entelektüel kesim var. Parti içinde de herkesin hâlinden memnun olduğunu söylemek mümkün değil: Örneğin New York Times’a konuşan parti üyesi Peter Lord, başbakanın bu şekilde belirlenmesini ‘yanlış’ bulduğunu dile getiriyor.

Müslüman karşıtı, zengin, yaşlı ve beyaz erkeklerin buluşma noktası: Muhafazakâr Parti

Bu defa ülkenin kaderini belirleyecekleri kesinleşen parti üyeleri, ülkedeki seçmen nüfusun yalnızca yüzde 0,3’üne denk düşüyor. Üstelik bu küçük halk kitlesi, genel Britanya nüfusunun da demografik ve düşünsel olarak karşılığına yaklaşamıyor.

Muhafazakâr Parti üyeliği, 1950’den bu yana kitleleri çeken bir alımlılığa sahip değil, bu yüzden de üye sayısı artmıyor; çoğunlukla partiyi bir sosyalleşme alanı olarak gören belli kesimler üyeliklerini koruyor. Her şeyden önce, Muhafazakâr Parti üyeleri, ülke nüfusu ortalamasından çok daha yaşlı. Queen Mary Üniversitesi Öğretim Üyesi Tim Bale’ın yürüttüğü araştırmaya göre parti üyelerinin neredeyse 40’ı 65 yaşın üzerinde. Bale’ın yönettiği ‘Parti Üyeleri Projesi’ne göre Muhafazakârların yaş ortalaması 57. Ülke ortalaması ise 40. Partinin çoğunluğunun erkek olduğu da aynı araştırmada tespit edilmiş. 10 üyeden yalnızca 3’ü kadın. Halbuki ülke genelinde bu oran, hemen hemen eşit. Üyelerin ülke ortalamasından daha zengin olduğu da biliniyor.

Bunlara ek olarak, The Atlantic’e konuşan Bale, üyelerin yüzde 97’sinin kendisini ‘Beyaz’ olarak tanımladığını söylüyor. Oysa Britanya nüfusunun yüzde 15’i, azınlık grupların mensubu. Üyelerin ‘Britanyalı sosyal hayata karşı’ da tutucu bir tavır takındıkları biliniyor. Prestijli araştırma şirketi YouGov’un anketine göre partinin yüzde 40’ı ülkelerindeki Müslüman nüfusun azalmasını istediklerini ve Müslüman bir başbakan istemediklerini söylüyor.

Böylesi bir başbakanlık seçimi ülke tarihinde ilk defa yaşanıyor. Yeni lider belirlenene kadar başkanlığa devam eden May de istifa ederek görevi bırakan David Cameron’ın koltuğuna oturmuştu. Fakat parti üyeleri, May’in rakiplerinin genel başkanlık yarışından çekilmesi sebebiyle oy vermemiş, May kendini doğrudan lider bulmuş, hükümetin başına geçmişti. Benzer şekilde Tony Blair da koltuğunu doğrudan Gordon Brown’a bırakmıştı.

Brexit: Bir başka ayrışma noktası

Britanya tarihinin en önemli kavşaklarından biri olduğu şüphe götürmeyen Brexit döneminde, ülkenin dümenine kimin oturacağı, doğal olarak Britanya’nın geleceğinin nasıl şekilleneceğini de etkileyecek.

Anketlerde önde gözüken lider adayı Johnson, rakibi Hunt’a kıyasla Brexit konusunda çok daha katı bir tutuma sahip. Zira Johnson, ‘AB’den Çıkalım’ diyen kampanyanın başını çekmişti. Her iki isim de parti içinde yürüttükleri kampanyada 31 Ekim’de gerçekleşmesi gereken Brexit’i, ‘bir gün dahi ertelemeden halledeceklerini’ söylüyor. Ağırlıklı olarak ‘AB’den çıkmak isteyen’ Muhafazakâr delegelere Johnson’ın şahin geçmişinin lider adayını daha ikna edici kıldığı görülüyor. Fakat yeni bir Brexit oylamasına gidilmediğini de unutmamak lazım. Başbakanın AB yanlısı ya da Brexit fedaisi olması, üstleneceği görevi değiştirmiyor: 9 gün sonra göreve başlayacak Başbakan, May’in -başarısız bir şekilde- bıraktığı yerden, AB’den ayrılma sürecini yönetecek.

Parti üyelerinin Brexit meselesine yaklaşımının da ülke genelini yansıtmadığı biliniyor. YouGov’un Muhafazakâr Parti üyeleri arasında yaptığı güncel anketlerden biri, Muhafazakârların Brexit’in gerçekleşmesi planlanan tarihinin sarkmasıyla beraber AB’den kopuşa dair fikirlerinin radikalleşmeye başladığını gösteriyor. Ankete göre parti üyeleri, Brexit’in Britanya ekonomisini ağır yaralamasına bile razı. Kuzey İrlanda ve İskoçya’da yaşanabilecek siyasi kaosları ve hatta partilerinin sarsılmasını bile göze alıyorlar. Ayrıca üyelerin yarısı, kime oy vereceklerini ‘yalnızca Brexit planlarına bakarak’ karar vereceklerini söylüyorlar. Johnson’ın Brexit için kullandığı ‘’Ya becer ya öl’’ söyleminin Muhafazakârları etkilediği kesin. Hunt’ın daha ‘orta yolcu’, uzlaşmacı tavrı ise Dışişleri Bakanı’nı partinin lideri ve ülkenin başbakanı olmaktan alıkoyacakmış gibi gözüküyor. New York Times’a konuşan kimi parti üyeleri, Johnson’ın ‘’Brexit’in gerçekleşmesi adına son umut’’ olduğunu söylüyor.