ANKARA, (DHA)- HÜKÜMET Sözcüsü Bekir Bozdağ, Yunanistan sınırında devriye sırasında Türk tarafına geçtikten sonra gözaltına alınan ve çıkarıldıkları mahkemece tutuklanan iki Yunan askerinin takas konusu olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine, \"Yunanistan\'dan Türkiye sınırını geçen iki askerin Türkiye\'de tutuklanması ile ilgili bir takas söz konusu değildir. İki ülke bununla ilgili bir takas talebinde bulunmamıştır. Bu askerler, askeri yasak bölgelere girme, askeri casusluk suçlarından adli soruşturmaya tabi tutulmuştur. Savcılığın talebi üzerinden askeri yasak bölgelere girme suçundan tutuklanmalarına karar verilmiştir. Bunları Türkiye\'nin takas konusu yapması söz konusu değildir. Darbeci askerlerin iadesi Türkiye\'nin haklı olduğu bir konudur\" dedi.
Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Bakanlar Kurulu sonrası basın açıklamasında bulundu.
\"112 KÖY, 30\'U KRİTİK NOKTA OLMAK ÜZERE, TOPLAM 142 BÖLGE KONTROL ALTINA ALINMIŞTIR\"
Zeytin Dalı Harekatı\'na ilişkin bilgi veren Bozdağ, \"Zeytin Dalı Harekatı\'nın başladığı günden bugüne kadar toplam 41 kahraman Mehmetçiğimiz şehit olmuş, 200 kahraman Mehmetçiğimiz de yaralanmıştır. Teröristler tarafından Afrin\'den Türkiye sınırlarına gerçekleştirilen saldırılarda 7 sivil vatandaşımız şehit olmuş, 125 vatandaşımız da yaralanmıştır. 2 bin 795 terörist etkisiz hale getirilmiştir. 112 köy, 30\'u kritik nokta olmak üzere toplam 142 bölge kontrol altına alınmıştır. 702 kilometrekare alan kontrol altına alınmıştır. Neredeyse harekat bölgesinin yarıya yakını TSK\'nın kontrolü altına alınmıştır. Son 3 gün içerisinde icra edilen operasyonlar sonucunda Racu - Afrin ve Cinderes - Afrin karayolları da kontrol altına alınmıştır. Harekat planlandığı şekilde başarılı bir şekilde yürütülmektedir. Bütün hedefler gerçekleşene kadar da harekat devam edecektir\" diye konuştu.
\"ÇOCUK İSTİSMARININ ÖNLENMESİ ACİL EYLEM PLANI\"
Çocuk istismarının önlenmesine yönelik çalışmalar hakkında da değerlendirmelerde bulunan Bozdağ, şunları söyledi:
\"Başbakan Yardımcımız Sayın Recep Akdağ, istismarın önlenmesi acil eylem planı adı altında çocukların istismarının önlenmesine dönük çalışmalar hakkında Bakanlar Kurulumuza bir bilgilendirme yapmıştır. Yapılan bilgilendirme üzerine Bakanlar Kurulu\'nda konu enine boyuna müzakere edilmiştir. Ve komisyona Bakanlar Kurulumuz bazı tavsiyelerde bulunmuştur. Bu tavsiyeler çerçevesinde çalışma son şeklini alacak ve en kısa sürede detayları Türkiye kamuoyuyla paylaşılacaktır. Ben sadece bazı ana başlıkları buradan bu çalışma kapsamında kamuoyumuzla paylaşmakta fayda görüyorum. Bir defa bu çalışma kapsamında cezalar artmaktadır, caydırıcılık yükselmektedir, önleyici ve koruyucu tedbirler güçlendirilmekte, geliştirilmekte ve yaygınlaştırılmaktadır. Halk arasında hadım olarak bilinen konu yasal dayanağa kavuşturulmaktadır. Suçluların cezalarının infazından sonraki süreçte de takibi zorunlu hale getirilmektedir. Yani adres bilgileri güvenlik birimlerinde olacak, oradaki mülki erkan da bu kişileri bilecek ve bunlar hayatları boyunca kontrol altında olacaklardır. Risk araştırmaları yapılacak ve bu araştırmalar her yıl tekrar edilecek ve risk haritaları çıkarılacaktır. Kamuda ve özel sektörde bu suçlarla yargılanan ve ceza alan kişiler bugün kamuda ise kamu, hangi kurumda çalışıyorsa oraya bildirmektedir ama özel sektörde bu tam anlamıyla işlemektedir. Bu suçlara karışanlar yargılama süreci başladığı andan itibaren özel sektörde çalıştığı kuruma da kişiler hakkında bilgilendirme yapılacaktır. Eğitici, öğretici, yol gösterici faaliyetlere daha fazla ağırlık verilecektir. Cezanın sadece bir sonuç olduğunu biliyoruz, esas olanın önleyici ve koruyucu tedbirler olduğuna da inanıyoruz. Önleyici, koruyucu tedbirleri geliştirerek çocuklarımızın bu suçun mağduru durumuna düşmesini önlemek en büyük hedefimizdir. Tabii bunu bütün boyutlarıyla konu ele almak suretiyle yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Ayrıca mağdur hakları konusunda da yeni bir yasal düzenlemenin çıkarılması hususunda da Adalet Bakanlığımız bir çalışma yürütmektedir. Bu konu üzerinde de ayrıca durulacaktır.\"
(ABD\'NİN ANKARA BÜYÜKELÇİLİĞİ\'NİN KAPATILMASI) \"GÜVENLİK TEDBİRLERİ ARTIRILMIŞTIR\"
ABD\'nin Ankara Büyükelçiliği\'ni bugün ve yarın güvenlik endişesi ile kapatma kararına ilişkin bir soru üzerine ise Bozdağ, şöyle dedi:
\"Amerika Birleşik Devletleri\'nin Ankara Büyükelçiliği\'nin bugün için kapatılması konusunda bir karar aldığı doğrudur. Bu kararı yetkili makamlarımıza da iletmiştir. Ancak bu karar, siyasi bir karar değil, sadece güvenlik tehditleri ve riskleri nedeniyle alınmış bir karardır. Yapılan açıklamada da bu hususun altı çizilmiştir. ABD Büyükelçiliği elindeki bazı istihbari bilgilerini ve Türk istihbaratı ile ve güvenlik birimleri ile paylaşmıştır. İstihbarat, güvenlik birimlerimiz gerekli adımları atmıştır. Şu ana kadar önemli neticeler elde edilmiştir. Sadece büyükelçilik değil Türkiye\'nin dört bir yanında terörle mücadelede güvenlik güçlerimiz teyakkuz halinde. Bundan sonra da devam edecek. Herhangi bir saldırının olmaması için güvenlik güçlerimiz gece gündüz çalışıyor. Büyükelçiliklerin güvenliğinden Türkiye devleti sorumludur. Güvenlik tedbirleri artırılmıştır. Her şey detaylı bir şekilde yerine getirilmektedir. DEAŞ ile ilgili ABD\'den gelen bazı açıklamalarda DEAŞ\'a odaklanalım vurgusu çok sık yapılıyor. Türkiye\'de aynı şeyi söylüyor ama PKK, KCK, PYD, YPG terör örgütlerine de odaklanalım. Hepsi eli kanlı terör örgütü. ABD\'nin terör örgütlerini aynı şekilde değerlendirmemesi Türkiye\'yi rahatsız etmektedir. Bütün terör örgütleri ile aynı düzeyde mücadele etmenin doğru olduğuna inanıyoruz. Büyükelçiliklerin güvenliğinden Türkiye devleti sorumludur. Biz bugüne kadar ülkemizde faaliyette bulunan bütün büyükelçiliklerin güvenliğini en üst düzeyde güvenlik tedbirleri ile yerine getirdik, bundan sonra da aynı şekilde güvenlik tedbirleri ile yerine getirmeye devam edeceğiz. ABD\'nin İstanbul ve Adana konsoloslukları bugün de faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bu konuda herkes üzerine düşeni yapmaktadır, güvenlik tedbirleri artırılmıştır ve her şey detaylı bir şekilde yerine getirilmektedir. Terör örgütlerinin bazılarını koruma, kollama, bazılarını fazla görme, görmeme gibi bir yaklaşımı Türkiye doğru bulmamaktadır. \'DEAŞ\'a odaklanmayalım\' diyen bir Türk yetkili yoktur. Biz, DEAŞ\'a da odaklanalım, PKK, KCK, PYD, YPG\'ye de odaklanalım, birlikte bunların hepsini tepeleyelim, birlikte yok edelim istiyoruz. Ama maalesef başka şeyleri söyleyen ABD\'dir, ABD\'li yetkililerdir.\"
(TÜRKİYE SINIRINI GEÇEN İKİ YUNANLI ASKER) \"TÜRKİYE\'NİN TAKAS KONUSU YAPMASI KONUSU DEĞİLDİR\"
Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Yunanistan sınırında devriye sırasında Türk tarafına geçtikten sonra gözaltına alınan ve çıkarıldıkları mahkemece tutuklanan iki Yunan askerinin takas konusu olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine ise şunları kaydetti:
\"Yunanistan\'dan Türkiye sınırını geçen iki askerin Türkiye\'de tutuklanması ile ilgili bir takas yapması söz konusu değildir. İki ülke bununla ilgili bir takas talebinde bulunmamıştır. Bu askerler, askeri yasak bölgelere girme, askeri casusluk suçlarından adli soruşturmaya tabi tutulmuştur. Savcılığın talebi üzerine askeri yasak bölgelere girme suçundan tutuklanmalarına karar verilmiştir. Bunları Türkiye\'nin takas konusu yapması söz konusu değildir. Darbeci askerlerin iadesi Türkiye\'nin haklı olduğu bir konudur. Darbeci askerlerin Türkiye\'ye iade talebi Türkiye\'nin haklı olduğu bir konudur. Bunların Türk yargısının huzuruna çıkarılması, Yunanistan ile Türkiye arasındaki ikili anlaşmalar ile Yunanistan ve Türkiye\'nin taraf olduğu çok taraflı anlaşmalar çerçevesinde, Yunanistan\'ın uymakla, gereğini yapmakla yükümlü olduğu mükellefiyetler vardır, ikisi ayrı şeydir. Bunların biz, Yunanistan tarafından yerine getirilmediğini düşünüyoruz ve yerine getirilmesinin aramızdaki hukuka uymasının doğru olduğuna inanıyoruz. Bunların takas konusu yapılması, Türkiye\'nin darbecilerin adil yargılanması için Türkiye\'ye iadesi konusundaki talebini hafifletir ve bu talebin değerini azaltır diye düşünüyoruz. Böyle bir şey olmadığını buradan bir kez daha ifade etmek isteriz.\"
8-9 MART\'TA WASHINGTON\'DA BAŞLAYACAK TOPLANTI
Bozdağ, \"8-9 Martta Washington\'da başlayacak toplantının konusu Suriye konusu, Suriye\'deki bütün gelişmeler. PYD, YPG, KCK, DEAŞ terör örgütü dahil bütün Suriye\'de olup bitenleri kapsayan bir müzakere söz konusudur. 8-9 Martta Washington\'da bu gerçekleşecektir. İleriki tarihlerde de diğer konularla ilgili ortak mekanizmalar işleyecektir. Bilahare Türkiye Dışişleri Bakanı ile ABD Dışişleri Bakanı bir araya gelecek ve nihai değerlendirmeyi yapacaklardır. Mart ayı bu açıdan son derece önemli. Bakanların bir araya gelmesi muhtemelen, tarih net değil ama Mart 18-19 belki o günlere rastlayabilir diye değerlendiriyoruz. Ancak bu tarih netleşmiş bir tarih değildir\" dedi.
MESLEK ODALARI İLE İLGİLİ ÇALIŞMA
Bozdağ, \"Meslek odaları ile ilgili konu bugün Bakanlar Kurulunun gündemine yoktu. Bir değerlendirme yapılmadı\" dedi.
\"CİNSEL İSTİSMAR’A YÖNELİK ATILACAK ADIMLAR HAKKINDA AYRINTILAR VE ZİNA DÜZENLEMESİ\"
Bozdağ, \"Çocukların istismarı konusunda detaylı bir değerlendirme yapıldı. Sayın Bakanımız çok detaylı bir sunum yaptı. Ve bütün bakanlarımız da sunumdan sonra katkıda bulundu. Cezaların caydırıcılığı tabi suçların işlenmesini önlemede büyük bir etkiye sahip. Bunda hepimiz hemfikiriz. Ancak ceza bildiğiniz gibi suçun işlenmesinden sonra devreye giriyor. Bir çocuğumuz mağdur hale geliyor ve çok kötü sonuçlarla karşılaşıyor. Ondan sonra devreye giren bir mekanizma. O cezanın verilmiş olması, infazı o mağduriyeti ortadan kaldırmıyor o yıkımı yok etmiyor. O nedenle hükümet olarak bir yandan cezaların caydırıcılığını artırarak, cezaları artırarak caydırıcılığı yükseltirken öte yandan da çocuklarımızın suça muhatap olmadan, suça sürüklenmeden önce ve bu tür suçları işleme eğilimi olanların tuzağına düşmeden önce, onları koruyucu ve bu tür suçları önleyici tedbirlerin üzerinde durmamız son derece önemlidir. Mağduriyetten sonra atılacak adım ayrı ama mağdur olmayı önleyecek adım daha ayrıdır. O nedenle hükümetimiz bu adımları birbirinden ayırmaktadır. Burada ailelere büyük görev, düşüyor, Milli Eğitim Bakanlığı\'na büyük görev düşüyor, sivil toplum örgütlerine, medyaya, televizyonlara, gazetelere büyük görev düşüyor. Üniversitelere büyük görev düşüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı\'na büyük görev düşüyor. Esasında hepimize toplumun bütün kesimlerine büyük görevler düşüyor. Bizim bu alanda büyük bir seferberliği birlikte yürütmemiz gerekir. Eğitici öğretici yol gösterici çalışmalar okulda öğretmenlerimiz başta olmak üzere öğrencilerimize ve bütün alana yayılması, Diyanet’in kendi imkânlarıyla bu konuda farkındalığı, bilinci, şuurlanmayı artırıcı çalışmalar yapması, Aile Bakanlığının, Gençlik ve Spor Bakanlığımızın diğer ilgili kurumlarımızın, üniversitelerimizin tamamının bu alanda bir seferberlik bilinci ile hareket etmesi son derece önemli. O nedenle burada çok geniş kapsamlı bir adım atılacak. Örneğin demin söyledim, bir risk haritası çıkarılacak dedim. Risk haritası nasıl çıkarılacak? İşte bu birtakım çalışma yöntemleriyle çıkarılacak. Her yıl biz bunu yapacağız. Nerede risk var, oralar tespit edilerek oralara özel çalışmalar gerektiğinde yapılacaktır. Ve pek çok konuda tedbir alınacaktır. Bunları örnek olsun diye söylüyorum. Bu tür eğilimi olan kişilerin bazı mesleklerde çalışması tamamen yasaklanacaktır ve bazı mesleklerde olan kişilerle ilgili, bazı mesleklere daha doğrusu girecek kişilerle ilgili, psikoteknik bazı incelemeler yapılacak. O incelemelerden geçenlerin o mesleklere kabulü yapılacaktır. Yani bunun gibi pek çok tedbir var ama bu tedbirlerin hepsini burada şu anda son halini almadan paylaşırsak yanlış olur. Benim belki size söyleyeceğim bir tedbir daha sonra vazgeçilebilir o da yanlış olur. Biz sadece şunu söylüyoruz, tekrar tekrar, bu konuda hükümetimiz kararlıdır ve bugüne kadar attığı adımların yanına çocuklarımızı korumak için yeni adımlar koymakta da kararlıdır. Bunu çalışması en kısa sürede bitecek ve kamuoyuna da bütün detayları paylaşılacaktır\" diye konuştu.
\"ESAS SİVİLLERE ZARAR VEREN BU TERÖR ÖRGÜTLERİDİR\"
Bozdağ, \"Birleşmiş Milletler İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı\'nın ‘Afrin’de sivillere yönelik saldırılarla ilgili raporlar aldıklarına’ dair ve açıklaması var. Bir defa bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Neden derseniz? Sivillere dönük, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Zeytin Dalı Harekatı sırasında zarar verdiğine ilişkin iddiaların tamamı mesnetsizdir, kabul edilemez bir durumdur. Türk Silahlı Kuvvetleri, sadece bugün değil, bugüne kadar terörle mücadele konusunda yaşadığı bütün tecrübe gösteriyor ki, teröristle sivilleri birbirinden ayıran bir anlayışa sahiptir. Biz Hendek terörü sırasında, Fırat Kalkanı Harekatı sırasında, Kuzey Irak’ta terör örgütüne dönük yaptığımız operasyonlar sırasında, daima sivillerle teröristleri birbirinden ayıran bir mücadeleyi yaptık. Terörle 40 yıldır sürdürdüğümüz etkin mücadelenin Türkiye’ye öğrettiği tecrübe de, siville- teröristi birbirinden ayırmayı öğretmiştir ve Silahlı Kuvvetlerimiz, güvenlik birimlerimiz, terörle mücadele ile bu hassasiyete azami derecede dikkat etmektedir. Zeytin Dalı Harekatı\'nın başladığı günden bugüne kadar, tek bir sivilin bırakın ölmesi, burnu dahi kanaması söz konusu değildir. Ancak, PKK, KCK, PYD, YPG terör örgütleri ve bu terör örgütlerine destek veren çevreler, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kimyasal silah kullandığından tutun da pek çok alana kadar pek çok yalanı, iftirayı, gerçek gibi Türkiye ve dünya kamuoyuna iletmeye devam etmektedir. Bu yetkilinin ifade ettiği hususta kendilerine gelen raporları iletenlerin de terör kaynakları olduğunu ve onların ilettiği bilgileri alanların oraya onları ilettiğini de biz biliyoruz. O yüzden bu kaynaklar güvenilir kaynaklar kesinlikle değildir. Terör kaynaklarından elde edilen bilgilerle, o bilgiye ulaşan kişinin terörist olmaması, o kaynaklarının ürettiği bilginin terör kaynaklı bilgi olduğu gerçeğini değiştirmez. Böyle bilgilerle Türkiye’yi kimse suçlamamalıdır. Biz kara propagandalarla değil gerçeklerle hareket etmenin doğru olduğuna inanıyoruz. Türkiye sivilleri terör örgütlerinden korumak için bu harekatı sürdürmektedir. Esas sivillere zarar veren bu terör örgütleridir, onlara baskı ve zulmü kuran terör örgütleridir. ‘Sivilleri zarar veriliyor’ veya ‘başka şeyler oluyor’ bahanesiyle ‘sivilleri koruyalım’ bahanesiyle terör örgütlerinin koruma gayretini de bizim takip etmemiz mümkün değildir\" ifadelerini kullandı.
\"CİNSEL İSTİSMARDA DİKKATE ALINACAK BAZI MESLEK GRUPLARI\"
\"Cinsel istismarda dikkate alınacak bazı meslek grupları hangileri?\" sorusuna Bozdağ, \"Şu anda bazıları belli yani mesela bu suçları işlemiş olan kişilerin çocuklarımızın bulunduğu alanlarla yakın yerlerde ikameti ve oraları yaklaşmaları da yasaklanacak. Yani onlar o bölgelerde bulunamayacaktır. Oralara yaklaşamayacaklar. Bunun gibi pek çok tedbir bunların tamamı esasında çocuklarımızı bu tür sapıklara karşı koruyucu ve bu tür istismar suçları işlemesini önleyici tedbirlerden bazılarıdır. Ama izin verirseniz bunların hepsini netleştirdikten sonra paylaşalım\" diye yanıt verdi.
SALİH MÜSLİM\'İN İADESİ
Terör örgütü PKK\'nın Suriye uzantısı PYD/YPG\'nin elebaşı Salih Müslim\'in iadesine ilişkin ise Bekir Bozdağ, şunları söyledi:
\"Salih Müslim’in Çekya’da Türkiye’nin talebi üzerine yakalanması, gözaltına alınması, sonra yargı önüne çıkarılması ve serbest bırakılması sürecini hep beraber yakından takip ettik. Çekya hükümeti, Türkiye ile Çekya arasındaki ikili anlaşmalara ve suçluların iadesine dair Avrupa sözleşmesine aykırı davrandı ve orada terör örgütüne destek anlamına gelecek bir karar çıktı. Biz bu karara dair düşüncelerimizi daha önce ifade ettik. Bu kararın çıkmasından sonra Salih Müslim’in Almanya gideceğine dair bilgiler ulaşınca Adalet Bakanlığımızın mahkemelerden gelen tutuklama ve iade talebi, geçici tutuklama ve Türkiye’ye iade talipleri Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla Almanya makamlarına iletildi. Cuma günü itibarıyla iletildi. Ve biz Türkiye olarak Salih Müslim’in bir terörist olduğunu ve Türkiye’de işlenmiş terör suçlarının faili olarak arandığını kendilerine ilettik. Bu konuda Alman yetkililerin tedbir alması ve aramızdaki hukuku uygulaması gerekiyordu. Ancak maalesef uygulamadılar. Zira bugüne kadar PKK terör örgütü ile ilgili de Alman makamları Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız tarafından önlerine binlerce dosya konulduğu halde bunlara ilişkin maalesef gözle görülür bir ilerleme bugüne kadar kaydedemedik. PKK, PYD, YPG ve Türkiye’nin aleyhine faaliyette bulunan FETÖ, DHKP-C gibi bilimum terör örgütleri Almanya’da çok büyük bir rahatlıkla faaliyette bulunmaktadırlar, para toplamaktadırlar, toplantı ve gösteri yapmaktadırlar, terörist devşirmektedirler ve Türkiye’nin aleyhine her tür çalışmayı yapmaktadırlar. Bunu Türkiye’nin kabul etmesi mümkün değildir. Biz bu konuda Almanya’nın Türkiye karşı takındığı ikircikli tavrı her defasında dile getirmeye ve dürüst ve samimi davranmaya davet etmeye devam edeceğiz.\"