Cumhuriyet yazarı Ali Sirmen, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin seçimlerin yıldızı olacağını öne sürdü. Sirmen, İnce'nin bir umut olduğunu böyle giderse "Karaoğlan* benzeri bir olayla karşılaşmamız pek şaşırtıcı olmaz" ifadesini kullandı.
"Nasıl Muharrem İnce olunur?" başlığıyla bir yazı kaleme alan Sirmen, "Muharrem İnce fenomeninde benim gözlemlediğim, toplumdaki bu kıpırdanış oldu" diye yazdı. Sirmen yazısının devamında şunları kaydetti:
2018 çift ayaklı ve büyük olasılıkla bir ayağı iki turlu seçimlerin, şu ana kadarki yıldızının Muharrem İnce olduğu yolunda genel kanaat oluştuğunu rahatlıkla söylemek mümkün.
Muharrem İnce’nin, hazır cevaplılığının, geniş kitlelerle kolay ilişki kurmasının, onlara seslenmekteki ustalığının, dinamizminin ne kadar sandığa yansıyacağını hesaplarken, Türkiye’de çoğunlukta olan sağ ile CHP arasındaki geçişkenliğin de pek yüksek olmadığını gözden uzak tutmamak gerek.
Ama ne olursa olsun, ilk kez, inisiyatif önceliğini AKP’nin elinden almış olan CHP’nin cumhurbaşkanı adayı, aynı alanda ustalığı bugüne kadar tartışma götürmez olan Tayyip Bey’e üstün olmayı becermiştir.
Artık miting alanlarının ve televizyon programlarının en parlak reytingli kişisi haline gelen Muharrem İnce, sandığa gidileceği güne kadar büyük bir gaf yapmazsa (yapacak gibi de görünmüyor) 2018 seçimlerinin tartışmasız yıldızı olacaktır ve daha şu anda bile, bir “umut” olmayı başarmıştır.
Böyle giderse, yeni Karaoğlan benzeri bir olayla karşılaşmamız pek şaşırtıcı olmaz.
Öğretmen Muharrem İnce’nin hazırcevaplılığı, keskin zekâsı ve enerjisi ile siyasette yükseleceğini tahmin etmek güç değildi.
Ama 2002’den beri parlamentoda yer almayı becermiş olan Muharrem İnce, 2014 Ağustosu’ndaki CHP’nin 18. Olağan Kurultayı’nda ortaya koyduğu performans, aldığı azımsanmayacak oya karşın hiç de 2018’in yıldızının habercisi gibi görünmüyordu.
***
2014 Ağustosu’nun, genel başkanlık için yarıştığı Kılıçdaroğlu’nu zorlayamayan Muharrem İnce’si, nasıl oldu da 2018’in “Umudumuz Muharrem İnce”sine dönüştü?
Başka bir deyişle bir siyasetçi nasıl umudun simgesi haline dönüşebilir? Nasıl Muharrem İnce olunur?..
Aynı soruyu Chris Marker hazırladığı “Cuba Si” adlı belgeseli için 1961 yılında Fidel Castro’ya şöyle soruyordu:
-Nasıl Fidel Castro olunur?
Fidel, konuğunun ülkesinden bir örnekle, kendine yakışan güzellikte soruyu şöyle yanıtlıyordu:
-Fransa’da her zaman birçok Marat, Danton, Robespierre doğar. Ama belirli bir zamanda, krallık feodal düzenle birlikte yıkılırken, tarihin dönüm anında doğan Marat, Danton, Robespierre; Marat, Danton ve Robespierre olurlar.
Demek ki toplumsal koşullar bir araya geldiğinde, toplum gerçekten bir dönüşümü gerçekleştirmenin eşiğine gelmiş bulunduğu sırada, politikacılar arasından biri sıyrılıp öne çıkıyor, topluluklara ümit aşılıyor ve onları peşi sıra sürükleyerek değişimin gerçekleşmesinin önünü açıyor.
Kadri Gürsel’in “Muharrem İnce fenomeni” diye adlandırdığı olaya sanırım bu açıdan bakmak gerek.
Ve bu açıdan yaklaşınca, bir adamı aşan, çok daha önemli bir toplumsal olayla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Toplum, yönetmeye talip olanlar içinden birini, o kişinin yeteneği ve irade gücünün de etkisiyle, ayırıp, aradan çıkarıp, umut haline sokuyorsa, o zaman o toplumsal değişimin çanlarını çaldıracak olgunluğun da eşiğine gelinmiş demektir.
Muharrem İnce fenomeninde benim gözlemlediğim, toplumdaki bu kıpırdanış oldu.
***
Az sayılmayacak bir süre yaşamış, kimini uzaktan izleyerek, kimine kıyısından köşesinden bulaşarak, kimini göbeğinde, birçok olayı yaşamış bir kişi olarak, sandık öncesi abartılmış hayallere dalıp, erken pörsüyecek umutlar filizlendirmekten kaçınırım.
24 Haziran’da başlayacak sandık sürecinin nasıl sonuçlanacağını şimdiden kestirmek güç ise de toplumun, değişimin zamanının geldiğini gösteren ipuçlarını ortaya koymaya başladığını şimdiden söylemek pek yanlış değil galiba.
Bu gelişme sandığa nasıl yansır, değişim gerçekleşir mi, neler yaşarız? Onları şimdiden söylemek imkânsız, ancak yaşayarak göreceğiz.
Ama bir noktayı şimdiden söylemek yanlış olmayacak. Sonuçta Muharrem İnce açısından, olay başarıyla da başarısızlıkla da noktalansa, hadi asıl sorumlu demeyelim ama, en aşağı onun kadar büyük sorumlu da toplumun kendisi olacaktır.
*İşçilerle ve çiftçilerle yakın bağı olan eski Başbakan Bülent Ecevit, yaşlı bir kadının, "Karaoğlan nirede ha evlatlar, Karaoğlan’ı görmek istiyom" demesi sonucu ‘Karaoğlan’ lakabını almıştı.