Dünya

Boris Johnson, Lüksemburg başbakanıyla basın toplantısına çıkmadı

Bettel, Johnson'ın Avrupa Birliği'ni anlaşmasız terk etme dışında bir alternatif plan sunmadığını söyledi

16 Eylül 2019 23:13

İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Lüksemburg'da Başbakan Xavier Bettel ile ikili görüşmesi sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlamak için podyuma çıkmadı. O sırada Brexit karşıtı göstericiler, Johnson aleyhine sloganlar atıyordu.

Bettel, tek başına yaptığı basın toplantısında Johnson'ın yer almadığı podyumu göstererek İngiltere'nin 31 Ekim'de Avrupa Birliği'ni anlaşmasız terk etme dışında bir alternatif plan sunmadığını söyledi.

Bettel, "AB'yi kötü çocuk gibi lanse etmeyin" dedi.

Zamanın azaldığını hatırlatan Bettel, "Konuşmayın harekete geçin" ifadesini kullandı.

Bettel'le görüşmesinin ardından bir grup gazeteciye açıklama yapan Johnson, basın toplantısına katılmamasının gerekçesinin 'gürültü' olduğunu, gürültülü ortamda söyleyeceklerinin 'arada kaynamaması' için toplantıya katılmadığını söyledi.

Johnson, önlerinde kalan zamanın anlaşma için yeterli olabileceğini, ancak bir anlaşmaya varılamaması durumunda İngiltere'nin 31 Ekim'de AB'den ayrılacağını söyledi.

Johnson, Bettel ile görüşmesi öncesi Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile bir öğle yemeği yedi.

31 Ekim ertelenir mi?

Toplantı öncesinde Johnson'un Juncker'e Brexit konusunda 31 Ekim tarihini ertelemeye niyetli olmadığını söyleyeceğinin açıklanması tartışma yaratmıştı.

Siyasi yorumcular Boris Johnson'un bu sözlerinin, Parlamento tarafından onaylanan yasayı tanımayacağı anlamına mı geldiğini sormaya başladılar.

İngiltere Parlamentosu geçen hafta 19 Ekim tarihine kadar bir anlaşma sağlanamazsa Johnson'un AB'den 31 Ekim tarihini üç ay ertelemesini isteyen bir yasa geçirmişti.

Lüksemburg'daki toplantıda Boris Johnson Temmuz ayında başbakanlığı Theresa May'den devraldığından bu yana ilk kez AB Komisyonu Başkanı ile biraraya gelmiş oluyor.

Toplantıya AB'nin baş müzakerecisi Michel Barnier ile İngiltere hükümetinin Brexit'ten sorumlu bakanı Steve Barclay ve başbakanlık danışmanı David Frost da katıldı.

Başbakanlık kaynakları toplantı öncesinde basını bilgilendirirken, Johnson'un toplantıda bir anlaşma sağlamayı istediğini ama bu sürecin sonunun 31 Ekim olduğunun net olarak söyleyeceğini kaydetmişti.


AB'nin Brexit baş müzakerecisi Michel Barnier de Johnson'la bir araya geliyor

BBC'ye konuşan bir başbakanlık kaynağı, zaten bir kez ertelenen sürece yeni bir uzatma istemenin büyük bir hata olacağını, uzatmanın bölünmüşlük, tartışma ve kararsızlıkla geçen masraflı bir sürecin daha da uzaması anlamına geldiğini söyledi.

Kaynak, "İşte bu nedenle Başbakan bir anlaşma sağlanmasını istediğini vurgulayacak ama hedefinin eğer 18 Ekim itibariyle bir anlaşmaya varılamazsa 31 Ekim tarihinde anlaşmasız çıkmak ve uzatma teklifi gelirse reddetmek olduğunu belirtecek" dedi.

Fakat bu açıklamalar Başbakan'ın anlaşma değil ayrılığa hazırlandığı yolundaki spekülasyonların canlanmasına yol açtı.

Muhafazakar Parti'nin eski bakanlarından David Gauke bir anlaşma sağlanabilmesi için AB'nin ısrar ettiği, Kuzey İrlanda ile İrlanda arasında ortaya çıkacak sınır sorununu çözmek için üretilen ve "backstop" olarak adlandırılan düzenlemeye bir alternatif sunulması gerektiğini fakat hükümetin böyle bir ayrıntılı planı olmadığını söyledi.

Gauke "Başbakan'ın anlaşma sağlama niyetini büyük memnuniyetle karşılıyorum ve umarım sağlayabilir. Fakat bir anlaşma için detaylı öneriler getirmemiz gerektiği de açık" diye konuştu.

Yasayı çiğnemeye mi hazırlanıyor?

Dışişleri Bakanı Dominic Raab ise bu sabah BBC'de Başbakan'ın açıklamaların, Parlamento'dan çıkan yasayı tanımayacağı anlamına mı geldiği sorusunu yanıtlarken, bunun AB ile pazarlıkta zorunlu bir taktik olduğunu ima etti.

İngiltere'nin "backstop" düzenlemesinin bulunmadığı bir anlaşmayı hedeflediğini söyleyen Raab, hazırlıklı olmadıkları eleştirilerini ise "AB pozisyonumuzu biliyor. Teknik ve siyasi düzeyde bir çok detay görüşüldü. Çerçeve belli" diye yanıtladı.

AB Komisyonu Başkanı Juncker'in hafta sonunda bir Alman radyosuna İngiltere'nin İrlanda içen "backstop"a alternatif bir plan sunmadığını söylediğinin hatırlatılması üzerine Raab, "Müzakerelerin doğası bu. Pazarlık gücünü korumak için karşı tarafın pozisyonunu kötü gösterirsiniz" dedi.

Ancak Dışişleri Bakanı Raab, BBC'deki röportajında Başbakan Boris Johnson'un "AB'den uzatma istemeye niyetimiz yok" tutumunun tam olarak ne anlama geldiğini ve bir anlaşma sağlanamaz ise ne yapacaklarını açıklamadı.

Bir noktada Parlamento'dan geçen uzatmayla ilgili yasanın çok açık olmadığını ima eden ifadeler kullandı.


'Backstop' nedir?

Kuzey İrlanda ile İrlanda Cumhuriyeti arasındaki sınır kapanırsa barış anlaşmasının açık kalırsa İngiltere'nin bütünlüğünün tehlikeye düşeceği söyleniyor

İrlanda adası Birleşik Krallık'ın parçası olan Kuzey İrlanda ile Avrupa Birliği'nin parçası olan İrlanda Cumhuriyeti arasında bölünmüş durumda.

Şu anda adanın iki tarafı da AB sınırları içinde ve aralarındaki sınırdan insanlar ve mallar serbestçe geçiyor. Adanın iki tarafı yıllardır açık olan sınırların da etkisiyle ekonomik, sosyal ve kültürel olarak iyice içiçe geçmiş bulunuyor.

Fakat Brexit sonrasında bir taraf AB'den çıktığında bu sınır açık kalabilecek mi? Ayrılık sonrası bu sınırda nasıl bir düzenleme yapılacağı konusu iki taraf arasında büyük bir sorun.

Bazı yorumculara göre sınırın kapatılması, 1998'de imzalanan Kuzey İrlanda barış anlaşmasının ihlali anlamına geliyor, hatta Birleşik Krallık'ın parçalanmasına varan gelişmelere yol açabilir.

Sınırın kapanmasının iki tarafın ekonomilerini ve sosyal hayatını da ciddi şekilde etkileyeceği öngörülüyor.

Daha önce Theresa May'ın başbakanlığı sırasında AB ile varılan anlaşma taslağında bu duruma "backstop" denen bir acil durum mekanizması ile çözüm getiriliyordu.

Buna göre gelecekte Avrupa Birliği ve İngiltere arasındaki serbest ticaret anlaşmaları nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın adanın kuzeyi ve güneyi arasında -daha iyi bir düzenleme yapılana kadar- fiziki bir sınır olmaması garanti ediliyor.

Bu durum Kuzey İrlanda'nın gıda üretimi ve ürün standartları gibi bazı konularda AB kurallarına uymaya devam etmesi anlamına geliyor.

Fakat o zaman Kuzey İrlanda ile İngiltere arasındaki geçişler nasıl olacak sorusu gündeme geliyor.

Bu sorunun cevabı İngiltere'nin Kuzey İrlanda ile sınırına kontrol konması ise o zaman Kuzey İrlanda'nın fiilen İngiltere'nin parçası olmaktan İrlanda Cumhuriyeti'nin parçası olmaya geçtiği söylenebilir.

Dahası, Kuzey İrlanda'ya bazı özel düzenlemeler içeren bu anlaşmanın İskoçya'nın bağımsızlık talebini güçlendirmesi de kaçınılmaz görünüyor.

Bu nedenle backstop çözümüne Kuzey İrlanda'da İngiltere ile birlikte yana olan Protestan toplumu ve siyasi temsilcileri Demokratik Birlik Partisi ile iktidardaki Muhafazakar Parti içinde büyük direniş var.

Theresa May tarafından getirilen anlaşma taslağına bu kesimler bu nedenle onay vermemiş ve taslak bu direniş nedeniyle Parlamento'dan geçememişti.

Şimdi Almanya, Fransa ve İrlanda'nın da aralarında bulunduğu AB liderleriyle ayrı ayrı görüşmeler yapan Başbakan Boris Johnson'un, Brexit sonrası Kuzey İrlanda'nın AB'ye daha yakın kalmasını kabul eden bir planı da değerlendirdiği yolunda haberler var.

Bu durumda Başbakan'ın Parlamento'da anlaşmayı geçirmek için muhalefetten destek bulabilmeye güvenmesi gerekiyor.


Haftanın Brexit gündemi

PazartesiBoris Johnson Lüksemburg'da AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile biraraya geliyor.

Salıİngiltere Yüksek Mahkemesi Başbakan Boris Johnson'un Parlamento'yu 5 hafta kapatma kararının hukuka aykırı olduğu yolunda İskoçya Yüksek Mahkemesi tarafından verilen karara itirazı görüşecek.

ÇarşambaAvrupa Parlamentosu oturumunda Brexit tartışılacak.