Gündem

Ayhan Bora Kaplan davasında 1200 sayfalık gerekçeli karar: Gizli tanık Ü5, “Ses kayıtlarımı yok edin, sanıklardan birinin sevgilisi adliyede savcı” demiş

22 Şubat 2025 01:08
Asuman Aranca

Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla 68 yıl hapse mahkum edilen Ayhan Bora Kaplan hakkındaki davaya ilişkin olarak gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme kararında, Kaplan’a verilen cezanın gerekçesinden çok, yargılama sürerken yaşanan gizli tanık krizi ve operasyonu gerçekleştiren polislerin tutuklanması sürecine ilişkin değerlendirmeler dikkat çekti. Kararda, operasyonu yapan polislerin, gizli tanık olduğu ortaya çıkan sanık Serdar Sertçelik’in yurt dışına kaçması ve sonrasında Sertçelik ile yapılan bazı görüşmeleri nedeniyle yargılandıklarına dikkat çekilerek, “bu durumun toplanan delillere etkisinin bulunmadığı ve delilleri hukuka aykırı hale getirmediğine, polislerin ‘sanıklar aleyhine soruşturmada toplanan delillerin sıhhatine halel getirecek’ herhangi bir eylemlerinin tespit edilmediğine” vurgu yapıldı. Mahkemenin kararında “kolluk görevlileri hakkında iddia edilen bu eylemler sübut bulsa dahi söz konusu eylemlerin sanıklar aleyhine değil, ancak lehine bir durum olarak değerlendirilebileceği” belirtildi. Gizli tanık Ü5’in de ara celsede alınan beyanından sonra ifadesinden vazgeçtiği hatırlatılan kararda, “Gizli tanığın mahkememizce beyanlarının alınmasına başlanmadan önce ve beyanlarının alınmasından sonra yanında bulunan naip hakime ısrarla ses kayıtlarının imha edilmesini, zira sanıklardan birinin sevgilisinin adliyede savcı olduğunu, bu savcının ses kayıtlarına ulaşarak kimliğini ifşa edebileceğini söyleyerek korktuğunu belirttiği” anlatıldı.

1200 sayfa karar

Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, 61 kişinin yargılandığı Bora Kaplan davasına ilişkin gerekçeli kararını açıkladı. 1206 sayfalık kararda, sadece sanıkların eylemlerine değil, gizli tanık Serdar Sertçelik’in yurt dışına kaçması, Kaplan operasyonunu yapan polislerin tutuklanıp yargılanması ve sonrasındaki gelişmelere ilişkin dikkat çekici değerlendirmeler de yer aldı. Çok sayıda başlık altında hukuki açıklamalar ve delil tartışmalarının yapıldığı, sanıkların eylemlerinin tek tek açıklandığı kararın yaklaşık 600 sayfası buna ayrıldı.

“Yasa dışı gelirle ‘iş insanı’ statüsü kazandı”

Kararda, Bora Kaplan’a suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle verilen toplam 68 yıl hapis cezasının gerekçesi detaylıca anlatıldı. Kaplan’ın kurduğu ve yönettiği örgütün, kaynağı belirsiz gelirler ya da örgütün korkutucu gücünü kullanarak çeşitli eğlence mekanlarını ele geçirip haksız kazanç temin ettiği, silahlı adamlarını “vale ya da güvenlik görevlisi” adı altında bu mekanlarda görevlendirdiği ve bu kişileri çeşitli suçları işlemeye azmettirdiği belirtildi. Kaplan’ın bu şekilde elde ettiği geliri kurduğu şirketlere aktardığı ve böylece yasal ticaretle iştigal eden "iş insanı" statüsü kazandığı öne sürülen kararda, “sanığın örgüt kapsamında işlenen suçların bir kısmını bizzat, bir kısmını azmettirmek suretiyle işlediği, bir kısım suçların ise sanığın kurduğu ve yönettiği suç örgütünün amaçları doğrultusunda işlendiği, sanığın bu şekilde üzerine atılı suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek suçunu işlediği anlaşılmıştır” denildi.

Gizli tanıklık değil, “etkin pişmanlık”

Kararda, sanıklar hakkındaki gerekçelerden çok, Kaplan operasyonu sonrası yaşanan gelişmelere ayrı başlıklar açılarak bunların tartışılması dikkat çekti. Kararın “Gizli tanık beyanlarının delil olup olmadığına ilişkin” değerlendirmelerin yapıldığı kısmında, yayınladığı video ile M7 koduyla ifade veren gizli tanığın kendisi olduğunu açıklayan sanık Serdar Sertçelik’in, yurtdışına kaçtıktan sonra beyanlarını inkar ederek polisler tarafından yönlendirildiğini iddia etmesine karşın, gizli tanık sıfatıyla verdiği ifadenin neden delil olarak değerlendirildiği açıklandı. Sertçelik hakkındaki koruma kararının yurtdışına kaçmasından yaklaşık 3.5 ay önce kaldırıldığı belirtilen kararda, sanığın Mayıs ayında yayınladığı videolar sonrası polisler hakkında soruşturma başlatılıp dava açıldığı hatırlatıldı. Kararda, sanığın yakalandığı tarihte verdiği ifadesinde suçlamaları reddederek etkin pişmanlık kapsamında beyanda bulunmadığı ancak aynı gün gizli tanık M7 sıfatıyla “etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilmesi gereken” kapsamlı beyanlarda bulunduğu kaydedilerek, “Sanık Serdar'ın gizli tanık olarak soruşturma evresindeki anlatımlarının esasında gizli tanık beyanı değil, etkin pişmanlık kapsamında vermiş olduğu beyanlar olarak kabul edilmesi gerektiği, nitekim Yargıtay 16. Ceza Dairesinin benzer bir olayda vermiş olduğu ilamda da aynı görüşün benimsendiği anlaşılmıştır” denildi.

“Mahkemede dinlenmesi zaruri değil”

Sanık Sertçelik’in, dosyadaki bir çok müşteki ve tanığın önceki beyanlarından dönme sebepleri gibi, örgütün korkutucu gücünden etkilenerek soruşturma evresinde açık kimliği ile beyanda bulunmaktan imtina ettiği belirtilen kararda, “Bu nedenle gizli tanık olarak ifade vererek esasında etkin pişmanlık kapsamında beyanlarda bulunduğu anlaşılan sanık Serdar Sertçelik’in "gizli tanık" sıfatıyla mahkeme huzurunda dinlenmesinde zaruret bulunmadığı, hüküm tarihine kadar ülkeye iadesi temin edilemeyen, iade edilip edilmeyeceği dahi belli olmayan sanık Serdar'ın soruşturma evresinde etkin pişmanlık kapsamında Cumhuriyet savcısına vermiş olduğu beyanlarının hükme esas alınmasına engel bir hal de bulunmadığı anlaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Beyanları “yan delil” sayıldı

Kararda, sanık Sertçelik’in gizli tanık olarak verdiği, mahkeme tarafından da "etkin pişmanlık” kapsamında kaldığı kabul edilen beyanlarının, örgütü ve faaliyetlerini bilmeyen üçüncü şahıslarca bilinmesi mümkün olmayacak derecede kapsamlı ve somut olduğu ve diğer gizli tanık/ tanık beyanları ve toplanan delillerle uyumlu olduğu kaydedilerek, “Sanığın sırf duruşmada hazır edilememiş olmasının delil değerini zayıflatsa dahi tamamen bertaraf etmeyeceği, söz konusu beyanlarının tek başına delil değeri olmayan ancak diğer delilleri tamamlayan tali değerde bir delil olduğu kabul edilmiştir” denildi.

“Ü5’in anlatımları doğal ve tutarlı”

Davanın diğer gizli tanığı olan Ü5’in soruşturma aşamasındaki beyanından sonra, yargılama aşamasında da ara celse ile dinlendiği, taraflara da beyanlarına karşı Ü5’e sormak istedikleri soruları sormaları için süre verildiği kaydedilen kararda, tanığın bu süre içerisinde beyanlarından vazgeçtiğini bildirmesi ve sorular sorulsa dahi cevaplamaktan imtina edeceğinin anlaşılması nedeniyle soru sorulmasından vazgeçildiği ifade edildi. Kararda, gizli tanığın beyanlarının aşamalarda istikrarlı olduğu, kendisine sorulan sorulara cevap verirken sorulmayan hususlar dışında ilave bilgiler de verdiği, gizli tanık odasında hazır olan naip hakim tarafından dahi anlatımlarının doğal olduğunun gözlemlendiği ve beyanlarında herhangi bir tutarsızlık bulunmadığına vurgu yapıldı.

Gizli tanık Ü5: Sanıklardan birinin sevgilisi adliyede savcı

Gizli tanığın mahkemece dinlendiği sırada herhangi bir şahıs tarafından yönlendirilmediğinin hem heyetçe hem de naip hakim tarafından görüldüğüne değinilen kararda çok dikkat çekici bir bilgiye de yer verildi. Kararda, gizli tanığın ara celsede naip hakim huzurunda sesli ve görüntülü olarak kayıt altına alınan beyanlarını vermesinin hemen öncesi ve sonrasına ilişkin olarak şu bilgilere yer verildi:

“Bununla birlikte gizli tanığın mahkememizce beyanlarının alınmasına başlanmadan önce ve beyanlarının alınmasından sonra gizli tanık Ü5’in yanında bulunan naip hakime ısrarla ses kayıtlarının imha edilmesini, zira sanıklardan birinin sevgilisinin adliyede savcı olduğunu, bu savcının ses kayıtlarına ulaşarak kimliğini ifşa edebileceğini söyleyerek korktuğunu belirttiği, gizli tanığın bu talebinin naip hakim tarafından aynı gün mahkeme heyetine iletildiği, tanık olarak vermiş olduğu beyanlarının doğru olmadığını sonradan ileri süren gizli tanığın örgüt mensuplarından birinin sevgilisinin adliyede savcı olduğunu beyan edecek kadar örgüt hakkında bilgi sahibi olduğunun da anlaşılmış olması ve örgütten korktuğunu ileri sürmüş olması karşısında anlatımlarının hukuki değerinin bulunduğu sonuç ve kanaatine varılarak beyanları hükme esas alınmıştır.”

“Polislerin yargılanması delillere halel getirmedi”

Mahkemenin kararında, Ayhan Bora Kaplan’a operasyon yapan bazı emniyet müdürleri ve polisler hakkında dava açılmış olması da ayrı bir başlık altında tartışıldı. Polisler hakkındaki soruşturmanın Sertçelik’in yurt dışına kaçmasını sağladıkları ve sanığın yurtdışındayken örgütle ilgisi olmayan kişiler hakkında ifade vermesi için telkinde bulundukları gibi iddialarla yargılandıklarına değinilen kararda şöyle denildi:

“Bu iddialarla, (polislerin) haklarında dava açılmış olmasının, toplanan delillere etkisinin bulunmadığı ve delilleri hukuka aykırı hale getirmediği, nitekim yürütülen soruşturma sonucunda haklarında soruşturma yürütülen kolluk görevlilerinin dosyamız sanıklarının aleyhine soruşturmada toplanan delillerin sıhhatine halel getirecek herhangi bir eylemlerinin tespit edilmediği, kolluk görevlileri hakkında iddia edilen bu eylemler sübut bulsa dahi söz konusu eylemlerin sanıklar aleyhine değil, ancak lehine bir durum olarak değerlendirilebileceği, zira sanık Serdar'ın yurtdışına kaçmadan önce soruşturma evresinde etkin pişmanlık kapsamında diğer sanıkların aleyhinde bir çok beyanda bulunan kişi olduğu, yurt dışına kaçtıktan sonra ise sosyal medya üzerinden yapmış olduğu paylaşımı ile Cumhuriyet savcısı huzurundaki beyanlarını inkâr ederek sanıklar lehine durum oluşturmaya çalıştığı…”

“Örgüt, polis müdürünün yazışmalarını ele geçirdi”

Kararda, “örgüt mensubu sanıkların, tarafı olmadıkları halde polisler hakkında açılan dava dosyasındaki dijital materyalleri ele geçirdiği ve Serdar Sertçelik’in örgütün emrine girdiği” iddiası da ayrı bir başlık olarak yer aldı. Yargılama aşaması devam ederken Kasım ayındaki celselerden itibaren sanıklar ve avukatlarının, diğer davada yargılanan polis müdürlerinden Şevket Demircan’ın, Kaplan soruşturmasını yürüten savcı, diğer kolluk görevlileri ve mahkeme başkanı ile gerçekleştirdikleri mesaj kayıtlarını okumaya başladıklarına ve bu mesajların polisler hakkındaki dava dosyasında bulunduğunu söylediklerine dikkat çekildi. Bu şekilde polisler hakkındaki davanın konusu olmamasına ve örgüt davası sanıklarının bu dosyada taraf olmamasına karşın dijital materyallerin ele geçirildiğinin anlaşıldığı belirtilen kararda, Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen bu davanın sanıkları arasında Serdar Sertçelik’in babası Erdoğan Sertçelik’in de bulunduğu belirtildi.

Diğer mahkemeden alınan materyaller dosyaya sunuldu

Dijital materyallerin ele geçirilmesine ilişkin Ankara Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı ve bu kapsamda yapılan araştırmada baba Erdoğan Sertçelik’in avukatına Demircan’a ait dijital materyallerin verildiğinin anlaşıldığı kaydedilen kararda, aynı avukatın daha sonra Serdar Sertçelik’in avukatı olduğuna ilişkin vekaletnameyle birlikte mahkemeye söz konusu dijital materyal içeriklerini klasör halinde sunduğu ve Serdar Sertçelik’in gizli tanık beyanlarının dikkate alınmamasını talep ettiği belirtildi. Avukatın sunduğu vekaletnamenin 2019 yılında sadece boşanma davaları için düzenlenmiş olduğunun anlaşıldığı kaydedilen kararda, bu nedenle talebin reddedildiği anlatıldı.

“Dava konusu olmayan verileri dahi temin edebiliyorlar”

Kararda buna ilişkin olarak şu değerlendirme yapıldı:

“Görüldüğü üzere örgüt mensuplarının taraf olmadıkları bir davada, davanın konusu olmayan dijital verileri dahi temin edebildiği, sanık Serdar Sertçelik’in Macaristan'da yakalanmış ve halen ülkeye iade edilmemiş olduğu sırada sanık Serdar'ın babasının müdafi tarafından dijital materyallerin mahkeme dosyasından alınmış olması, bu verilerin Serdar'ın babasından başka bir kimse tarafından örgüte verilmesinin mümkün olmadığının anlaşılması karşısında, sanık Serdar Sertçelik’in suç örgütünün etkisi ve yönlendirmesi altında olduğu, bu nedenle kendisini ifşa ederek soruşturma evresindeki beyanlarını sosyal medya hesabından yapmış olduğu paylaşımlarıyla inkâr ettiği kanaatine varılmıştır.”