Dünya

Erdoğan şiiri krizine Türk mizahçılar ne diyor?

Alman komedyen Jan Böhmermann hakkında ZDF kanalında sunduğu programında okuduğu 'Erdoğan şiiri' tartışma yaratmıştı

11 Nisan 2016 19:33


Alman komedyen Jan Böhmermann ZDF kanalında sunduğu “Neo Magazine Royal” adlı mizah programında okuduğu Erdoğan şiiri nedeniyle yargılanma tehlikesi ile karşı karşıya. Programda, "Sövgü" (Schmaehkritik) adlı bir şiir okuyan Böhmermann hakkında ‘yabancı devlet adamlarına hakaret' iddiasıyla soruşturma başlatılırken, mahkeme önüne çıkıp çıkmayacağı konusunda son sözü ise Alman hükümeti söyleyecek. Peki, Türk mizahçılar gelişmeleri nasıl değerlendiriyor? Uluslararası arenada ün yapmış ödüllü karikatürist M.K. Perker ve Leman Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Akgün DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı:

Alman komedyen Jan Böhmermann, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında okuduğu şiirde ‘hakaret sayılabilecek ifadeler’ olduğu suçlamasıyla mahkeme önüne çıkabilir. Almanya'daki bu gelişme Türkiye'den nasıl görünüyor?

M.K.Perker: Türkiye'de de benzeri durumlar çok sık yaşanıyor, bizim başımıza da çok komik olaylar geldi. Bunu da çok komik bir hadise olarak görüyorum. Mesela 2011 yılında bir mizah dergisi çıkartmıştım, aylık bir mizah dergisi. İsmi Harakiri idi, ünlü Fransız Harakiri dergisine selam çakma niyetiyle ismini Harakiri koymuştuk. De Gaulle ilgili yaptıkları bir kapak yüzünden kapatılmak zorunda kalmıştı Harakiri dergisi, benzer bir kader bizim de başımıza geldi. Derginin içindeki bazı hikâyelerden dolayı para cezasına çarptırıldık, bize gönderilen tebligatnamede şöyle diyordu: Türk halkını tembelliğe ve meceraperestliğe teşvik etmek. Bunu da komik bulmuştuk. Netice olarak da dergi kapanmak zorunda kaldı. Bir komiklik bir başka komikliğin doğmasına vesile oluyor Türkiye'de. Almanya'da yaşanan hadisede de konu zaten çok komik, gösterilen reaksiyonlar daha da komik. İlerledikçe göreceksiniz, daha da komik olacak.

Tuncay Akgün: Bir taraftan gerçekten şok edici, ama biz burada şok edici şeylere çok alıştık. Başka bir ülkede yapılan mizaha da buradan müdahale edilmesi ve bunun diplomatik bir krize dönüşmesi başlı başına mizahın kendisi. Buradaki baskının Almanya'ya sirayet eden bir baskıya dönüşmesi inanılmaz bir şey. Ama bu baskının bir şekilde sonuç verdiğini de görüyoruz. Benim izlediğin kadarıyla Almanya'da da şiiri yazan, programı yapan insanlara da dava açılıyor, internetten silindiğini okuduk. Sanırım Böhmermann bunu bilinçli olarak yaptı, daha önceki vakadaki alınganlığı (Extra3) bilinçli olarak provake etti, ters bir ironi yaptı gibi anlıyorum.

 Böhmermann'ın programında okuduğu şiir Alman kamuoyunda da içinde ‘ağır, müstehcen' ifadeler olduğu gerekçesiyle eleştiri aldı. Hiciv ile hakaret arasında sınır var mıdır, bu sınır nerede başlar?

M.K.Perker: Vardır, atyapısında herhangi bire kreatif fikir yoksa, bir gönderme yoksa, espri yoksa, yaratıcılık yoksa, birisi birisine küfrediyorsa eğer bu hakarettir tabii ki. Ama normal herhangi bir insana yapılan hakaretle, bir siyasi görüşü temsil eden birisine yapılan herhangi bir eleştiri arasında da bir fark vardır. Bir kişiyi eleştirebilirsiniz ama bir politikacıyı eleştirmek daha kolay olmalıdır. Çünkü burada şahsi bir durum yoktur. Göreve gelmiş birisine, makama politik eleştiridir bu aslında. O makamdaki kişi de o makamı bir şekilde kullanıyordur, eğer çok eleştiriliyorsa kötü kullanıyordur. Dolayısıyla eleştirilmesi çok normaldir.

Tuncay Akgün: Tabii ki bu sorgulanabilir, özellikle son yıllarda Charlie Hebdo nedeniyle çok tartışıyor bu konu. Ama mizah olarak baktığınızda, Batı'nın kendi hiciv standartlarında hem de genel olarak dünyadaki bir mizahtan bahsedeceksek bunun sınırlarında bence çok da fazla sorun yoktur. Politikacılar çok alıngan ve çok inciniyorlar. Bu aslında yapılan şeyin ne kadar etkili olduğunu gösteriyor, mizah aslında artık dünyadaki politikaları, insanları çok daha fazla etkiliyor. Hiciv sanatının içince cinsellik içeren unsurlar var, o yüzden sınırlar konusundaki esnekliğin yapanlar açısından çok da sorun olduğunu düşünmüyorum.

Alman hükümeti onay verirse Böhmermann hakkında dava açılabilecek. Sizce bu noktada hükümetin tutumu nasıl olmalı?

M.K.Perker: Umarım göçmen politikalarında aldıkları gibi kötü kararlar almazlar.

Tuncay Akgün: Bu hem sembolik olarak çok önemli hem de bundan sonrası için ciddi bir gösterge olacak diye düşünüyorum. Bir taraftan Alman politikacılar ve Merkel'le ilgili de çok sert şeyler yapıldığını da biliyorum, bir taraftan da eleştiriden kaçınmak isteyen politikacılar işine gelen bir şey. Dolayısıyla bence Alman hükümeti açısından bir sınav olacak, yani bu yargılama gerçekleşirse özgürlüklerin ve demokrasinin sınırlarıyla ilgili çok önemli bir gösterge olacak diye düşünüyorum.