Boğaziçi Üniversitesi'nde Cumhurbaşkanı tarafından atanmış yönetiminin 5 Eylül 2021'de çevrimiçi olarak düzenlediği ve öğrencilerin protesto ettiği 154. mezuniyet töreninin ardından, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, akademisyenlerin ve mezun yakınlarının da katıldığı alternatif bir mezuniyet töreni düzenledi.
Dört yüz elli mezunun, yedi yüze yakın mezun yakınının ve Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin katıldığı mezuniyet töreni, 8 Eylül Çarşamba günü Güney Meydan'da gerçekleşti.
Saat 16:30'da, 2021 mezunlarının bölüm pankartlarını taşıdıkları yürüyüşle başlayan mezuniyet töreni kapsamında, mezunlar ile akademisyenler, rektörlük binasına sırtlarını döndükleri sembolik bir nöbet tuttu. Nöbetin ardından Alternatif Mezuniyet Ekibinden İmran Gökçe Şahin ve Doruk Tunaoğlu'nun yaptığı açılış konuşmaları ile başlayan törende, Sosyoloji Bölümü'nden Doç.Dr. Ayfer Bartu Candan, atanmış yönetimin yaz okulu ve güz dönemindeki derslerini onaylamadığı, Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü Öğretim Görevlisi Feyzi Erçin ve atanmış rektör Naci İnci'nin 16 Temmuz 2021'de rektör vekili iken görevine son verdiği Öğretim Görevlisi Can Candan, 2021 mezunlarına hitaben birer konuşma yaptılar.
Tören 2009 mezunu Zeynep Akçakaya ve bu yıl mezun olan öğrenciler Bilge Özmen ve Buse Giledereli'nin konuşmaları ile devam etti. Alternatif mezuniyet töreni, üzerinde atanmış yönetiminin imzası olmayan, öğrencilerin "Direniş Diploması" olarak adlandırdıkları diplomaların akademisyenlerce mezunlara dağıtılmasının ardından, 2021 mezunları kep atma töreni ile sonlandı.
Törenin ardından Güney Meydan’da Aynasızlar adlı grup bir konser verdi.
Derslerine son verilen Can Candan, yaptığı konuşmada, "Ocak'tan beri birlikte direniyor ve ilkelerimize sahip çıkmaya çalışıyoruz. Bu direniş hepimiz için müthiş bir öğrenme süreci oldu ve olmakta. Çok zor bir şey olan, tüm farklılıklarımıza rağmen birlikte durabilmeyi öğreniyoruz ve sanırım bununla da Türkiye'de bir çok insana ilham veriyoruz. Diplomanızdaki imzayı kafaya takmayın sakın. Unutmayın, SİZ o diplomayı hak ettiniz ve o diplomayı size biz verdik. Hayatta karşımıza ne çıkacağı belli olmuyor. Güzelliği de burada. Sürekli bir öğrenme süreci. Sürprizleri de bol. 34 yıl önce taze bir lise mezunu olarak kayıt sırasına girdiğim bu kampüste, 34 yıl sonra, bu sefer 14 yıllık bir Boğaziçi hocası olarak bugün burada sizlerin düzenlediği bu mezuniyet töreninde, sizlere hitap etme onuruna erişeceğimi hayal bile edemezdim. Bugün hayatımın önemli anıları arasında yerini alacak. Size çok teşekkür ediyorum bu güzel hediyeniz için. Ve, sizleri can-ı gönülden tebrik ediyorum. Yolunuz açık, her şey gönlünüzce olsun! İyi ki uzatmalı varsınız, iyi ki birlikteyiz. Sizi çok seviyorum" ifadelerini kullandı.
"Sarayların çevresine çöreklenen kayyımlar değil, sizin gibi 'hayır' deme cesaretini gösterenler tarih yazmışlardır"
Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü Öğretim Görevlisi Feyzi Erçin de, "Bu sene yaşadığınız haksızlıklar,
zorbalıklar ve anlayışsızlıklar okulun tarihinde bir ilk değil. Güney çimlerin etrafındaki bu
binalar neler gördü ve o izleri taşıyorlar... Ama biliyorsunuz ki sarayların çevresine
çöreklenen kayyımlar değil, sizin gibi 'hayır' deme cesaretini gösterenler tarih yazmışlardır" diye konuştu.
Ayfer Bartu Candan da yaptığı konuşmada, şunları kaydetti:
"Daha adil, nefret söyleminden uzakta, ayrımcılıktan uzak bir dünya hayalinin peşinde koşmuş olan Sevgili Hrant Dink ve onun değerlerini yaşatmaya kendini adamış ailesi ve dostları, barış dolu bir ülkede yaşama arzusunu 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' diyerek dillendiren Barış Akademisyenleri,
Hrant Dink bu hayalinin bedelini hayatıyla ödedi ancak ne ailesi ne dostları bu hayalden vazgeçmedi imkansızda ısrar etmekteler,
Barış Akademisyenleri bir kıyıma uğradı ve üniversitelerden atıldı ancak ne barış hayalinden ne de üniversitelere geri dönme hayallerinden vazgeçmedi, imkansızda ısrar etmekteler. Ve birgün üniversitelerine geri dönecekler aynen Can ve Feyzi hocalar gibi.
Bizler bu geleneğin, bu mirasın, bu ilham kaynaklarının takipçileriyiz. İmkansızda ısrar ederek hayatı mümkün kılmaya çalışan bir miras. 2 Ocak’tan itibaren imkansız görünende ısrar ettik, kayyuma kayyum dedik, tabelasını astık, kabul etmedik, direndik ve direniyoruz. Ne hocalarımızdan, ne ÇİTÖK’ten, ne İstanbul Sözleşmesinden ne de üniversitemizden vazgeçmeyeceğiz ve o güne kadar da kayyuma kayyum demeye devam edeceğiz. Bu üniversiteyi bedeli ne olursa olsun savunacağız. Boyun eğmeyeceğiz."
Fotoğraflar: Ahmet Emre