Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dinleme olayı ile ilgili olarak, "Bu konuda soru sorunlunca bunu gündeme getirdik. Konuya ilişkin süreç yargıda sürüyor. Bunu abartmaya gerek yok. Muhalefetin bunun üzerinde bu kadar ısrarla durmasını da anlamıyorum" dedi.
Programda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, ilk olarak NTV ve STAR ortak yayınında açıkladığı 'böcek' konusuna değindi.
Konuyla ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu'nu da görevlendirdiğini açıklayan Erdoğan, "Dinleme olayını kim yapmış olabilir?" sorusuna "Yaparlarsa bunu en yakınınızdakilerle yaparlar" yanıtını verdi.
Erdoğan şunları söyledi:
"Bizim mekanlarımız bu tür aramalar belli aralıklarla yapılır. Bu güne kadar rastladığımız şeyler değil. Bunlar bulunduktan sonra 'savcılık bu konuda gerekeni yapar, bunu gündeme taşımanın anlamı yok' dedik.
Bu konuda soru sorunlunca bunu gündeme getirdik. Konuya ilişkin süreç yargıda sürüyor. Bunu abartmaya gerek yok. Muhalefetin bunun üzerinde bu kadar ısrarla durmasını da anlamıyorum. Bu tür dinlemeler Rusya'da da Çin'de de Amerika'da da olur.
Bunun için özel dışarıdan birileri gelip yapmıyor. Bunu yaparlarsa tarih boyunca da bilirsiniz, siyasi tarih bunun çok açık ve net örnekleriyle doludur. En yakınınızdakilerle yaparlar. Burada da bunun araştırması yapılıyor.
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nu bu konuda görevlendirdim. Araştırma sonucunda kim olduğu anlaşılabilir. Bu tür dinlemeler maalesef oluyor. Amacımız bunları minimize etmek."
Bilişim şubesinin de teknik inceleme yaptığı olayın basına yansımasının ardından, Ankara Başsavcılığı'nın soruşturma başlattığı belirtilmişti.
'Kış geldi...Suriye için bir ekmek, bir bataniye' kampanyası'
Bugüne kadar 50 bine yakın insanın hayatını kaybettiğini anlatan Erdoğan, “Bu hakikaten katlanılabilir bir şey değil” diye konuştu. Erdoğan, şunları söyledi: “Sadece bizim ülkemizde, kendi imkanlarıyla evlere yerleşenleri de dahil edersek, 220-230 bine ulaştı. Sadece kamplarda kalanların sayısı şu anda 140 bini aşmış vaziyette. Ama biz açık kapı politikasıyla geleni geri çevirmiyoruz ve onları kabul ediyoruz. Hatta şimdi yeni yeni bazı kamp yerleri de hazırlama gayreti içerisindeyiz. Van'daki şu anda konteynerleri buralara nakletmeye başladık. Başbakanlık olarak sivil toplum örgütleriyle birlikte 'Kış Geldi... Suriye İçin Bir Ekmek Bir Battaniye' diye bir kampanya başlatıldı. Burada da yine 300 civarında STK bu kampanyanın içinde sağolsunlar hepsi yer aldılar. Bütün yayın organlarımız, ajanslar, hepsi bu işin içerisinde yer aldı. Öyle zannediyorum ki bu kampanyadan gelecek olan bütün imkanlar gerek kamplarda, gerek sınır ötesinde değerlendirilecek. Şu anda işte bizler bir taraftan sınır ötesine de fırınlar gönderiyoruz. Bir çok yiyecek maddesi gönderiyoruz, un gönderiyoruz, makarnaydı, yağdı, zeytindi, helvaydı, vesaire tüm bunları gönderiyoruz. Göndermeye devam edeceğiz. İlaçlar gönderiyoruz. Bütün bunlarla birlikte oradaki halkın sıkıntılarını da yoğun bir şekilde giderelim istiyoruz.”
Suriye'nin çevresindeki Ürdün, Lübnan'da da durumun aynı olduğunu, buralarda da Suriyelilerin bulunduğunu anlatan Erdoğan, oralarda şartların daha kötü olduğunu söyledi.
'Artık biz yeni Suriye'ye hazırlanıyoruz'
Başbakan Erdoğan, “Suriye'de rejim değişikliği için daha ümitvar konuşabiliyor muyuz?” sorusuna, şu cevabı verdi; “Rejim değişikliği noktasında artık bu işin geri dönüşü yok. Yani şu anda görüyorsunuz, yani 100'ü aşkın ülke bir defa Suriye koalisyonunu zaten kabul etmiş vaziyette. Bu ne demektir 'Artık biz yeni Suriye'ye hazırlanıyoruz'. Dünya buna hazırlandığı gibi Suriye halkı da zaten şu anda buna hazırlanıyor. Bu niye hazırlandı, bu hazırlıklar niye yapılıyor? Şu anda orada Beşşar gittiği anda farklı ne olursa olsun herhangi bir boşluk olmadan anında hemen orada yeni bir hükümetin kurulabilmesi için bir geçiş döneminin aktörlerinin hazırlanması lazım. İşte bu koalisyon onun için var. Daha önce konsey vardı. Konsey bunun için vardı. Şimdi konsey yine var ama konsey şimdi aynı zamanda koalisyon içerisinde görevini ifa ediyor.”
“Siz iktidara geldiğinizde bizim sınırımızın hemen diğer tarafında, Irak'ta bir işgal süreci başlamak üzereydi. Siz gözünüzü açtığınızda iktidarda, bu süreç de başladı. O günden bu güne değerlendirdiğinizde Suriye krizine Türkiye'nin müdahil oluşunu, Türkiye'nin geldiği güç ve kapasite, birikim ve sorunlar açısından nasıl görürsünüz? Çünkü çok ciddi bir eleştiri de geldi. Altı doldurulmadı ama, 'Türkiye bu işi yapamaz, Türkiye bu işe girmemeliydi. Türkiye'nin bunlar boyunu aşan işlerdi' gibi eleştiriler de geldi. Bütün bu süreci, yani 10 yılda değerlendirdiğinizde Suriye bir dönüm noktası? Nasıl değerlendirirsiniz” şeklindeki değerlendirme ve soru üzerine Erdoğan, Irak'la ilgili 1 Mart tezkeresini hatırlattı.
'Ben 1 Mart tezkeresini savunanlardandım'
1 Mart tezkeresini savunanlardan olduğunu söyleyen Erdoğan, “Belki biraz iddialı olacak ama şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Bakın Irak'ta 1 Mart tezkeresi olayını hatırlayın. Ben 1 Mart tezkeresini savunanlardandım. O zaman Başbakan değil, Genel Başkandım ve 1 Mart tezkeresinde yeterli oy alınamadığı için malum, Irak'a girilmedi. Onda da bir hayır var. Fakat Türkiye orada olmuş olsaydı Irak'taki durum bugünkü gibi olmazdı. Çok daha farklı olurdu. Çünkü Irak'ın kaderinde ülkenin değerlerini paylaşmayan ülkeler vardı. Irak'ın kendi değerlerini paylaşmayan ülkeler, maalesef Irak'ın geleceğini pozitif anlamda geliştiremediler. Orada her an bir yıkımla Irak halkı karşı karşıya kaldı. Şu anda gelinen noktada, bakın hala 10 yıl geçti, sıkıntı devam ediyor. Peki bize ne dediler de biz durduk. Daha sonra Başbakanlığım döneminde parlamentoda güven oyunu aldık. Tezkereyi geçirdik. Bu tezkereyi geçirdiğimiz zaman da oradaki kardeşlerimiz 'Türkiye buraya girmesin' dediler. Girmesin deyince ki Sayın Bush o zaman beni arka arkaya telefonla önce arıyordu. Meclisten bunu geçirmem için. Daha sonra da aynı Bush yine beni telefonla aradığında şunu söyledi; 'Bunu erteleyelim'. 'Niye' dedim. 'Görüyorsunuz dedi, halk dedi şu anda istemiyor. Kuzeydeki kardeşlerimiz istemiyordu aslında. Biz dedik, 'istenmediğimiz yere zorla girmeyiz" dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti: “Yani siz bize böyle bir şeyi, gerek Irak, gerek sizler söylediğiniz için biz bu işe girdik. Madem böyle deniliyor. Biz de 'çekiliriz, girmeyiz' dedik. Girmedik ve şimdi oradaki haklılığımız ortaya çıkıyor. Fakat Suriye ile ilgili şimdi bir şey ortaya çıkacak. Bunu çok açık net göreceğiz. Bakınız Suriye'de neticeye varalım. Neticeye vardıktan sonra inanıyorum ki Suriye, şu anda alt yapısıyla üst yapısıyla çok ciddi bir bedel ödüyor, Irak'taki imkanlar Suriye'de yok. Ama Suriye huzuru çok daha çabuk bulacak. Niye iddialı söylüyorum. Çünkü belki petrolü yok ama Suriye'nin coğrafi konumu Irak'a göre çok daha farklı ve açılım yapabileceği noktaları çok daha güçlü. Orada atılacak adımlarla çok kısa zamanda Suriye kendini toparlar ve ayağa da kalkar diyorum. Ben buna inanıyorum. Yeterki Suriye'nin içindeki Arabıyla, Kürdüyle, Hristiyanıyla, Türkmeniyle, hep beraber oradaki o dayanışma sağlansın. Suriye'nin bölünmesine fırsat verilmesin. Süratle bu işi neticeye kavuşturmak mümkün.”