Gündem

BM İnsani Zirvesi'ne sunulan rapordan: Genç mültecilerin yüzde 89’u Türkçe eğitimi istiyor

Rapor, metropollerdeki mültecilerin durumunu iyileştirmek için İNGEV tarafından hazırlandı

25 Mayıs 2016 17:09

İnsani Gelişme Vakfı (İNGEV), büyükşehirlerde yaşayan genç mültecilerin durumunu iyileştirmek bu konudaki politikalara destek olmak amacıyla bir rapor hazırladı. Rapora göre, Suriye’de iken yüzde 73’ü öğrenci olan genç mültecilerin sadece yüzde 29’u İstanbul’da kendilerini öğrenci olarak tanımlıyor. Gençlerin en fazla istediği hizmet açık ara Türkçe eğitimi (yüzde 89) olurken, ardından yüzde 62’lik bir oranla İngilizce eğitimi geliyor.

CNN Türk’ün haberine göre, İnsani Gelişme Vakfı (İNGEV) tarafından UN Habitat (Birleşmiş Milletler Habitat) ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi işbirliğiyle hazırlanan rapor, metropolde yaşayan genç mültecilere yönelik sosyal politikalara destek olmayı amaçlıyor.

 

“Kentsel yapı içinde mülteci gençlere yer açılmalı”

 

Rapor, kaynak taramalarının yanı sıra değişik semtlerde yaşayan 12-24 yaş arası 378 genç mülteci ile Nisan 2016’da yapılan anketlere ve derinlemesine görüşmelere dayanıyor. Saha çalışmasının veri toplama ve analizi, Veri Toplama Enstitüsü (VTE) tarafından gerçekleştirildi. Çalışma raporunda mülteci gençleri kapsayan il gençlik konseylerinin kurulması ve kentsel yapı içinde mülteci gençlere yer açılması önerilerine yer verildi.

 

“Mülteciler arasında İstanbul gelme isteği devam ediyor”

 

15-24 yaş arası her beş mülteci gençten birisi evli, 20-24 yaş arasındakilerin yüzde 39’u evli ve evli olanların yüzde 32’si ise çocuk sahibi. Yüzde 44’ü 5-7 kişilik, yüzde 33’ü 8-11 kişilik ve yüzde 9’u 12 kişi ve daha kalabalık hanelerde yaşıyorlar. Yüzde 39’u son bir yıl içerisinde İstanbul’a gelmiş. Öte yandan rapor, diğer illerden İstanbul’a gelme isteğinin güçlü bir şekilde devam edebileceğini gösteriyor. Kalabalık hanelerin daha medeni yaşama mekanlarına kavuşması da önemli bir sorun olmayı sürdürecek.

 

Mülteci gençlerin üç değeri: Aile, güvenlik ve dini inanç

 

Mülteci gençlerin hemen hepsi Türkiye’yi başka bir yere koymuş durumdalar, yüzde 96’lık bir kesim “Türkiye’nin desteği unutulmaz” kanısında. Yüzde 76’lık bir oranla mülteci gençlerin Suriye’ye geri dönme isteği halen güçlü. Yaş ilerledikçe geri dönme isteği azalıyor. Avrupa’ya gitme isteği ise oldukça düşük bir oranda (yüzde ile 22).  Türkiye’de yerleşim yeri tercihinde ana tercihleri kültür ve geleneklerini muhafaza edebilecekleri bir çevre (%89). Her koşulda mülteci gençlerin hayatlarına yön veren en önemli üç değer şu şekilde sıralanıyor: Aile, güvenlik ve dini inanç. İstanbul, anket sonuçları gözünde bulundurulduğunda çok güvenli bir şehir olarak öne çıkıyor.

 

İstanbul’da genç mülteci olmak: Öğrencilikten, sigortasız çalışmaya

 

Suriye’de iken yüzde 73’ü öğrenci olan genç mültecilerin sadece yüzde 29’u İstanbul’da kendilerini öğrenci olarak tanımlıyor. Diğer taraftan, Suriye’de sadece yüzde 18’i çalışma hayatına katılmışken, bu rakam İstanbul’da yüzde 44. İstanbul’da sadece yüzde 5 sigortalı çalışıyor iken, geriye kalan yüzde 39 sigortasız, her hangi bir iş güvencesine sahip değil. Ortaya çıkan bu belirgin değişimde, okula geri dönüş sağlayabilmek en önemli ve zor konulardan birisi. Öte yandan çocuk işçiliğin yaygınlaşması da bir başka sorun. İNGEV’in saha çalışmasının başka bir çarpıcı detayı, Suriyeli işverenlerin (genellikle esnaf) yanlarında çalışanların ankete katılmasını istememiş olmaları. Bu bağlamda Suriyeli işverenlerin mesleki-yasal yaklaşımlarını güçlendirecek desteklere ve mesleki örgütlenmelere ihtiyaç kendini gösteriyor.

Hem sigortasız hem de düzensiz çalışma ve beraberinde düzensiz öğrenciliğin etkisi özellikle erkek genç mültecilerde yüksek oranda bir boş zamanı ortaya çıkarıyor. Erkeklerin yüzde 77’sinin boş zamanı var ve mülteci gençlerin yüzde 68’i gibi büyük bir bölümü boş zamanlarını arkadaşları ile zaman geçirerek harcıyor. Eğitim, spor ve genel olarak kentsel yaşamda kendilerine alan açılmaması durumunda, hem gençler ve hem de kent için tehlikeli sonuçlar doğabilir. Ayrıca gençler arasında cep telefonu (akıllı telefon) sahipliği yüksek ve internet yaygın kullanılıyor ve erişim için bu yararlanılması gereken bir avantaj olarak öne çıkıyor.

 

Dil bariyeri ve girişimcilik rüyası

 

Türkiye’de mülteci olmanın yarattığı bir başka dinamik de dil bariyeri. Mülteci gençlerin yüzde 43’ü Türkçe konuşabildiğini söylerken, geriye kalan yüzde 57’lik kesim Türkçe bilmediğini belirtiyor..  En fazla istenen hizmet açık ara Türkçe eğitimi (yüzde 89) olurken, ardından yüzde 62’lik bir oranla İngilizce eğitimi geliyor, bunları spor, adaptasyon eğitimi ve bilgisayar eğitimleri takip ediyor. Öte yandan mülteci gençlerin yüzde 26’sı İngilizce bilirken, Kürtçe bilenlerin yüzdesi ise 7.

Türkçe eğitimi disiplinli bir şekilde yaygınlaştırılırken, hayata geçirilecek adaptasyonla birlikte, spor eğitimin, belki kulüp organizasyonlarını i ve yönelimlerini artıracak çözümlere ihtiyaç var. İleride sahip olmak istedikleri meslek sorulduğunda ise en güçlü cevap girişimcilik (yüzde 26). Girişimcilik cevabını, yüzde 16 ile öğretmen, yüzde 15 ile de doktor-eczacı izliyor. Aslında bu meslek dalları, son yıllarda mülteci gençlerin günlük hayatlarında karşılaştıkları “rol modelleri” ve hissettikleri ihtiyaçları yansıtıyor. Özellikle evli ve 19 yaş üstü grubun girişimcilik destekleri konusunda daha çok bilgilen(diril)mesi gerekiyor. Hem sigortasız çalışma ve hem de girişimcilik eğilimleri birleştiğinde Ticaret odalarının mültecilere yönelik hizmetlerini arttırmaları kolaylaştırıcı olabilir… 

 

Gençlerin sadece yüzde 22’si destek almış, STK’lara büyük görev düşüyor

 

Mülteci gençlerin kendilerine sağlanan desteklerle ilgili en önemli bilgi kaynakları yakın çevreleri (yüzde 54). Önemli bir kesim ise ne tür bir destek alabilecekleri konusunda bilgi sahibi değil (yüzde 38). Yüzde 61’lik bir kesim, Sivil toplum örgütlerinden hangi destekleri alacaklarını bilmiyor. Sadece yüzde 22’si destek aldığını söylüyor. Bu rakamlar diğer verilerle birleştiğinde sivil toplum örgütleri başta olmak üzere mülteci gençlere yönelik çabaların sahaya inmekte zorlandığı  sonucu çıkıyor.

Sivil toplum çabalarının  analiz, rapor, danışmanlık  gibi hazırlık aşamalarından mülteci hayatlarına somut ve sistematik olarak dokunacak bir aşamaya geçmesi gerekli.  Aynı şekilde mülteci gençlerin erişebilecekleri hizmetleri öğrenebilecekleri kanallara ihtiyaçları var. Sonuç olarak, gençlerin kendi hayatları ile ilgili daha fazla söz sahibi olmalarını sağlayacak, kent konseyi gibi mekanizmalar gelişmeli.