Dünya

Birleşmenin dışişleri bakanı Genscher

1989 yılı Hans-Dietrich Genscher'in siyasi kariyerinin en heyecan verici yılıydı. Doğu Almanya tarihe karışırken iki Almanya birleşti. Sürecin baş aktörlerinden biri de Batı Alman Dışişleri Bakanı Genscher idi.

01 Nisan 2016 16:55


Takvimler 1989 Eylülünü gösteriyor. Binlerce Doğu Alman vatandaşı, Batı Almanya’nın Prag’daki büyükelçiliğine sığınmış ve batıya geçebilmek için yeşil ışık yakılmasını bekliyordu. Büyükelçilik balkonuna çıkan dönemin Batı Alman Dışişleri Bakanı Genscher de beklenen müjdeyi veriyordu.

Doğu Alman hükümeti ile pazarlık yapan Genscher, istediğini elde etmiş ve Prag ile Varşova’daki büyükelçiliklere sığınan binlerce Doğu Alman’ın ülke dışına çıkabilmesi için onay almıştı. Ancak Sosyalist Birlik Partisi Merkez Komitesi’nin bir şartı vardı. Doğu Alman sığınmacıları taşıyan trenler, Demokratik Almanya Cumhuriyeti toprakları üzerinden batıya geçecekti. Hans-Dietrich Genscher bu şartı şu sözlerle anlatıyordu:

„Durum gayet açıktı: yüzlerce değil, binlerce sığınmacı taşıyan bu trenler, Doğu topraklarının ortasından geçtikleri takdirde, ortalığı ateşe verecek meşale etkisi yapacaktı. Yaptı da zaten. Ancak sonuçta böyle bir şart vardı ve ben, büyükelçilik binalarına sığınanları böyle bir yolculuğa çıkmaları yönünde ikna etmek zorundaydım. İnsanların, benim de bir şekilde onlardan biri olduğumu bilmeleri, inandırıcılığımı arttırdı.“

Sonun başlangıcı

Genscher Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nde doğmuş ve 50’li yıllarda batıya kaçmıştı. 1989 yılı ise siyasi kariyerinin en heyecan verici yılıydı. Bu yılın ilk belirleyici olayı „Pan-Avrupa Pikniği“ idi. 19 Ağustos 1989’daki bu etkinlik çerçevesinde Macaristan ve Avusturya sembolik olarak Demir Perde’yi kaldırmış ve üç saatliğine sınır kapısını açmıştı. Bu süre içinde 600'den fazla Doğu Alman vatandaşı bu fırsatı kullanıp batıya kaçtı.

Genscher, „Bu etkinlik, Budapeşte yönetiminin aslında nasıl düşündüğünü gösterdi. Bu sosyalist devletin hükümeti, toplumda açıklık politikasını destekliyordu ve, diğer Varşova Bloğu ülkelerinin aksine, dönemin sosyalizminin geleceği olmadığının farkındaydı.“ şeklinde konuşuyordu.

Özlem sona eriyor

Demir Perde’deki ilk kırılma anlamına gelen bu pikniğin üzerinden daha üç ay geçmeden de Berlin Duvarı yıkıldı. Tüm Alman televizyonları iş başındaydı ve kimse gördüklerine inanamıyordu. Dönemin Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher, o günkü duygularını şöyle anlatıyordu:

„Bu o kadar heyecan vericiydi ki, tüm gece gözüme uyku girmedi. Macaristan ile sınır kapısının açılmasından, büyükelçiliklerdeki sığınmacılara yeşil ışık yakılmasından sonra, nihayet umduğumuz, özlemini çektiğimiz olay gerçekleşmişti. Ama şimdi asıl önemli olan, önümüzde beliren ödevlerin üstesinden nasıl geleceğimizdi. Bu benim için unutulmaz bir gündü.“

Birlik sanılandan da ileri

Duvarın yıkıldığı 9 Kasım gününden bahsederken eski Dışişleri Bakanı'nın hala gözleri parlıyordu. Genscher, Almanya’nın toplumsal açıdan birleşmesi için daha çok uzun zaman geçmesi gerektiğinin savunanlara karşı da tepkiliydi. „Birliğin, bazılarının görmek istediğinden çok daha ilerlemiş olduğunu tespit ediyorum. Üniversitelerde konuşma yaptığım zaman, ya da gençlerle sohbet ettiğim zaman daha da cesaretleniyorum" diyen Genscher "çünkü gençler, bölünmenin anne babalarının kaderi olduğunu, geleceğin ve kendi yaşamlarının ise ortak bir gelecek olduğunu gayet iyi biliyorlar.“ diyordu.