Gündem

Birileri Ermeni ise hepimiz Balbay’ız

Cumhuriyet gazetesi yazarı Oktay Akbal: Birileri, ‘Hepimiz Ermeniyiz’ diye bağırıyorsa biz de ‘Hepimiz Balbay’ız’ diyoruz.

24 Mart 2009 02:00
Bazı gazeteci ve yazarların, Ergenekon soruşturması nedeniyle tutuklu olması nedeniyle Cumhuriyet gazetesinde Mustafa Balbay’ın kitaplarını imzalamalarını, 13 Mart tarihli Hürriyet gazetesi “Hepimiz Balbay’ız” başlığı ile duyurdu. Bu başlık tartışma yarattı. Kimi yazarlar köşelerinde “Ne demek hepimiz Balbay’ız?” diyerek eleştirdi. 

Türk edebiyatının kıdemli isimlerinden Cumhuriyet gazetesi yazarı Oktay Akbal, bugünkü köşesinde (24 Mart 2009) bu tartışmayı daha da derinleştirecek bir cümle kullandı: Hani birileri, ‘Hepimiz Ermeniyiz’ diye bağırmak özgürlüğüne sahip ise, bizler de, açık açık ‘Hepimiz Balbay’ız’ diyoruz.

Gazeteci Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesi üzerine binlerce kişinin ırkçı cinayeti protesto etmek için kullandığı "Hepimiz Ermeniyiz" ifadesine sitemkâr bir göndermede bulunan Oktay Akbal’ın yazısı şöyle: 

Balbay Olmak, Olmamak!

AKP, Türk basınının büyük bölümünü ele geçirmiş durumda!.. Bu basının önde gelen yazarlarını da!..

Açıyorum bilgisayarı, gazeteleri inceliyorum; Zaman, Şafak, Star, Taraf, Vakif, Bugün, hatta Radikal adlı gazeteleri; haberleri, yazılarıyla sürekli iktidarın, daha doğrusu Başbakan Erdoğan Bey’in sürekli övgücü yazarlarını, Kekeç’leri, Ardıç’ları, Aköz’leri, Karaali’leri, Çongar’ları, Koru’ları, Bayramoğlu’ları, Korkmaz’ları, Gülerce’leri, Alpay’ları, Karakaş’ları, Türköne’leri, Ilıcak’ları, Atıf Bir’leri ve Çetin Altan’ın iki oğlu Altan’ları vb. vb...

Üstelik içlerinde, üniversitelerde hocalık edenler bile var!.. Benim en şaştığım onlar! Bilimde, sanatta, kültürde, bir yerlere gelmiş kişiler, toplumda olup bitenleri görmekte niye bu denli kayıtsız, bu denli yanlı?

Özel çıkarlar, hesaplar mı?

***

Şöyle böyle yetmiş yıldır Türk basınını izlerim. En az altmış yıldır da içindeyim. İktidarlar, başbakanlar geldi geçti, iktidarlar muhalefetler, asker yönetimleri, darbeler, darbe sonları... Gazeteler, yazarlar, yandaş olanlar, karşı olanlar... Hiç, bugünküler gibi kendilerini kopkoyu bir yandaşlıkla iktidardakileri, daha doğrusu tek başına Başbakan’ı övmekte yarışanlar olmadı!... Böyleleri ya hiç yoktu ya da bir iki militan, hepsi bu...

Şimdi seçime gidiyoruz. Bu yerel seçim, ama genel seçimden daha önemli, daha yaşamsal. Erdoğan Bey, bir kez daha yüzde kırkları aştı mı, bekleyin ülkenin başına gelecekleri... Anayasa mı altüst edilecek, adalet işleri mi; ekonomide, toplumda, her alanda belli bir kesimin yararlanacağı, çoluk çocuğa sağlanacak kazanç kapıları mı!..

***

Adlarını yazdığım yazarların, yazarcıkların bir hedefi var, önce Mustafa Kemal Atatürk, sonra Cumhuriyet’in Kemalist ordusu, askerleri, paşaları, görevde olanlar, olmayanlar... Sonra, ‘Cumhuriyet!’ Atatürk’ün kurduğu gazete; Yunus Nadi, Nadir Nadi, İlhan Selçuk gibi gerçek ulusseverlerin, Mustafa Kemal ülküsüne inananların yaşam boyu bu ilkeleri savunanların, savunacakların gazetesi...

***

Gelelim Sevgili Mustafa Balbay’a... Der demez, bir mayıs akşamını anımsıyorum. Balbay’la eşinin Akyaka’ya gelmelerini, evliliklerinin ilk gününü Yücelen Otel’in salonlarında kutlamamızı, bu sevgili kardeşlerimizi ilk kutlayan olmamızı...

Şimdi Mustafa Silivri’de bir hücrede, yargıç önüne çıkarılacağı günü bekliyor... Hangi aydan sonra sıra gelecekse! Ama o durmaz; düşüncesini, yazıyla anlatmayı sürdürür. Kimse gerçek bir yazarın kalemini kıramaz; ne yargıç, ne savcı ne de iktidar sahipleri!.. Varsın, iki küçük yavru Deniz’le Yağmur, bekleyedursun babalarına kavuşacakları günü... O da, er geç, fazla gecikmeyecektir, “Balbay çıkacak yine yazacak” diye bağıran Türk halkının direnişiyle...

***

“Demek hepiniz Balbay’sınız” mı diyorsunuz adlarını sıraladığım arkadaşlar? Evet, hepimiz Balbay’ız. Hani birileri, ‘Hepimiz Ermeniyiz’ diye bağırmak özgürlüğüne sahip ise, bizler de, açık açık ‘Hepimiz Balbay’ız’ diyoruz. Türk basınının en değerli yazarlarıyla, demokrasiye, insan haklarına, gerçek adalete inanan halkıyla birlikte... Ülkemizin yeniden karanlıklarda boğulmasını önlemek için, Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla ‘laikliğe karşı odak’ olmuş bir anlayışın en kısa sürede bilinçli halkımızın oylarıyla değişmesini istiyoruz...
Hepsi bu, anladınız mı arkadaşlar?..