Dünyada kum sıkıntısı var mı? Bu soru, ilk kez duyana çok tuhaf gelebilir.
Nihayetinde dünyanın dört bir yanında kumsal plajlar ve geniş çöller var.
Ama kum inşaat ve imalat sektörlerinde ham madde olarak çok büyük miktarlarda kullanılıyor. Sadece inşaat sektörü her yıl dünya çapında 40 ila 50 milyar ton kum tüketiyor.
Bu tüketimin büyük kısmı çimentoya gidiyor çünkü çimentonun yaklaşık dörtte bir ham maddesi kum.
Fakat çöllerde ya da plajlardaki kum bu işe uygun değil. Çöl kumu fazla yumuşak, plaj kumu ise çok fazla tuz içeriyor.
Bu da kumun en çok dere yataklarından çekilmesi anlamına geliyor ama bu da çok çevreye büyük zararlar veren bir yöntem olduğu için birçok ülkede yasaklanmaya başlandı. Son yıllarda bu konuda yasaklar getiren ülkeler arasında Hindistan, Kamboçya ve Vietnam da var.
Bunun sonucu olarak ise Çin ve Hindistan gibi hem dünyanın en büyük inşaat sektörlerine sahip olup hem de inşaat patlaması yaşayan ülkelerde tedarik sorunu yaşanıyor.
Hindistan'da kum sıkıntısı, kum mafyası diye bilinen suç şebekelerinin kontrolündeki yasadışı kum çıkarma faaliyetlerinde büyük artışa yol açmayı sürdürüyor.
Bu çeteler sadece yasadışı kum çıkarmak ve satmakla kalmıyor, onlarca cinayetin arkasında da onların olduğu düşünülüyor. Bunun çok yankı getiren bir örneği 2015 yılında araştırmacı gazeteci Jagendra Singh'in öldürülmesiydi.
Kum sıkıntısının sebebi ne?
ABD'deki Syracuse Üniversitesi'nden çevre mühendisliği profesörü Shobha Bhatia "İnsanlar kum sıkıntısı olabileceğini algılayamıyor. Sorun inşaat. Görülmemiş bir hızla şehirler ve kasabalar inşa ediyoruz. Ama çoğumuz ayrıca akıllı telefonlar, televizyon ekranları, güneş panelleri ve diğer elektronik eşyada kum kullanıldığının farkında bile değil" diyor.
Kum ihtiyacını azaltmak için küçük, ama sayıları giderek artan bir grup araştırmacı teknolojiyi ve yaratıcılığı kullanarak seçenekler üretmeye uğraşıyor.
Bunlardan biri de İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi'nden Dr John Orr.
Dr Orr'un araştırması, plastik atıkların tasnif edilip, temizlenip, küçük parçalara ayırılıp ezildiklerinde çimentoya karıştırılan kuma alternatif bir maddeye dönüşebildiklerini ortaya koydu.
Orr, bunun özellikle hem kum fiyatının iyice tırmandığı, hem de her gün 15 bin ton plastik atık üreten Hindistan'ın sorunlarına bir çözüm getirip getiremeyeceğini inceledi.
"Çimento imal ederken kullanılan kumun yüzde 10'unun yerine atık plastik kullanılabileceğini keşfettik. Üstelik çimentonun sertliği ve ömrü bakımından da aynı neticeyi veriyor" diyor.
Kumdan farklı olarak plastik etrafını saran çimentoya yapışmadığı için, kumun sadece yüzde 10'unu plastikle değiştirmek mümkün oluyor.
Dr Orr "Ama yine de çok büyük miktarda kumdan tasarruf etmenizi sağlıyor ve bu yolla ayrıca şu anda Hindistan sokaklarını dolduran dev plastik atık yığınlarının bir kısmından da kurtulmuş oluyorsunuz" diyor.
Maliyet bakımından karşılaştırılabilir mi?
Dr Orr "Maliyet açısından baktığınızda plastik kullanmak genel olarak daha ucuz. Özellikle de kumun fiyatı bu kadar yükselmiş ve bulunması da güçleşmişken. Birleşik Krallık gibi ülkeler için bu bir sorun olmayabilir. Biz burada çok fazla bina inşa etmiyoruz. Ama inşaat patlaması yaşayan ülkelerde çimentoya plastik karıştırma yöntemi tutabilir" diyor.
Hesaplamaya göre eğer Hindistan çimento yaparken bütün ülkede kumun yüzde 10'u yerine plastik atık kullansa yılda 820 ton daha az kuma gereksinimi olabilir.
Kumun yerine geçebilecek -eski araba lastikleri ya da öğütülmüş cam gibi- başka atık maddelerle ilgili de araştırmalar var.
Bütün bu buluşlara rağmen Dr Orr ve diğer uzmanlar çözüm için tamamen bunlara bağlanamayacağını söylüyorlar. Onun yerine inşaat tasarımlarının değiştirilmesini daha uzun vadeli bir çözüm olarak öneriyorlar.
Dr Orr "Genellikle binalarda 'aşırı tasarım' var. Çok fazla çimento kullanılıyor. Bu çok daha büyük bir sorun ve Birleşik Krallık için de geçerli. Tasarımda değişiklikler yapılarak çimentodan yüzde 30-50 tasarruf edilebilir" diyor.
Bu kaygıları paylaşan biri de Kumun ve Medeniyeti Nasıl Dönüştürdüğünün Hikayesi ( The World in a Grain: The Story of Sand and How It Transformed Civilization) kitabının yazarı Vince Beiser.
'Yeterince büyük değişimler olmuyor'
İnşaat tasarımı ve imalat sektöründe birçok umut verici gelişme yaşandığını söyleyen Beiser "fakat durumu gerçekten değiştirecek çapta büyük değişimler yok. Harika konseptler ama küçük ölçekli ve çok deneysel" diyor.
Beiser potansiyel çözümler arasında örneğin dünya çapında "sorumlu bir şekilde kesim yapılan ormanlardan gelen keresteye sertifika veren" Forest Stewardship Council gibi bir kurumun kum için de oluşturulması olduğunu söylüyor.
"Bunun kum için de yapılamaması için hiçbir sebep yok. Bir kurum oluşturulabilir ve bu, kumun çevreye çok fazla zarar vermeden sürdürülebilir bir şekilde çıkarıldığı konusunda belge verebilir" diyor.
Sonuçta bütün bunların dünya çapında kum talebini kayda değer ölçüde azaltabilmesi için bireyler, ulusal hükümetler ve uluslararası kurumların kolektif çabasına ihtiyaç duyulacağını da ekliyor.
Örnek olarak Beiser, dünyanın tamamında yollardaki otomobillerin sayısının araç paylaşma ve kamu taşımacılığı ile yüzde 10 azaltılmasının bile inanılmaz bir etkisi olacağını anlatıyor:
"Bu, yeni yapılan evlerin yüzde 10'unun daha garajsız ve araç girişi olmadan yapılabilmesi anlamına gelir ki ev başına yüzlerce ton kum tasarrufu demektir."
Fakat Beiser kuma talebin azaltılmasının, aynı zamanda genel olarak doğal kaynakların aşırı tüketilmesini azaltma çabalarının bir parçası olması gerektiğini de vurguluyor.
"Kum gerçekten de çok daha büyük bir sorunun sadece belirtisi. Sadece daha fazla kum kullanmıyoruz her şeyi çok fazla kullanıyoruz. Gezegenin kaynaklarını sürdürülemeyecek bir hızla tüketiyoruz. Asıl soruna yani bu kaynakların aşırı tüketimine odaklanmalı sonra tek tek kum hakkında, iklim değişikliği hakkında, trafik hakkında neler yapabileceğimizi sormalıyız. Bu sorunların çoğu birbiriyle bağlantılı dolayısıyla çözümleri de bağlantılı olmak durumunda" diyor.