Gündem

Binnaz Toprak: Neden endişeliyim?

Muhalif seslerin bastırıldığı bugünkü ortam, demokratikleştiğimiz iddiasını desteklemiyor.

17 Ekim 2010 03:00


Binnaz Toprak - Radikal

T24 -
Muhalif seslerin bastırıldığı bugünkü ortam, demokratikleştiğimiz iddiasını desteklemiyor.

Yeni Radikal’in Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, beni ‘Endişeli Modern’ olarak tanımlıyor. Gerçekten de uzun süredir bu ülkenin geleceği hakkında endişeliyim. Benzer endişeleri çevremdeki pek çok insanın paylaştığını görüyorum.

AKP iktidarının başarılı icraatları yadsınamaz. Orduyu siyasetten uzaklaştırması en önemli başarısı. Kimliklerle ilgili sorunlara çözüm araması olumlu hamleleri arasında. Kız çocuklarının eğitimi için çaba harcıyor. Yeni ceza yasasıyla kadına karşı şiddete hukuki müsamahayı ortadan kaldırdı. Dış politikasında eksen kayması beni kaygılandırsa da Türkiye’nin uluslararası arenadaki önemini arttırdığı söylenebilir. Hatta, sigara yasağını bile destekliyorum!


Dahil edilmemek

Peki neden endişeliyim? Hemen belirteyim, endişelerimin kaynağında ‘şeriat devleti korkusu’ yok. Endişeliyim çünkü demokrasinin çoğunluk popülizmi ve tahakkümüne dönüştürülerek azınlıktakilerin ötekileştirilmesini, üstelik bunun demokratikleşiyoruz adı altında sunulmasını, fevkalade sorunlu buluyorum.

Anayasa değişikliği gibi önemli bir sürece ne muhalefet ne sivil toplum örgütleri ne de ilgili kurum temsilcileri dahil edildi. İktidarı eleştirenlerin darbe taraftarı, vesayetçi, ulusalcı, laikçi vb tanımlamalarla yaftalanmasının, kritik aklı susturacağı kaygısını taşıyorum. Muhalif seslerin bastırıldığı bugünkü ortam, demokratikleştiğimiz iddiasını desteklemiyor. Kişiler neyle suçlandıklarını bilmeden uzun süre tutuklu kalmakta. Kaynağı belli olmayan iddialar suç kanıtı sayılıyor. Sıradan insanlar bile telefonda konuşamaz oldu. Cemaat faaliyetlerini sorgulayanlar hiç de inandırıcı olmayan zamanlama ve nedenlerle tutuklanıyor. Basın mensupları yazdıklarından dolayı yargılanıyor. Medya, finansal tehdit altında. Emekçilerin hak talepleri işitilmiyor.

Tam da ordunun ‘vesayetinden’ kurtulmuşken AKP’nin vesayetine girdiğimiz kanısındayım. Bunun en önemli göstergesi devletteki kadrolaşma. Üniversite rektörlüklerine ve yargının üst kademelerine atananlar dahil, önemli mevkiler giderek AKP/Gülen cemaatinden kişilerle doldurulmakta. Okullardan hastanelere, devlet dairelerinden öğretmen evlerine, neredeyse tüm idari birimlerdeki müdür ve yardımcılıklarına atananlar benzer görüş mensubu. Gülen hareketinin polis teşkilatındaki etkinliği de düşünüldüğünde, kuşatılmışlık hissi artıyor.

Anadolu’da zaten var olan muhafazakârlığın bu iklim sonucunda pekişiyor olması beni endişelendiriyor. Küçük kentlerdeki iktisadi gelişme çarpıcı. Ancak modernleşmeleri paradoksal. İktisaden gelişmiş kent ortamlarının daha özgür yaşamları barındırmasını beklerken, tam tersi durumla karşılaşıyorsunuz.

İçkili mekânlar kentlerin dışına çekilmiş. Değişik tarzda giyim kuşam hem kadın hem erkek için sorun. Muhafazakârlık farklı olanı dışlıyor, baskıya, hakarete ve şiddete maruz bırakıyor. Görüştükleriniz, yaşadıkları kentin giderek içine kapandığından bahsediyorlar. İnsanların birdenbire dindar görünmeye çalıştıklarını belirtiyorlar. Sözde ve davranışta, “Bizimkiler iktidarda” mantığının rahatça sergilendiği anlatılıyor.


Yaratıcılık ve çeşitlilik

Dünyanın hiçbir yerinde muhafazakâr odaklanmalar, yaratıcılığın ve çeşitliliğin itici gücü değil. Tüm İslam coğrafyasında Türkiye, düşünce insanlarıyla, sanatçılarıyla, başarılı kadınlarıyla, renkli metropolleriyle çağdaş toplumlara daha yakınsa bunu, muhafazakârlıkla mücadele etmiş olmasına borçludur. Bu mücadelenin tersine dönmesinin ülkedeki yaratıcılığı ve çeşitliliği yok edeceğinden kaygılanıyorum.

Uzun süre tek başına ya da koalisyonlarla Türkiye’yi yönetmeye aday gözüken AKP’nin demokratikleşme söylemi sorunlu. Gelişmekte olan demokratikleşme sürecini popülist bir çizgiye çekiyor. Halk desteğini yücelten ve çoğunluk oylarını demokrasi tanımının merkezine oturtan bu söylem, demokrasimizin ‘illiberal’ boyutlarını örtbas ediyor. Eyüp Can’ın tabiriyle, benim gibi ‘endişeli modernler’de AKP’nin yarattığı izlenim yasama-yürütme ittifakıyla elde ettiği gücü sonuna kadar kullanmaya kararlı bir iktidarla karşı karşıya olduğumuzdur.