Gündem

Bilgi Üniversitesi'nden ODTÜ'ye: Destekçileriyiz!

Bilgi Üniversitesi'nden 141 akademisyen: ODTÜ’nün Türkiye'deki her üniversiteye örnek olması gereken bir tavır sergilediğini düşünüyor ve bu tavrı destekliyoruz

27 Aralık 2012 21:58

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden 141 akademisyen, geçtiğimiz günlerde ODTÜ’de yaşanan polis şiddetini ve Başbakan’ın ODTÜ’ye yönelik açıklamalarına karşılık destek mesajı yayımladılar. Akademisyenler açıklamada “ODTÜ’nün Türkiye'deki her üniversiteye örnek olması gereken bir tavır sergilediğini düşünüyor ve bu tavrı destekliyoruz” dediler.

Öğrencilerin "düşünce ve ifade özgürlüklerini" kullanarak, barışçı bir protesto gösterisi düzenlediklerini belirten akademisyenler açıklamalarında şu ifadelere yer verdiler:
“Polisin, henüz hiçbir şiddet eylemi söz konusu değilken, bu protestonun devamını engellemek ve göstericileri dağıtmak amacıyla yoğun şiddet kullanması sonucu oldukça tatsız ve üzücü olaylar meydana geldi ve onlarca öğrenci gözaltına alındı. ODTÜ yönetimi, öğrencilerinin "düşünce ve ifade özgürlüğüne" sahip çıkan ve polisin orantısız güç kullanımını eleştiren bir açıklama yaptı.

Bu gelişmeler üzerine, Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan ODTÜ Yönetimi'ni, ODTÜ'lü öğretim üyelerini ve protestocu öğrencileri kamuoyu önünde eleştirdi. Ardından, birçok üniversitenin rektörü, protestocu öğrencileri ve onlara sahip çıkan ODTÜ yönetimini kınayan bir açıklama yayınladı. YÖK de ODTÜ yönetimi için soruşturma başlattı. Bütün bu tepkilerin sanki bir ayaklanma bastırılıyormuş gibi kamuoyuna yansıtılması, ülkemizde toplumsal barışın daha da zarar göreceği konusunda endişelerimizi arttırmaktadır."

ODTÜ yönetiminin, öğrencilerinin düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip çıkarak, Türkiye'deki her üniversiteye örnek olması gereken bir tavır sergilediğini düşünüyor ve bu tavrı destekliyoruz.
 
Aynı nedenle ODTÜ yönetiminin tavrını eleştiren üniversite rektörlerinin ve ODTÜ yönetimine soruşturma açan YÖK yönetiminin önemli bir muhakeme hatası yaptığını düşünüyor ve bu hatanın ülkemizdeki akademik yaşamın kalitesi ve üniversitelere duyulan güven üzerinde tamiri güç bir tahribat yaratabileceğinden endişe ediyoruz. Dolayısıyla bu hatanın altında imzası olan meslektaşlarımızı ve hocalarımızı çok geç olmadan bu hatadan geri dönmeye davet ediyoruz.
 
Demokratik bir ülkede, hiç kimse, Başbakan ve Hükümet dâhil hiç kimseyi beğenmek ve takdir etmek zorunda değildir. Kimilerine ne denli “saçma”, “saygısızca” ya da “nankörce” gelirse gelsin, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında, herkes, şiddete başvurmaksızın, Başbakan ve Hükümet dâhil herkesi eleştirebilir ve protesto edebilir. Türkiye’deki hâkim geleneğe göre ise barışçı protesto gösterilerinin çoğu bile polis şiddeti marifetiyle bastırılmakta ve bu durum yeni şiddet döngüleri yaratmaktadır. Sessiz ve itaatkâr bir toplum ve gençlik hayali kuranlara, bu toplumun en hayati yaratıcı damarlarını kurutmakta oldukları ısrarla söylenmeli ve bu duruma ödünsüz biçimde karşı durulmalıdır.
 
Demokratik bir ülkede, siyasi iktidarın üniversiteleri azarlaması, onları hizaya sokmaya çalışması da, üniversitelerin ve akademisyenlerin siyasi iktidara uyum sağlama yarışına girmeleri de düşünülemez. Demokratik bir ülkenin siyasi iktidarı yeterince olgun ve akıllı ise, üniversitelerden, eleştiriden ve protestolardan sadece öğrenmeye çalışır. Evrensel akademik standartların farkında olan bir üniversite ise, “majestelerinin üniversitesi” olmayı en büyük aşağılanma sayar.
 
Eğitime gönül vermiş ve bu uğurda emek harcayan insanlar olarak, derin endişelerimizi belirterek, özgür ve eleştirel düşüncenin toplumların gelişimine temel olduğunu vurgulamak isteriz.
 
Sabırla ve ısrarla, demokrasi ve akademik özgürlük talep etmeye devam edeceğiz."