Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan, "Cuma kılmak ne dincilik, ne gericilik. Eskiden kalkıp şehidin cenazesinde bile saf tutamayanlar vardı. Nerelerden nerelere geldik. Bir milletin değerleri, geleneği inancıyla şekillenir mi, şekillenir. Bugün Rum Ortodoks Patriği bile 'Selamün aleyküm, aleyküm selam', inşallah, maşallah diye konuşuyor ya. Müslüman mı yani? Dolayısıyla bu milletin değerleriyle kavgalı olanlara bu siyasette millet alan açmayacak, bu yeni sistemin özeti bu" diye konuştu.
"Gün gelecek 2. turlarda ülkenin cumhurbaşkanı belirlenecek"
Türkiye'de uzlaşma kültürünün olmadığının ifade edildiği belirten Bilal Erdoğan, Başbakanlık sisteminin yüzde 51'lik uzlaşmayı zorunlu hale getireceğini ifade etti. Bilal Erdoğan, "Tayyip Erdoğan hep birinci turda kazanacak diye bu sistemin hep birinci turda biteceğini sanmayalım. Gün gelecek 2. turlarda ülkenin cumhurbaşkanı belirlenecek" diye konuştu.
"İnsanların gözünün yaşına bakmadan..."
"Bu sistem değişikliğinin nüfus etmesi ve hayata geçirilmesi tabi kolay bir şey değil. Biliyorsunuz ancak darbeciler gelirler, yıkar geçerler. Ondan sonra ertesi sene yeni bir anayasa yeni bir düzen; insanların gözünün yaşına bakmadan bu tür değişimleri gerçekleştirirler" diyen Bilal Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ama gerçek değişim ve dönüşümler insanların hazmederek, isteyerek bizzat hayata getirdikleri değişimler dönüşümlerdir. 2007 yılında başlayan değişim dönüşüm, 15 Temmuz ile artık kesinleştirilen bu değişim dönüşüm bu seçimlerden sonra tamamen hayata geçmiş olacak. Hayatımıza yansımalarını inşallah bu seçimden sonra görmeye başlayacağız. Bu güne kadar bizim parlamenter sandığımız, parlamenter olmayan bence 'kabineter' olan bir sistemde, kabinenin kuruşunda siyasi saikler çok ön planda olmak zorundaydı. Şuraya bir milletvekili koymam lazım. Şuranın nabzını tutacak birisinin orada olması lazım gibi saiklerle oluşturduğumuz için hükümetleri; ne oluyordu burada? Örneğin bir bakan kendi seçim bölgesine icraat yapabiliyordu. Yeni sistemde ne olacak? Bu kaygılar değil, beraber çalıştığı cumhurbaşkanının başarılı olması ve halka hesap verebilmesi kaygısı ön plana geçecek. Bu sistemde devlet millet buluşmasının, halkın kendini gerçekten idare etmesinin mümkün kılınması bu yolla gerçekleşmiş olacak. Peki. Böylelikle meclis zayıflamış mı olacak. Meclis zayıflamış olsaydı herhalde AK Parti aday adayı başvuru rekoru kırmazdı. Demek ki meclis zayıflamıyor. Buradan da bunu görmemiz lazım. Geçen seçimlerde 6 bin civarı olan aday adaylığı bu seçimlerde 7 binin üzerine çıktı."
"Abdullah Gül üzerinde anlaşsalardı bile çok trajikomikti"
Bilal Erdoğan konuşmasında şu ifadelere de yer verdi:
"Biz şu 16 Nisan'ı başardık ya Allah'ın izniyle Türkiye'nin önünde çok daha ön görülebilir bir dönem var. Bugün Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısına çıkan rakibin yani 15 yıldır devamlı seçim kaybeden partinin devamlı seçim kaybeden genel başkan adayı olmasından bunu anlıyoruz. Gel bakalım 'Muharrem' diyen. Böyle bir aday yani. Bunlar çok trajikomik. Böyle siyaseten atışma olsun diye söylenince çok şık olmuyor ama dayanılmaz bir durum bu. İnanın Abdullah Gül üzerinde anlaşsalardı bile çok trajikomikti. Çok acıklıydı durum"
Erdoğan uzlaşma kültüründen bahsederek de şöyle dedi:
"Hani deniyor ya. Türkiye'de uzlaşma kültürü yok. Onun için koalisyon hükümetleri başarısız oluyor. Bu sistemde en azından yüzde 51'lik uzlaşma zorunlu hale gelecek. Tayyip Erdoğan hep birinci turda kazanacak diye bu sistemin hep birinci turda biteceğini sanmayalım. Gün gelecek 2. turlarda ülkenin cumhurbaşkanı belirlenecek. Özellikle o zaman uzlaşma gerekecek. Birinci turda kazanabiliyorsa birisi, o ne anlama gelmiş olacak. Demek ki halk o liderin cumhurbaşkanlığında uzlaşmış anlamına gelecek. Şu anda dünyada çok gelişmiş geçinen ülkelerde iktidar patileri yüzde 30,35 böyle oylarla duruyorlar. Türkiye'deki iktidarın meşruiyetini sorgulamaya kalkan aymazlara ahmaklara bunu söylemek lazım. Ve yeni sistemde de yüzde 51 gerekecek. Yüzde 51 çok partili sistemlerde ciddi bir uzlaşmadır."
"Bu sistem inşallah muhalefeti de dönüştürür"
Bilal Erdoğan, sisteme ilişkin yanlış aktarılan unsurlara da değinerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Muhalefet işi ayağa düşürmüş durumda. Aslına bakarsanız hükümet sistemine inanmadıkları için kazanamayacaklarını bildikleri için de çıkamıyorlar, mertçe bir mücadele ortaya koyamıyorlar. 'Yok efendim Cumhurbaşkanının 100, 500 yardımcısı olacak', böyle şeylere de giriştiler. 'Cumhurbaşkanı partili olacak. Ben cumhurbaşkanının partili birisi olmamasını tercih ederim. Çünkü o bütün milletin cumhurbaşkanı olacak.' Yani var ya sen ülkenin başına gelemiyorsun diye anlamıyorsun ama gelsen sadece CHP'nin mi başbakanı, cumhurbaşkanı olacaksın? Bunu mu demek istiyorsun. Bunu demek istiyor, zaten onun için sapına kadar CHP'li, sapına kadar maalesef bu ülkenin değerleriyle kavgalı birisini aday yaptılar. İşte Demirtaş'ın özgürlüğünden bahseden, hiçbir hayatta başarısı olmayan, ekonomiden falan zerre kadar anlamayan biri oldu. Böyle bir muhalefetle de baş başa olduğumuz için de ben ayrıca çok üzgünüm. Bu sistem inşallah muhalefeti de dönüştürür. Yavaş yavaş mesela, cumayı kılarken CHP'liler dışarıda beklemiş falan, böyle bir halkının değerleriyle barışma görüntüsü oluşturmaya çalışıyorlar. Bu işte bu sistemin getirdikleri. Sen milletin bayram namazını dahi iştirak edemeyen bir zihniyetle bu ülkenin değerleriyle buluşamazsın be kardeşim. Bazen dincilik, gericilik, yobazlık diyorlar ama artık cuma namazı kılmak bu milletin geleneği. Cuma kılmak ne dincilik, ne gericilik. Eskiden kalkıp şehidin cenazesinde bile saf tutamayanlar vardı. Nerelerden nerelere geldik. Bir milletin değerleri, geleneği inancıyla şekillenir mi, şekillenir. Bugün Rum Ortodoks Patriği bile 'Selamün aleyküm, aleyküm selam', inşallah, maşallah diye konuşuyor ya. Müslüman mı yani? Dolayısıyla bu milletin değerleriyle kavgalı olanlara bu siyasette millet alan açmayacak, bu yeni sistemin özeti bu."