T24 - ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, dün başlayan 3 günlük Türkiye ziyareti öncesi Hürriyet’in sorularını yanıtladı. Biden, ABD ve Türkiye’nin taktikler farklı olsa da aynı stratejik vizyona sahip olduğunu vurgulayarak, “İşbirliği yapmadığımız uluslararası bir mesele yok gibi” dedi.
Stratejik vizyon aynı
Senatör Biden, Türk halkı tarafından Türkiye’nin güçlü bir destekçisi olarak tanınmıyordu. Şimdi ABD-Türkiye ikili ilişkileri ve Arap Baharı sonrasındaki bölgesel gelişmeler açısından Türkiye hakkında neler söyleyeceksiniz?
Cumhurbaşkanı Gül, yakın zamanda ABD ve Türkiye arasındaki ilişkileri hiç olmadığı kadar “sağlıklı” olarak tanımladı. Katılıyorum. Bazen taktiklerde farklılaşabiliyor olsak da bir stratejik vizyonu paylaşıyoruz. ABD, NATO’nun karşı karşıya olduğu 21. Yüzyıl tehditlerinden küresel ekonomiye, nükleer silahların çoğalmasının engellenmesinden Avrupa’nın füze savunmasına, değişen Ortadoğu’ya, terörizme ve bizim büyüyen ikili ticaretimiz ve yatırım bağlarımıza kadar uzanan geniş stratejik bir gündemde Türkiye’yi bir dost ve ortak olarak düşünüyor. İki ülkenin yararına olarak istişare edip işbirliğinde bulunmadığımız uluslararası bir mesele yok gibi.
Bazı önde gelen Amerikan politikacıları, çekilme sonrası oluşacak otorite boşluğundan özellikle Kuzey Irak’taki PKK mensuplarının da faydalanacağını savunuyor. Türkiye için böyle bir risk görüyor musunuz?
Irak’ın liderleri farklılıklarının üstesinden gelmek ve temsil ettikleri insanların çıkarlarını ilerletmek için şiddeti değil siyasi süreci kullanmaya devam ediyor. Bu çıkarlardan biri de ABD, Irak ve Türkiye’nin ortak düşmanı olan PKK ile mücadele. Bu zorluğa karşılık vermede ülkelerimiz arasındaki işbirliğini artırmak için çalışıyoruz.
ABD güçlerinin çoğunluğu Irak’tan çekilmiş durumda ve önümüzdeki haftalarda Kuzey Irak’taki güvenlik ortamının keskin bir şekilde değişmesini beklemiyoruz. Türkiye’nin Irak’la kurduğu güçlü ilişkiyi memnuniyetle karşılıyoruz ve Türkiye ile Iraklı liderler arasında özellikle terörizmle mücadele konularındaki doğrudan işbirliğini takdir ediyoruz.
PKK’ya karşı yoğun işbirliği
Türk hükümeti yetkilileri, anında istihbarat paylaşımı veya büyük silah satışlarının ötesinde, PKK’nın Kuzey Irak’taki operasyonlarını kesintiye uğratmak için somut ABD çabaları görmek istiyor. Türk tarafında bu tür bir beklenti ortaya çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
ABD ve Türkiye, elbette Türkiye dahil nerede olursa olsun terörist faaliyetleri yenmek için güçlü ve ortak bir taahhüdü sürdürmektedir. ABD hükümeti PKK’yı ‘Yabancı Terörist Örgüt’ ilan etmiştir. PKK saldırılarını önlemeye yardım için Türk ve Iraklı yetkililerle birlikte çalışıyoruz. Birleşik Devletler, ekimdeki korkunç terörist saldırının ardından işbirliğini yoğunlaştırdı.
Bu işbirliği insansız havadan gözetleme uçuşlarını ve saldırı helikopterleri tedariğini içeriyor. Gelecekte ilave yardımları nasıl sağlayabileceğimiz konusunda Türkiye ile yakın istişare içindeyiz. Birleşik Devletler, Türkiye ve Irak sınır ötesi tehditleri ele almak için üç kanallı bir güvenlik diyaloğu oluşturdu ve bu yapıyı güçlendirmek için çalışıyoruz.
Ayrıca bağış toplama, para aklama ve PKK’nın operasyonlarını desteklemek için başvurduğu benzer türden yasadışı faaliyetlere mahal vermemek için Avrupalı müttefiklerimizle de çalışıyoruz. Bu işbirliği, en son bu yılın temmuz ayında bu tür faaliyetlere karışan bazı kişilerin yakalanmasıyla sonuçlandı ve baskıyı devam ettireceğiz.
Türkiye gerçek bir lider
Suriye’de kan akmaya devam ediyor. ABD Yönetimi’nin Suriye kriziyle ilgili Türkiye’den beklentileri neler?
ABD’nin Suriye konusundaki pozisyonu açık. Suriye rejimi kendi halkına karşı uyguladığı zulme son vermeli ve Başkan Esad görevi bırakmalıdır, böylece halkın isteklerine saygı gösteren barışçıl bir geçiş gerçekleşebilir. Suriye’nin istikrarı önemli. Tam da bu yüzden değişim konusunda ısrar ediyoruz. Suriye’de istikrarsız olan, mevcut durumdur.
Kalıcı istikrar, halkına silah doğrultmak yerine onları dinleyen ve ihtiyaçlarını karşılayan bir hükümet olduğunda gelebilir. Türkiye, bu konuda gerçek bir liderlik göstermiştir. Başbakan Erdoğan’ın rejimin kendi halkına yaptığı muamele yüzünden yakınlarda Esad’a görevi bırakma çağrısını ve Türk liderlerin Suriye halkına destek olunması için uluslararası topluma çağrıda bulunmasını övgüyle karşılıyorum. Ayrıca hükümetin siyasi muhalefete Türkiye’de yer açmasını da memnuniyetle karşılıyoruz.
Ruhban Okulu’nun açılmaması anormal
Heybeliada: Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasının geç kaldığını düşünüyoruz. Türkiye azınlık dinlerine karşı birçok yoldan büyük hoşgörü gösterdi. Okulun kapalı kalmaya devam etmesi bir anormallik ve Türkiye’nin uluslararası imajı üzerinde gereksiz bir işarettir. Başbakan Erdoğan’ın Ağustos ayında el konulmuş olan 162 gayrımüslim topluluğuna ait gayrımenkullerin iadesi ya da bu mallar için tazminat ödenmesi yönündeki önemli kararnamesini ise övgüyle karşılıyorum.
Anayasa: Türkiye, Anayasası’nı yeniden yazmayı üstlenirken kapsayıcı ve istişari bir süreç elzemdir. Anayasa, özgürce konuşma hakkı dahil tüm Türk vatandaşlarının insan haklarına derinden saygı göstermelidir. Bütün grupların sesinin duyulmasına ve kaygılarının dile getirilmesine ihtiyaç var.
Basın özgürlüğü: Yargılama öncesi uzun tutukluluk ve gazeteciler ile interneti etkileyen ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar gibi konularda endişelerimizi açıkladık. Bu alanlardaki ilerlemenin Türkiye’nin dışarıdaki etkisi için de iyi olacağına inanıyoruz.
Zirvenin Türkiye’de olması isabetli
Bıden, yarın İstanbul’a geçerek, ilki geçen sene Washington’da gerçekleşen Küresel Girişimcilik Zirvesi’ne de katılacak. Başkan Yardımcısı, zirveyle ilgili şunları söyledi: “İstanbul’daki Küresel Girişimcilik Zirvesi, Müslüman çoğunluklu ülkelerde ekonomik ve sosyal girişimciliği teşvik etmek ve bu ülkelerin genç nüfusunun ekonomik fırsat ihtiyacına cevap vermek için Başkan Obama’nın 2009’da Kahire’de verdiği taahhütlerden doğdu.
Başkan Obama ve ben, Başbakan Erdoğan’ın bu önemli buluşmanın ikincisine ev sahipliği yapmadaki istekliliğini takdirle karşılıyoruz. Bu özellikle isabetli oldu çünkü Türkiye zor küresel ekonomik koşullara rağmen dinamik ekonomisiyle büyümeye devam ediyor. Türkiye başarılarının üzerine yatmıyor, nüfusunun büyüyen ihtiyaçlarını karşılamak için değişime ihtiyaç olduğunu biliyor.”
Hep Türkiye karşıtı
Bıden, 31 yaşında seçildiği Delaware senatörlüğünü, 1973’den 2009’a kadar 36 yıl sürdürdü. Kongre’de hemen her konuda Türkiye’nin karşısında yer aldı. 1974’te Türkiye’ye uygulanan silah ambargosunu savundu. Türkiye karşıtı Ermeni tasarılarının tümüne destek vererek devam etti. Hem Rum, hem Ermeni lobisine yakın oldu. Beyaz Saray’daki Başkan Yardımcılığı görevinde ise Başkan Obama’nın domine ettiği Türkiye ile ilişkilerde geri planda kaldı.