Hükümet adına çözüm sürecinde görev alan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, katıldığı Anadolu Ajansı’nın editör masasında HDP’nin süreçteki tavrını eleştirirken “HDP Diyarbakır'dan Cihangir'e eksen kayması yaşadı” dedi.
Son olarak Akdoğan’ın işaret ettiği "Cihangir solcuğu", Türkiye’nin siyasi tartışma/atışma literatürüne yakın zamanda eklemlendi. Ekonomik olarak "üst veya üst orta sınıf mensubu", ideolojik olarak "liberal sol görüşe yakın" olarak konumlandırılan "Cihangir solcuları" söylemi, kestirme bir atışma lisanı olarak bu iki pozisyonun yan yana gelişine bir tezat da atfederken bir tür "kötülük koalisyonu" efektiyle telaffuz ediliyor.
Prof. Murat Belge, eleştirinin muhatabı kesimi ironik bir yaklaşımla şöyle tarif ediyor:
“İstanbul’un Cihangir’inde oturan, hayat tarzları ‘çoğunluğun’ tarzına uymayan, arada bir de ‘Gezi’ gibi olaylar yaratan birileri bu ‘marjinaller’. Yani, bir zaman önce de ‘liberaller’ diyerek aşağıladıklarımızla aşağı yukarı aynı güruh. Hani bunlar Boğaz’a bakarak viskilerini ya da rakılarını yudumlarlar...”(30 Ağustos 2014, Taraf)
Kanuni Sultan Süleyman’ın ölen oğlu adına Mimar Sinan’a yaptırdığı camiden ismini alan semt, son sakinleri arasındaki yazar, oyuncu, müzisyen ve ressamlar nedeniyle “sanatçı muhiti” veya “enteller semti” olarak da anılabiliyor. Yakın geçmişte entelektüelliğe ilişkin tartışmaların muhatabı kabul edilen semt, son dönemde Kürt siyasi hareketi ile ilişkilendiriliyor.
Cihangir sandıkta ne yapıyor?
Yüksek Seçim Kurulu’nun verilerine göre, 2015 Genel Seçimi’nde 2 bin 772 kayıtlı seçmeni olan “Cihangir Mahallesi”nden CHP 1041, HDP 623, AKP 311 oy aldı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Recep Tayyip Erdoğan 284, Selahattin Demirtaş 345 ve Ekmeleddin İhsanoğlu 1130 oy aldı.
Sandıkta ağırlıklı olarak CHP’ye yönelen bir semt olmasına rağmen Cihangir’in adı Kürt siyasetiyle de anılmaya 2013’te başladı. Abdullah Öcalan’ın Mart, 2013’te geri çekilme çağrısı yaptığı Newroz mektubunda kullandığı “Türkler ve Kürtler İslam bayrağı altında 1000 yıl birlikte yaşadı” ifadelerine yönelik eleştirilere yanıt verirken HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, şunları söyledi:
"Bunlar Türklerle Kürtlerin ilk kez Cihangir’de mi karşılaştığını düşünüyorlar?”
Balıkçı 2013: Kürt siyasi hareketi Cihangir kuşatması altında
Demirtaş’ın açıklamasından sonra, bu kez Kürt siyasi hareketini etkilediği iddiasıyla Cihangir’i işaret eden kişi, kamuoyunun “Balıkçı” mahlasıyla tanıştığı ve PKK ile devlet arasındaki arabuluculuk haberlerinde adı geçen İlhami Işık oldu. Işık, 22 Temmuz 2013’te Star’dan Fadime Özkan’a verdiği söyleşide şu ifadeleri kullandı:
“Kürt siyasi hareketi açıkça Cihangir kuşatması altında. PKK soğuk savaş döneminde şekillenmiş sol bir örgüt. Yani iktidarların silahla yıkılmasını düşünen bir yapı. Zamanla dönüştürdü kendisini, evrimleştirdi. Artık silahı hak arayışında kullanacağı bir araç olmaktan çıkarmaya doğru giden, bunun teorisini kuran, pratiğini hayata geçirmek için zamana ihtiyacı olan bir örgüt. Ama Türkiye sol hareketi hâlâ o düşüncede. Türkiye sol hareketinin PKK’den ayrılan ana hattı bu. PKK’ye ve Öcalan’a yönelik ciddi manada bir kırgınlıkları kızgınları nefretleri var. Çünkü onlar açısından devlet açısından en zayıf halka Kürt meselesi ve bu mesele şiddetle yoğrulursa süreğini üretir ve iktidarın devrilmesi sonucu doğurur. O yüzden bu onlar için bir hazine. Türkiye sol hareketi bu açıdan Kürtlerin her zaman savaşçı dostları olmuştur, barışçı dostları olmamıştır. Kürtlerin bir talihsizliği de budur.”
Simgenin yolculuğu: ‘Türkiye solu’ndan ‘Batı’ya
Cihangir’le simgeleştirdiği Türkiye solunun PKK’nın silahı bırakmasına karşı olduğunu savunan Işık’tan yaklaşık bir yıl sonra, 2015 seçiminde AKP’den milletvekili olan eski Vatan yazarı Hüseyin Yayman benzer çerçevede bir yazı kaleme aldı. 17 Temmuz 2014’te yayımlanan “Demirtaş: Cizre-Cihangir, Artılar-Eksiler” başlıklı yazısında Yayman, Cumhurbaşkanlığı için yarışan Demirtaş’ın “yeniden başkan olmasıyla sola açılmanın ve HDP projesinin tutmadığını belgelediğini” savundu. Yayman, yazısının devamında İlhami Işık’ın Türkiye solu ile eşleştirdiği Cihangir’i “Batı”yı işaret etmekte kullandı ve şunları söyledi:
“HDP’li siyasetçilerin Cihangir/Nişantaşı cemaatiyle ilişkisi stratejik bir işbirliğinden çok taktik bir uzlaşmayı içeriyor. Demirtaş bir anlamda Kürtlerin oyunu garanti görüp, mesajlarını Batı’ya vermek istiyor. (..) Demirtaş’ın, Cizre’deki tabanı tatmin edecek mesajlar verirken, Cihangir’i de ikna etmesi gerekiyor. Bunun başarılması HDP’nin sahici bir siyasete evrilmesini sağlayacaktır.”
Bayık: HDP, Beyoğlu’ndaki marjinallerden kurtulmalı
Kürt hareketinden “Cihangir solculuğu” algısı kapsamında yapılan en önemli eleştirilerden biri KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık’tan geldi. 10 Ağustos’ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından o dönem Vatan’da yazan Ruşen Çakır’a konuşan Bayık, “HDP bazı marjinal yaklaşımlardan kendisini kurtarmalı. Mesela Beyoğlu'ndan bir grup var” dedi. Çakır, Bayık’ın sözleri üzerine “Cihangir’de…” dedikten sonra aldığı yanıt “İsmini vermek istemiyorum. Herhalde anlaşılıyor” oldu.
Önder: Cihangir’i kimseye yedirmem
Bayık’ın kimleri kast ettiği tartışma konusu olurken gözler Cihangir’de yaşayan HDP’li Sırrı Süreyya Önder ve Ertuğrul Kürkçü’ye döndü. Şirin Payzın’ın CNN Türk’te konuk ettiği Önder de konuya dair şunları paylaştı:
"Cemil Bayık'ın sözleriyle beni kastetmiş olmasını dilerdim ama değil. Seçim sonuçları ortaya çıktı ki bu marjinaller sonuçları ikiye katlamış. Bayık'ın sözleri açıkçası beni yaralayan bir tespit oldu. Buradan kim kastettiğini bilmiyorum. Beni kastetmiş olmasını dilerim. Ben marjinalliğe değil, ama kurtulmak kelimesine takıldım. Bizim bileşenler için kullandığımız bir terim değildir. Ben bu partinin ilk dört kurucusundan biriyim. Herkesin burun kıvırdığı zaman buna inanan insanlardan birisiyim. Bütün bileşenlerimizi bu çatı altına çağırma girişimlerinde bulundum. Siyasi alt yapısını hazırlayanlardan biriyim. Emeğim var, bunu çürütmem. Son güne kadar emek verenlerle birlikte gideceğiz. Bütün marjinal kardeşlerime diyorum ki, biz bu yola birlikte çıktı, sonuna kadar da birlikte gideceğiz. En büyük marjinal olarak kendimi görüyorum. Siyaseti bırakırsam Cihangir'de muhtarlığa aday olurum. Cihangir'i kimseye yedirmem.”
‘Tartışmayı üzerime alıyorum’
Partinin eski eş başkanlarından olan Kürkçü, Twitter’dan Bayık’ın sözleri üzerine şunları yazdı:
“Bir eski eş başkan ve HDP Onursal Başkanı olarak buradan doğacak tartışmayı üzerime almak zorundayım. Bayık'ın HDP için öngördüğü genişleme ufkunun ‘Alevileri, demokrat Müslümanları, solu, liberalleri’ kapsadığı göz önüne alınırsa uyarısıyla herhangi bir sol politik kümeyi ima etmediği anlaşılabilir. Burada daha çok bir toplumsal/kültürel yakınlığın kastedildiğini düşünebiliriz. HDP herhalde bu tartışmayı değerlendirecek ve bir sonuca ulaştıracaktır."
Markar Esayan: Marjinal yaklaşım zarar verir
Bayık’ın sözlerini pek çok yazar köşesine taşıdı. 7 Haziran 2015 seçiminde AKP’den milletvekili adayı olan Yeni Şafak yazarı Markar Esayan, Kürkçü’nün açıklamaları hakkında “Bayık’ın sözlerini üzerine almakla doğru yapmış” dediği 25 Ağustos 2014 tarihli yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Bu marjinal yaklaşımların barışa ve HDP’nin siyaseten güçlenmesine zarar vereceğine dair sıkça yazdım ki Bayık da bu riskin altını çiziyor. Zaten Demirtaş oyları bu semtlerden değil, Bayık’ın işaret ettiği dindar Kürtlerden (şimdilik bir seferliğine) aldı. Ertuğrul Kürkçü, Bayık’ın sözlerini üzerine almakla doğru yapmış ama bu mesele Kürkçü’nün eforik ve tarih dışı kalmış boşluğundan daha derin bir konu. En nihayetinde onlar da daha geniş bir mahallenin baskısı altındalar.”
‘Demirtaş, Nişantaşı-Cihangir hattındaki beyaz Türklerin Kürdü’
Cihangir adı bazı köşelerde “beyaz Türklerin” semti olarak gösterilen, lüks tüketimin adreslerinden Nişantaşı ile de anıldı. 20 Mart 2015’ye TGRT Haber’e konuk olan AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, Selahattin Demirtaş’ı eleştirirken şu ifadeleri kullandı:
"Ben Selahattin Demirtaş'ın kimin Kürt’ü olduğunu biliyorum. Kimin Kürt’ü... Erdoğan'a diktatör diyen üst akıl var ya, Erdoğan'ı devirmek için gezi de vandalizm yapanlar var ya, Nişantaşı-Cihangir hattındaki o beyaz Türkler var ya, liberal sol geçinen sabah akşam Erdoğan'a küfretmeyi marifet bilen aynı şekilde Öcalan'ı da Kürtlere ihanet etti diye suçlayan o bir avuç, eski Türkiye artıklarının Kürt’üdür.”
‘Cihangir’de Hobbes’u oynayabilirsiniz ama biz sizi Stalin olarak tanıdık’
HDP’nin 22 Nisan 2015’te açıklanan seçim bildirgesi de “Cihangirlileşme” ile eleştirildi. LGBT (Lezbiyen, gey, biseksüel, trans) bireylere verdiği yer nedeniyle de bazı muhafazakârlarca eleştirilen bildirge hakkında Milat gazetesinden Bayram Zilan, Cihangir semtini “Beyaz Türkler” ifadesinin bir sembolü olarak kullanarak 24 Nisan 2015’te köşesinde şunları yazdı:
“Bildirgenin tam adı ‘Yaşam Bildirgesi’ ama içeriğine bakınca, adı keşke ‘Cihangir Bildirgesi’ olsaydı demeden edemiyor insan. Zira bildirge tamamen Nişantaşı/Cihangir hattında izole hayat yaşayan lümpen beyaz Türklerin gözüne girmek ve onlardan takdir toplamak için kaleme alınmış. (...) HDP’nin ‘Beyaz Türk Bildirgesi’nde 8 kez ‘kreş’ kelimesi geçiyor ama buna karşın ‘Kürt’ kelimesi 7 kez geçiyor. Bildirgede ‘LGBT’ kelimesi bile 9 kez geçiyor. (..) Cihangir’de Rousseau’yu, Locke’u, Hobbes’u oynayabilirsiniz. Hatta piyesini, ideolojisi batan geminin ideolojisi olan Hasan Cemal, Altan Kardeşler ve Cengiz Çandar’ın yazdığı tiyatro oyununu oynamakta alabildiğince özgürsünüz. Ancak biz sizi Kürdistan coğrafyasında hep Stalinolarak tanıdık ve hâlâ öylesiniz bizim için…”
Aslı Aydıntaşbaş: HDP, Cihangir’i bırakıp Kürtlere yönelmeli
Muhafazakâr kanat dışında HDP’nin odağını Cihangir’den kaydırmasını savunan isimler arasında eski Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş da yer aldı. 7 Haziran seçimleri öncesinde “HDP’nin Batı’daki seçmenden alacağı oyu büyük ölçüde aldığını” savunan Aydıntaşbaş, “HDP Frankfurt’la, Cihangir’le uğraşacağına seçim günü en yüksek oy aldığı 16 ildeki seçmenin sandığa gitmesini sağlamalı” dedi. Aslı Aydıntaşbaş’ın ilgili yazısının bir kısmı şöyle:
“Selçuk Şirin’in rakamlarına göre, nüfusu bu 16 ilde olup da bu 16 il dışında yaşayan 5 milyon seçmen var. Bunların 2,2 milyona yakını İstanbul’da. Çoğunluğu Cihangir ve Etiler değil; Bağcılar, Sultanbeyli, Ümraniye’de yaşıyor. HDP bu kitleye ulaşmanın yolunu bulmalı.”
SETA direktörlerinden Yanık: Cihangir Türkleri ve Doğan Medya...
7 Haziran 2015 Genel Seçimi’nde HDP, barajı geçerek yüzde 13,1 oranında oy aldı. HDP’nin artan oylarının kaynağı tartışılırken Star’da çıkan yazısında SETA İstanbul Toplum ve Kültür Direktörü Medaim Yanık, nedenlerden biri olarak “Cihangir Türkleri”ni gösterdi. Bu kesimin “HDP-PKK ilişkisini örterek HDP’ye meşruiyet sağladığını” savunan Yanık’ın 11 Temmuz 2015 tarihli yazısı şöyle:
“Kürt oylarının Cumhurbaşkanının ‘Kürt sorunu yoktur’ demesinden dolayı veya Davutoğlu’nun Türklük vurgusu yüksek seçim konuşmaları dolayısıyla AK Parti’den HDP’ye kaymadı. Esas neden bizzat Kürtlerin kendi dinamiklerinden kaynaklandı. AK Parti’ye oy veren Kürtlerin HDP’ye kaymasının sebepleri şunlar: ‘Kobani olayları’, ‘pankürdizmin yükselişi’, ‘HDP’de Meclis’te temsil edilsin isteği’, ‘HDP barajı geçmezse şiddetin olacağı düşüncesi’, ‘HDP Meclis’e girsin AK Parti iktidar olsun düşünüşü’, ‘Doğan medyası ve Cihangir Türkleri’nin HDP PKK ilişkisini örterek HDP’ye meşruiyet sağlamaları’ ve ‘Demirtaş’ın performansı’. Bu etkenler bir araya gelerek dinamik bir psikoloji oluşturdu. Oluşan psikolojide Kürt seçmenin oy verme davranışını etkiledi.”
‘Nişantaşı/Cihangir sosyetesi PKK’lılaştı’
7 Haziran seçiminde AKP milletvekili olan Markar Esayan, 20 Temmuz 2015’te 32 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Suruç katliamı ardından yazdığı yazıda “Nişantaşı/Cihangir sosyetesinin PKK’lılaştığını” iddia etti. Esayan’ın 23 Temmuz 2015’te Yeni Şafak’taki köşesinde yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
“DAİŞ’in son Kobani saldırısı gibi, son katliamda da HDP’li eşbaşkanların aldıkları tutum, sosyalist yazarların PKK’ya savaş başlatması için ‘Şimdi değilse ne zaman’ içerikli yazıları, Nişantaşı/Cihangir sosyetesinin PKK’lılaşması Türkiye’deki hayatın olağan akışına uygun değil. Topluma yumuşak kapsayıcı, ama üst yapılara kararlı bir tutum sergilemek, çok hassas bir stratejiyi gerektirdiği gibi, ortak fayda altında toplumu birleştirmek adına medyanın, STK’ların yardıma gelmesi gerekiyor. Hani şimdi değilse ne zaman?”
Prof. Aktay’dan tartışılan retweet: TSK, Cihangir’de F-16 gezdirsin
7 Haziran’da AKP’den milletvekili seçilen bir diğer Yeni Şafak yazarı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Yasin Aktay, “TSK, üç F16'yı Cihangir üzerinden gece gece alçak uçuş yaptırsın, vallahi Kandil’i bombalamaktan daha etkili olur” yazan bir tweeti takipçileriyle paylaştı. Retweeti tartışma yaratınca Aktay, “yüzde yüz mizah” diyerek şunları söyledi:
"Bu bir espri. Bu ülkede mizah özgürlüğü var. Kimse bunu ciddiye alacak değil. Eğer ciddiye alınacaksa nasıl bir ülke olduğumuzu sorgulamamız gerekir. Tamamen mizah. Yüzde yüz mizah. Millet gülsün, eğlensin; bazıları da düşünsün, ibret alsın, diye söyledim”
'HDP Diyarbakır'dan Cihangir'e eksen kayması yaşadı'
Bu derlemenin yapılmasına vesile olan açıklama 29 Temmuz 2015’te Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’dan geldi. Anadolu Ajansı’nın Editör Masası’na katılan ve konuşması haber kanallarında canlı verilen Akdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Demirtaş, (seçim sürecinde) kendi PR’ını yaptı, kendi imajını oluşturdu. Sürece ne olursa olsun, İmralı anlamsızlaşırsa anlamsızlaşsın. Kendi PR’ını yaptı, el bebek gül bebek bir çiçek çocuk olarak, bir imaj imalatına dönüştü ve bugün yaşadığımız şeyler. HDP Diyarbakır'dan Cihangir'e eksen kayması yaşadı. Şimdi kıvranıyorlar. Ne olacak bu süreç?”
‘Sen neymişsin be Cihangir’
Akdoğan’ın sözleri ardından Hürriyet’in Kelebek ekinin yazarlarından Cengiz Semercioğlu, 30 Temmuz 2015 tarihli köşesinde Cihangir söylemleri üzerine şunları yazdı:
“Dizisi orada çekilir...
Senaryosu orada yazılır...
Filmi orada planlanır...
Oyuncusu orada oturur...
Yazarı, müzisyeni orada soluklanır...
HDP'ye barajı orası geçirtir...
Yüzde 13'ü o aldırır...
Meclis'e 4 partiyi o sokar...
AKP'nin tek parti iktidarına o son verir...
Doğudan batıya eksen kaymasının da müsebbibidir...
Sen neymişsin be Cihangir!”