AKP Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay, Kobanê eylemlerine ilişkin olarak HDP'yi suçlayarak, "Demirtaş dün bir basın toplantısı yaptı. Dikkat ederseniz terleyen bir basın toplantısı yaptı. Yaptıkları hukuksuzluğa gerekçe bulmaya çalışarak basın toplantı yaptı" dedi. Atalay, "HDP’yi Türkiye partisi olarak kurdular ama ne kadar göstermelik olduğu ortaya çıktı" diye konuştu.
Beşir Atalay gündeme ilişkin basın toplantısı yaptı.
Atalay’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
‘İtfaiye araçlarını vermeyen belediye başkanları var’
Hükümetimiz her şeyin hukuk içinde iyi analiz edilerek yapılmasına özen gösteriyor. Bazı belediyelerde yangın çıktığı halde itfaiye araçlarını vermeyen belediye başkanları var. Bunlar biliniyor, gereken yapılacaktır. Olayların gelişmesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Hükümetimizin açıklamaları oldu. Ben siyasi partinin sözcüsüyüm. Daha çok siyasi parti yaklaşımıyla bazı şeyleri paylaşmak istiyorum.
‘Dikkat ederseniz terleyen...’
HDP Genel Başkanı dün bir basın toplantısı yaptı. Dikkat ederseniz terleyen bir basın toplantısı yaptı. Yaptıkları hukuksuzluğa gerekçe bulmaya çalışarak basın toplantı yaptı. Bu kargaşayı biz yaptık ama gerekçelerimiz vardı diye bir açıklama yaptı. Bunların hiçbirinin altı dolu değil. Siyasi parti üyesi olarak şunları söylemek isterim. Siyaset kolay değil. Ömür boyu şiddetin desteğinde siyaset yapanlar biraz siyaset yapar gibi oluyorlar ancak sonra o şiddetin gölgesine sığınıyorlar. HDP’nin yaptığı budur. Genel Başkan daha Türkiye’yi kucaklayan tavrını bitirmiştir. HDP’yi Türkiye partisi olarak kurdular ama ne kadar göstermelik olduğu ortaya çıktı.
‘Sorumsuzca açıklama yapıyorlar’
Sorumsuzca bir açıklama yapıyorlar. Nedir? 7 Ekim’de yazılı açıklama yapıyorlar. HDP orada acil eylem çağrısı yapıyorlar. Çağrıda şu ifadeler var. Kobani’de yaşanan katliam girişimine karşı bütün halkımızı sokağa çağırıyoruz. Bir siyasi parti sokağa çağırıyor. Siyasi parti bir miting yapabilir. Başka açıklamalar yapabilir. Ama eğer insanları sokağa çağırıyorsa bu siyaset değildir. Bu siyaset dışı yöntemleri meşru görmektir. Siyasi partiler sokak olmasın, sokaklarda eylem olmasın, siyasetle TBMM’de ülkenin sorunlarını çözelim diye vardır. Bunlar sanki özgürlük savunucusu ama görüyorsunuz şiddeti devreye sokmakta sakınca görmediler.
‘Bu yanlışı milletimiz gördü’
Biz şiddet çağrısı yapmadık diyorlar. O çağrı şiddet içerir. Neticede Türkiye’yi bir vandalizim yaşattınız. Bu çok acıdır. Bu yanlışı milletimiz iyi gördü. Vatandaşlarımız büyük bir kısmı olgunlukla tavır gösterdi. Bugün aldığım veriye göre Türkiye genelinde 35 ilde eylem oluyor toplam rakam 122 bin. Bu bir mitinge katılan insan sayısıdır. Kürt vatandaşlarımızda ilgi göstermedi. Sadece marjinal bir grup katıldı. Ölümler daha çok grupların kendi arasındaki çatışmalardan. Bu 31 kişiden 1 tanesi polis kurşunu ile ölmüştür. Vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum.
'Kobanê'de militanlar dışında kimse kalmadı'
Biz Suriye politikasında daima uluslararası hukukun içinde kaldık. Suriye’de fiili bir durum olacaksa uluslararası hukukun içinde ve camiada olmalı. İnsani yardımları biliyorsunuz hep açık kapı politikası uyguladık. Buradaki maliyeti sizler biliyorsunuz. İlk 3 gün 130 bin kişi geldi zaten Kobani’nin nüfusu 200 bin civarı. Militanlar dışında kimse orada kalmadı. Biz ayrım yapmadık. Suriye politikamız Suriye’deki bütün vatandaşlar için aynıdır. Bizim burada ayrım yapmadığımı uluslararası toplum da bilir.
Bizim yürüttüğümüz politika bu. Diplomatik süreçlerde de tezimiz belli. Açık ve net bir politika izledik. Esad rejimi konusunda aktif bir tutum olmazsa uluslararası toplu uyardık. İlk baştaki muhalefete ciddi destek verilseydi bu terör gruplarının hiçbiri olmazdı. Bu konuda yürüttüğümüz tavır açıktır. Suriye’nin içine girip askeri harekette bulunmadık bulunamayız. Tezimiz şu: çıkardığımız tezkere ülkemizi güvenliğini almak için bize her türlü yetkiyi veriyor. Bizim uluslararası camiyle ile görüşmemiz burada güvenli bölge oluşturulmasıdır. Türkiye’nin güvenli bölge sağlanmadan Kobani’ye girmesi meşru olmaz. Bunu biliyoruz.