İstanbul Dolmabahçe'de düzenlenen ve 44 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırının, TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) tarafından üstlenilmesi, örgütü yeniden gündeme getirdi.
Hükümet yetkilileri bir kez daha TAK'ın PKK'ya bağlı olduğunu, bu saldırıları aslında PKK'nın yaptığı açıkladı.
PKK yöneticileriyse TAK-PKK ilişkisi konusunda farklı açıklamalar yapıyor.
Peki TAK kimdir? Bugüne kadar hangi eylemleri üstlendi? Hangi dönemlerde ortaya çıkıyor? PKK ile ilişkisine dair ipuçları neler?
Bu soruların yanıtları aralamakta, Türkiye'de güvenlik güçleri ile PKK arasındaki çatışma süreçlerinin kronolojisini incelemek yardımcı olabilir.
Türkiye'nin olduğu gibi ABD ve AB'nin de terör örgütleri listesinde bulunan TAK, yöneticileri hakkında bir bilgi bulunmayan, medyaya röportaj vermeyen ve sadece silahlı saldırılarla ilgili açıklamalarda bulunan bir örgüt.
2004'te kurulduğunu duyuran TAK'ın kuruluş bildirisinde Abdullah Öcalan'dan 'önderlik' olarak bahsediliyor.
Bildiride, TAK'ın PKK'dan farklı siyasi hedeflere veya ideolojik bir çizgiye sahip olduğuna dair bir ibare bulunmuyor. Silahlı eylem yöntemlerinin daha sert olduğu vurgulanıyor.
Bildiride yer alan ifadelerden bazıları şunlar:
"Kongra-Gel'in ve HPG'nin siyasal dengeleri gözeten mücadele yöntemlerini zayıf bulduk. Bundan dolayı 1,5 yıl önce örgütten ayrılıp TAK oluşumuna gittik.
"Türkiye'nin her yerinde bombalar patlayacaktır, suikastler olacak ve yakma eylemleri her yerde gelişecektir. Hiçbir kural tanımayacağız. Hedefe yönelirken intikam ruhuyla yöneliriz".
TAK'ın kuruluşunu açıkladığı 2004, PKK açısından da kritik bir yıl.
Abdullah Öcalan'ın yakalanması ardından Eylül 1999'da tek taraflı ateşkes ilan eden PKK, 2004'te yeniden silahlı faaliyetlerine başladığını açıkladı.
TAK'ın da bu yıl kuruluşunu açıklaması dikkat çekici bulunuyor.
Örgüt, ilk saldırılarını İzmir'in Çeşme ve Kuşadası ilçelerinde gerçekleştirdi.
2005 bahar ve yaz aylarında bu turistik yerlerdeki bombalı saldırılarda ikisi yabancı turist en az beş kişi yaşamını yitirdi, 20'den fazla kişi yaralandı.
2006'da yine bir turizm bölgesi olan Antalya'daki Dönerciler Çarşısı hedef alındı.
Bombalı saldırıda üç kişi yaşamını yitirdi, onlarca kişi yaralandı.
Bu arada TAK, 2006 yazında Ege ve Akdeniz bölgesinde çıkan orman yangınlarını da kendilerinin çıkarttığını açıkladı.
22 Mayıs 2007'de Ankara'nın Ulus semtindeki Anafartalar Çarşısı önünde bir bombalı saldırı gerçekleştirildi.
Olayda sekizi Türk, biri Pakistan vatandaşı dokuz kişi öldü, 100'den fazla kişi yaralandı.
Yetkililer olayın PKK tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı. TAK bu saldırıyı üstlendi.
Bu süreç, devlet ve PKK arasında çatışmaların arttığı bir dönemdi.
Örneğin Hakkari'nin Yüksekova İlçesi'ne bağlı Dağlıca Köyü'ndeki, 12 askerin hayatını kaybettiği, sekiz askerin kaçırıldığı saldırı da bu yılın Ekim ayında gerçekleştirildi.
Örgüt Haziran 2010'da İstanbul Halkalı'da askeri personeli taşıyan bir araca yönelik düzenlenen, dört asker ve askerlerden birinin kızının öldüğü saldırıyı üstlendi.
TAK 31 Ekim 2010'da Taksim Meydanı'nda bir canlı bomba eylemi gerçekleştirdi.
Saldırıda 15'i polis, 17'si sivil 32 kişi yaralandı.
Bunun hemen ardından KCK bir açıklama yaparak TAK'tan eylemleri durdurmasını istedi.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Biz bu eyleme karar verenleri ve eylemi açıkça kınıyoruz. Ortaya çıkan sonuçtan ve özellikle sivil insanların zarar görmesinden derin üzüntü duyduğumuzu belirtmek istiyoruz.
"TAK örgütünü, halkımızın özgürlük mücadelesine hizmet etmeyen bu tür eylemlere derhal son vermeye çağırıyoruz. Son verilmemesi ve devam etmesi halinde hareketimizin bu girişimlere karşı kesin ve net tavır alarak hesap soracağını bilinmesini istiyoruz".
Bu açıklama ardından uzun bir süre TAK adına her hangi bir saldırı düzenlenmedi.
Burada dikkat çekici olan ise 2010'un, devlet ve PKK yetkilileri arasındaki Oslo görüşmesi sürecinin sürdüğü bir yıl olması.
20 Eylül 2011 tarihinde Kızılay Kumrular Sokak'taki bombalı saldırıyı da TAK üstlendi.
Bu da, Oslo süreci olarak bilinen sürecin çöktüğü düşünülen tarihin hemen sonrasına denk geliyor.
Gizliliğini korusa da, sürecin çöktüğü düşülen tarih 2011 yazı.
Özellikle de Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde operasyon yapan askerlerle PKK arasında çıkan ve 14 askerin öldüğü çatışmayla sürecin kesin olarak bittiği düşünülüyor.
TAK'ın 2012-2015 arasındaki süreçte saldırılarını büyük oranda durdurduğu görülüyor.
Bu dönem aynı zamanda Türkiye'de çözüm süreci olarak adlandırılan kesiti de içeriyor.
Sürecin sona ermesi ve çatışmaların yeniden başlaması ardından da TAK 2015'te yeniden sahneye çıktı.
TAK'ın 2015'teki ilk saldırısı İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı'nı hedef aldı.
TAK'ın daha sonraki saldırıları şunlar…
TAK'ın eylemlerinin artmasıyla hükümet TAK'ın aslında PKK olduğunu açıkladı.
KCK yöneticilerinden bu dönemde gelen ilk açıklamalar ise 'TAK'ı PKK'dan ayrılanların kurduğu ve TAK'ın saldırılarının yaşanan sürecin sonucu olduğu' yönünde oldu.
PKK, TAK'ın son süreçte sivilleri hedef alan saldırıları dahil hiçbir saldırısı hakkında kınayan ya da eleştiren bir açıklamada bulunmadı.
"Bu eylemlerin PKK'yle bir ilişkisi yoktur. Bizim dışımızdaki bir örgüttür. Kimdir, kimler yer alıyor onu bilmiyoruz. Muhtemelen bizden ayrılanların bazıları onun içinde yer almış olabilir. (…) TAK'ın eylemleri durmuyor çünkü Türkiye'de korkunç bir savaş var. Bu koşullarda kim TAK'ın önüne geçebilir? Bu koşullarda TAK eylem yaparsa toplumda sempati toplar tabii ki. TAK elbette ki eylem yapar, buna yol açan Türk devletinin uyguladığı politikalardır.".
Son dönemdeki bazı açıklamalarda ise PKK liderlerinin, TAK'ın sivillerin öldüğü bombalı eylemleri dahil saldırılarını açıktan savunduğu görüldü.
Örneğin, KCK Yürütme Konseyi üyesi Sabri Ok birinci Ankara saldırısından sonra, "Zinar yoldaşın eylemi her açıdan sahiplenilecek ve onur duyulacak tarihsel bir eylemdir" diye konuştu.
2016 Temmuz'unda ise PKK Yürütme Kurulu üyesi Murat Karayılan STERK TV'ye yaptığı açıklamada, TAK saldırganlarından 'kahraman şehitler' olarak bahsetti:
"Kürdistan'da geçtiğimiz 10 aylık süreç içerisinde canlarını feda eden, fedai eylem yapan yoldaşlarımızı Zinar, Doğa, Asya, Eylem, Dijwar Wan ve Dîrok Amed yoldaşların şahsında anıyorum. Kahraman şehitlerimize, onların takipçileri olacağımız, bayraklarını yükselteceğimiz ve bu şekilde anılarını özgürlük mücadelesini yükselterek yaşatacağımıza dair verdiğimiz sözü bu program vesilesiyle bir kez daha tekrarlıyorum".
Karayılan'ın bu açıklamada ismini andığı kişilerin bazılarının yer aldıkları saldırılar şöyle:
Bütün bu süreç, TAK'ın devlet ve PKK arasındaki çatışmaların tırmandığı dönemlerde devreye girdiği, çatışmasızlık süreçlerindeyse sessizliğe büründüğünü gösteriyor.
Sürecin gidişatına göre şekillenen eylem stratejisinin yanısıra saldırganların geçmişleri ve tüm tarafların açıklamaları ise PKK ve TAK arasında hiçbir ilişkinin bulunmamasının olasılık dışı olduğunu ortaya koyuyor.