Dünya

Berlin'de 'gazetecilikte nesnellik' tartışması

Uluslararası siyasi krizlerin artması nedeniyle medyanın rolü gittikçe önem kazanıyor. Berlin’de düzenlenen 're:publica' adlı bir konferansta gazetecilerin habercilik anlayışı masaya yatırıldı.

04 Mayıs 2016 19:43


Yanlı gazetecilik olur mu? Berlin’de düzenlenen “re:publica” adlı konferansta söz alan Rus RT International adlı medya kuruluşundan Oksano Boyko, “Elbette ki yanlıyım . Sadece ben değil, aslında tüm gazetecilerin belirli ilgi alanları vardır, çünkü herkes kendine özgü, belirli bir siyasi kültürde yetişmiştir” diyor. Panele katılanlardan DW Genel Müdürü Peter Limbourg bu anlayışa karşı çıkarak, DW’nin bağımsızlığının ve bakış açısı çeşitliliğinin DW’nin karakteristik özelliklerinden olduğunu vurguladı ve Boyko’nun görüşlerini “özgür medyanın sonu” olarak niteleyerek reddetti.

'Gerçeğe mümkün olduğu kadar yakınlaşmak zorundayız'

Ortadoğu’daki gelişmeler, Putin’in süper güç girişimleri, tüm bunlar siyasî arenada dramatik değişimleri beraberinde getirdi ve uluslararası medya kuruluşlarını harekete geçirdi. Çünkü herkes “dünya fotoğrafını çekme mücadelesi”nde en önde gelmek istiyor. El Cezire'den Salah Negm, kızışan rekabetin faturasının objektif gazeteciliğe çıkartılmaması gerektiğini vurguluyor. Negm, “Gerçeğe mümkün olduğu kadar yakınlaşmak zorundayız, çünkü yapılan işin nesnelliği ve dengesi bize karşı duyulan güveni de beraberinde getirir” diyor.

Objektif habercilik mümkün mü, değil mi?

Oksano Boyko ise objektif haberciliğin mümkün olmadığını, olsa olsa hayâl olabileceğini söylüyor. Boyko, dengeli, güvenilir haberciliğin demode, köhnemiş bir anlayış olduğunu birkaç kez tekrar ederek mensubu olduğu “RT International”ın bir propaganda kanalı olduğu yönünde panelde dile getirilen suçlamaları boşa çıkartmaya çalıştı. Rus gazeteci, örneğin CNN ve El Cezire’nin Libya’da huzursuzlukları demokrasi hareketi olarak değerlendirdiğini, ama yağmalama olayları gibi çirkin yanları görmezden geldiklerini söyledi. CNN’den Inga Thordar ise olayların bazı yönlerinin kasten devre dışı bırakılmadığına işaret ederek, kurumu CNN’in bir öyküyü mümkün olan birçok önemli yönü ile izleyiciye aktarmayı ilke edindiğini belirtti.

Kıta Avrupası ve Anglo-Amerikan bakış açıları

DW Genel Müdürü Peter Limbourg ise DW’nin enformasyon ve düşünce özgürlüğü ilkesi doğrultusunda çalışmaya devam edeceğini vurguladı. Limbourg, DW’nin olaylara "Kıta Avrupası’na ilişkin perspektifler”den baktığını, bu yönü ile DW'nin BBC ve CNN'in Anglo-Amerikan bakış açısından farklı olduğunu belirtti. Bu farklılığın 21 Nisan 2016 tarihindeki haber manşetlerine nasıl yansıdığı da örneklerle ortaya konuldu. CNN, Kraliçe II. Elisabeth’in 90. doğum gününü giriş haberi yaparken, DW sığınmacı krizini, RT International ise Almanya Başbakanı Angela Merkel’e sığınmacı politikaları nedeniyle verilen “Dört Özgürlük Ödülü”nü öne çekmiş. Ancak paneli yöneten Jo Schück’ün aldığı bilgiye göre bu haber verilirken Merkel’a eleştiri yöneltmekten de kaçınılmamış.

Çeşitlilik ve farklı haber kulvarlarının kullanılmasının önemi

DW Genel Müdürü Peter Limbourg, prensip olarak konuların ve ve konulara yaklaşımdaki çeşitliliğin olumlu olduğunu, ancak haber kanalları arasında çetin bir rekabet bulunuduğunu söyledi ve “Başkalarının bulamayacağı haberleri biz verebilirsek iyi bir iş yapmış oluruz” ifadelerini kullandı. Limbourg sadece haberlerin çeşitliliğinin değil, Facebook'tan Twitter'e ve online makalelere kadar televizyon programları ile paralel kulvarlarda koşan farklı platformların yer bulmasının da uluslararası habercilik sektöründe rekabet avantajı yaratacağına dikkat çekti.