Gündem

Berkin Elvan soruşturmasında hukuk nasıl katlediliyor?

Berkin Elvan'ın biber gazı fişeğiyle başından vurulmasına ilişkin soruşturma, polisin yolladığı yanlış liste ve 'Elimizde görüntü yok' yanıtı arasına sıkıştı kaldı

12 Mart 2014 15:17

İstanbul’da Gezi Parkı eylemlerinin sürdüğü 16 Haziran’da, evinin bulunduğu sokakta ekmek almaya giderken başına gaz bombasının isabet etmesi sonucu ağır yaralanan 15 yaşındaki Berkin Elvan, 269 gün sonra hayata veda etti. Radikal gazetesinden İsmail Saymaz’ın haberine göre, en son 16 kiloya düşen Elvan’ın vurulmasına ilişkin soruşturmada, aradan geçen sekiz ayı aşkın sürede hiçbir ilerleme olmadı. Berkin’in vurulduğu sokağa ait hiçbir görüntüye ulaşamadığını açıklayan polis ve savcılık, avukatların bulduğu üç tanığı da beş ay sonra dinledi. O sokakta polis görevlendirilmediğini ileri süren Emniyet, yanlış bir saate ait polis listesini savcılığa gönderdi. İfadesi alınan 14 polis ya o gün gaz tüfeği kullanmadığını ya Okmeydanı’nda olmadığını ya da hiçbir şey ‘hatırlamadığını’ ileri sürdü.

 

Çatışmanın içine düştü

 

İstanbul’daki Gezi Parkı’ndaki eyleme polis müdahalesinin olduğu 15 Haziran akşamı, şehrin birçok ilçesinde ertesi güne kadar sürecek gösteriler başlamıştı. İlk adreslerden biri de 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın yaşadığı, sol muhalefetin hayli etkili olduğu Okmeydanı’ydı. Berkin Elvan, o gün saat 08.00 sularında, annesine ekmek almaya gittiğini belirterek evden çıktı. Eren Sokak’taki ekmek fırınına ilerlerken göstericilerle polis arasında çatışmanın içine düştü. Sokakta arkadaşlarından Muhammet Akkaya ile karşılaştı. Akkaya, aylar sonra savcılıkta vereceği ifadesinde, Berkin’in vurulduğu anı şöyle anlatacaktı:

“Sokakta polisle göstericiler arasında çatışma vardı. Berkin karşıda bulunan fırına ekmek almaya gidiyordu. Ben kendisine çıkmamasını söyledim. Beni dinlemedi. Polisin nişan alarak göstericilere attığı gaz kapsülü duvara çarpıp Berkin’in kafasına vurdu. Berkin yere düştü ve kafasında kanama başladı.”

 

Hiçbir kamera bulunamadı

 

Bir diğer tanık Sunay Yıldız’dı. İşyerine giderken yolda Berkin’i gördü ve “Nereye gidiyorsun?” diye sordu. Berkin, “Abi ekmek almaya gidiyorum” diye yanıt vermişti. Yıldız, “Gitme” dedi. Elvan ve Yıldız ara sokağa girdi. Sokağın bir ucunda bekleyen polisler içeriye gaz bombası atıyordu. Yıldız’ın iddiasına göre, o bombalardan biri Berkin’in kafasına vurdu. Çocuk yere yığıldı ve hemen hastaneye kaldırıldı.

Savcılık ve Emniyet o denli ilgisizdi ki, tanıkları bile Elvan ailesinin avukatı Evrim Deniz Karatana buldu. Karatana, 26 Haziran’da sunduğu dilekçede, Eren Sokak’ta saat 08.00’den itibaren görev yapan polislerin belirlenmesini ve kamera kayıtlarının getirilmesini istedi. Kimse kılını kıpırdatmadı. Zira İstanbul’da Gezi Parkı gösterilerinde meydana gelen yüzlerce polis şiddeti şikâyeti için tek bir savcı görevlendirilmişti.

İlk yanıt Şişli Emniyet Müdürlüğü’nden 29 Temmuz’da geldi. Yanıtta “Eren Sokak’ı gören bir MOBESE kamerasının bulunmadığı” bildirildi. Karatana bu kez, Eren Sokak’ı gören başka kamera olup olmadığının belirlenmesini istedi. 21 Eylül’de, “Görevlilerce kontrol edildiğinde bir kamera kaydının olmadığı” ileri sürüldü. Karatana son olarak Emniyet’in çektiği görüntüleri talep etti. “Şube kayıtlarında mevcut olmadığı” söylendi. Gelinen son aşama bu olmuştu.

Avukatlarca bulunan tanıkları dinleme işlemi bile ayları buldu. Örneğin, Berkin’in vurulduğu gün yanında olan Muhammet Akkaya ancak 5 Aralık 2013’te, Sunay Yıldız ise 21 Kasım’da alındı. Avukat Sinan Zincir ise sürekli Çağlayan Adliyesi’nde olduğu halde, bulunamadı!

 

Hafıza silindi!

 

Bu arada, avukat ve aile, ısrarla şüpheli bulunmasını talep etti. Ne var ki Emniyet, 25 Eylül’de savcılığa gönderdiği yazısında, ”Eren Sokak civarında personel görevlendirmesi yapılmamıştır” diye yanıt verdi. Bunun üzerine Mahmutşevketpaşa Mahallesi Mithatpaşa Caddesi’nde görevli polislerin listesi istendi. Bu liste ancak 16 Aralık’ta savcılığa ulaştırıldı. Fakat evraka bakıldığında, 16 Haziran’da saat 08.00 ile 17 Haziran sabah saat 08.00 arasında görev yapanların listesinin gönderildiği ortaya çıktı. Bu bir skandaldı. Zira Elvan, 16 Haziran’da saat 07.00-08.00 arasında yaralanmıştı.

Polislerin 14’ünün ifadesi ancak 30 Ocak ve 6 Şubat 2014’te alınabildi. Samsun’da görevli İsmail Aydın, Gezi Parkı gösterileri boyunca gaz fişeği kullanmadığını iddia ederek, “Ben kimin gaz tüfeği kullandığını da bilmiyorum” dedi. Aydın ayrıca o tarihte çalışıp çalışmadığını hatırlamadığını savundu. İstanbul Çevik Kuvvet Şubesi’nde görevli Cengizhan Koçbaş, Uluhan Ulu ve Deniz Ulutaş, “Sertifikam olmadığı için kullanmadım. Zaten bana gaz tüfeği verilmedi. Nerede hangi tarihte görev aldığımı hatırlamıyorum” diye konuştu. Davut Arslan, Elvan’ın vurulduğu gün raporlu olduğunu, olayı internetten öğrendiğini söyledi. Ali Keleş gaz tüfeği kullanmadığını anlatarak, “Kimin kullandığını hatırlamıyorum” dedi. Tim Şefi Sefa Doyranlı ise o gün Mecidiyeköy-Okmeydanı arasında görev yaptığını fakat gaz tüfeği kullanmadığını söyledi. Doyranlı, “Bizim gruptan kime gaz tüfeği verildiğini, zimmetle verilip verilmediğini bilmiyorum” dedi. Diğer yedi polis de benzer ifadeler verdi.