MİT TIR’ları davasında “casusluk” suçundan verilen 25 yıl hapis cezası istinaf mahkemesi tarafından bozulan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun avukatı Murat Ergün, Anayasa, İstinaf ve 14. Ağır Ceza mahkemelerine ayrı ayrı başvurarak tahliye talebinde bulundu. Yerel mahkemenin verdiği mahkûmiyet kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından bozulmasına ilişkin kararı değerlendiren İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, “Aslında benim inancım istinaf mahkemesinin tahliye kararını vermesiydi” diye konuştu.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre, Berberoğlu’nun Erdem Gül ile birlikte yargılandığı 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilen dilekçede, Berberoğlu’na verilen mahkûmiyet kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından bozulduğu anımsatıldı. Bozma gerekçelerinin, sanık hakkında yerel mahkeme tarafından verilen mahkûmiyet kararının usul ve hukuka ne denli aykırı olduğunu ortaya koyduğu belirtilen dilekçede, “Özellikle, bozma kararında yer alan Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına yapılan atıf casusluk olgusunun tartışılması ve Aydınlık gazetesindeki önceki tarihli yayının hukuki değerlendirmesi, sayın mahkemenize yaptığımız savunmalarımızda değindiğimiz gerekçelerle birebir örtüşmektedir” denildi.
Kaçma şüphesi yok
Bozma kararından sonra artık var olmayan bir ceza mahkûmiyetinden bahisle “cezanın ağırlığı dikkate alınarak kaçma şüphesi” olgusundan bahsedilemeyeceği vurgulanan dilekçede, şöyle devam edildi: “Çünkü artık ortada bir ceza mahkûmiyeti bulunmamaktadır. Müvekkilim verilen cezanın ağırlığından bahisle kaçma şüphesi sebebiyle tutuklanmıştır. Ortada ne karar, ne de şüphe vardır. Tam tersine usul ve yasaya hukuka aykırı olduğu ortaya çıkan bir karara dayalı tutuklama tüm çıplaklığıyla ortadadır. Müebbet hapis cezasıyla yargılandığı halde değil kaçmak, kaçmaya dair en ufak bir emare sergilemeyen, her duruşmaya mahkeme heyetinden önce gelen, karar duruşmasında verilen öğle arasında adliye çevresinden ayrılmayıp derhal salona dönen sanığın kaçma şüphesinden bahsedilemez.” Dilekçede, Berberoğlu’nun ileride beraat etme olasılığının çok yüksek olduğuna dikkat çekilerek, yeniden başlayarak bir yargılamada sanığın tutukluluğunun devam etmesinin hukuki ve adil olmadığı vurgulandı.
Acil ve kaçınılmaz
TBMM üyesi olan Berberoğlu’nun milletvekili olarak bulunması gereken yasama faaliyetlerine katılamadığı belirtilen dilekçede, şöyle devam edildi: “Bu aşamada tutukluluk hali, milli iradenin tecellisi önünde çok açık bir engel oluşturmaktadır. Sayın mahkemenizin yetki ve sorumluluğunda bulunan bir hak ihlaline müdahale ederek müvekkilimin özgürlüğüne kavuşması için gerekli kararı vakit kaybetmeksizin alması kanaatimizce son derece gerekli, acil ve kaçınılmazdır. Ortaya çıkan durum, müvekkilimin cezaevinde kaldığı her bir günü hukuka aykırı kılmaktadır"
Ölü doğan dava ikinci kez çöktü
Tutuklu CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun, yerel mahkemenin verdiği mahkûmiyet kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından bozulmasına ilişkin kararı ve gelecekteki süreci İstanbul ve Ankara Baro Başkanları Cumhuriyet'e anlattı. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, “Aslında benim inancım istinaf mahkemesinin tahliye kararını vermesiydi” diye konuştu. Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran ise Erdem Gül ve Can Dündar hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı hatırlatarak, “Bölge Adliye Mahkemesi’nin (BAM) aynı dava kapsamında CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’na casusluk suçundan verilen 25 yıllık hapis cezasını esastan bozmasıyla bu dava ikinci kez çökmüştür” ifadelerini kullandı. İstanbul ve Ankara Baro Başkanları’nın Berberoğlu’nun durumuna ilişkin görüşleri şöyle:
Mahkeme karara uymak zorunda
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu istinaf mahkemesinin kararı dört önemli noktada bozduğunu belirterek özellikle bir tanesinin kamuoyunun üzerinde durduğunu ama mahkemenin üzerinde durmadığını söyledi. O noktanın da haberin daha önce Aydınlık gazetesinde çıkmış olması olduğuna değinen Durakoğlu şöyle devam etti: “Dolayısıyla bozma kararına mahkeme uymak zorunda. İstinaf mahkemesi casusluktan da yargılanamayacağını söylüyor. Böyle bir tablo karşısında şimdi davayı gören mahkemenin ivedilikle bir tahliye kararı vermesini beklemek sürpriz olmayacaktır. Yapılması gereken budur. Aslında benim inancım istinaf mahkemesinin de böyle bir tahliye kararını vermesiydi.” Durakoğlu davanın mahkûmiyet gerekçelerinin zayıf olduğunu önceden beri söylediğini dile getirerek, “İstinaf mahkemesinin bu anlamda bu tezi haklı çıkaran bir karar vermiş oldu. Öyle umuyorum ki bu dava istinaf mahkemesin kararından sonra bir hukuksal içerik kazanmış olsun. Yeniden siyasal içeriğinin üzerinde durmamızı gerektirmeyecek bir boyut kazansın ve o boyut içerisinde değerlendirmemizi yapalım” dedi.
Suçlamaların dayanağı kalmadı
MİT TIR’larının Suriye’ye taşıdığı yükün içeriğini belge ve fotoğraflarıyla ortaya koyan habere imza attıkları için Cumhuriyet eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında açılan casusluk davasının ölü doğmuş bir dava olduğunu dile getiren Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran davanın iddianamesinde gazete haberleri dışında hiçbir delil olmadığını söyledi. Canduran, Gül ve Dündar hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararı hatırlatarak, “Hatırlarsanız Anayasa Mahkemesi, Dündar ve Gül’ün tutuklu yargılanmasının hak ihlali olduğuna hükmettiği kararının gerekçesinde ‘Casusluk yaptıklarına ilişkin somut bilgi yoktur’ tespitinde bulunmuştu. Bölge Adliye Mahkemesi’nin (BAM) aynı dava kapsamında CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’na casusluk suçundan verilen 25 yıllık hapis cezasını esastan bozmasıyla bu dava ikinci kez çökmüştür” diye konuştu. Aynı konuya ilişkin fotoğrafların daha önce başka bir gazetede yayınlandığına işaret eden BAM’ın sırrın daha önce ifşa edildiğinin kabulü halinde casusluk suçunun unsurlarının oluşmayacağını vurguladığını belirten Canduran şöyle devam etti: “Yani aleniyet kazanmış bir sırrın ikinci kez ifşa edilmesinin casusluk suçu olmayacağına dikkat çekmiştir. Yani söz konusu davanın en önemli argümanı olan casusluk iddiası, hem Anayasa Mahkemesi hem de BAM tarafından reddedilmiştir. Bu dava kapsamında Can Dündar ve Erdem Gül’e casusluk suçundan verilen 5’er yıllık cezaların da dayanağı kalmamıştır. Yargıtay’ın da benzer bir kararla bu cezaları bozması gerekir. Burada örgüt adına işlendiği iddia edilen suç casusluktur. Onun da bir dayanağının olmadığı yüksek yargı kararlarıyla ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla örgüte yardım suçunun da hiç bir dayanağı kalmamıştır. Şimdi mahkemenin her iki suçlamayla ilgili de sanıklar hakkında beraat kararı vermesi ve Enis Berberoğlu’nu derhal tahliye etmesi gerekir.”