Ekonomi

Berat Albayrak'ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programı nasıl değerlendirilmeli?

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın bugün açıkladığı Yeni Ekonomi Programı'nı BBC Türkçe için değerlendirdi

29 Eylül 2020 16:22

29 Eylül tarihinde açıklanan Yeni Ekonomi Programı'nı (YEP) geçtiğimiz haftaki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz kararı ve diğer politika adımları ile beraber değerlendirmek lazım.

Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz hafta TCMB politika faizini 200 baz puan yükselterek 10,25'e çıkarmıştı.

O zaman da altını çizdiğim üzere, enflasyon yüzde 11,27 iken gelen bu faiz artışının ileriye yönelik olumlu bir sinyal değeri taşıması ötesinde kalıcı bir itibar yenileme sağlaması zordu.

Geçen hafta filizlenen pozitif algının uzun soluklu olabilmesi için diğer politika adımları ile desteklenmesi gerekiyordu. Bu noktada politika yapıcılardan beklenenler şunlardı:

1) Para Politikası: Kurdaki yangını söndürmek ve kur artışı ile artan maliyetlerin enflasyon üzerindeki baskısını azaltabilmek için politika faizinin enflasyon beklentilerinin üzerine çekileceğine dair sinyal

2)Makro ihtiyati önlemler: Çok hızlı kredi genişlemesine dayalı politikaların yarattığı kırılganlıkları göz önünde bulundurarak ağustos ayında başlayan "soğutma" adımlarının devamı

3)Maliye Politikası: COVID-19'dan en çok etkilenen düşük gelirli kesimlere yapılan doğrudan transfer ödemelerinin artırılması yolu ile talebin canlı tutulması

Şimdi geçen haftadan bu yana gelen adımların ve YEP'in bu beklentileri ne kadar yerine getirdiğini inceleyelim:

Para Politikası: YEP'te 2020 enflasyon tahmini yüzde 10,5 olarak açıklandı. Bu rakam yüzde 12'ler civarında seyreden piyasa beklentilerinin altında.

Bunun önemi şu: TCMB'nin de sene sonu enflasyon beklentisi olarak yüzde 10,5'i kullanacağını varsayalım. Politika faizini enflasyon tahmini ile yaklaşık aynı seviyelere getirmiş olan Merkez Bankası açık olarak söylemese de "Benden daha fazla faiz artırımı beklemeyin" demiş olur.

Normal şartlarda enflasyon hedeflemesinde samimi olan bir merkez bankasının enflasyon oranı kadar faiz vermesi bile beklentileri olumlu yönde çevirmeye yetmeyebilir.

Hele de risk algısının oldukça yükseldiği bu dönemde Merkez Bankası'nın kontrolü tekrar eline geçirip piyasa disiplinini sağlaması muhtemelen enflasyonun da oldukça üzerinde bir faiz artışı ile mümkün olabilecektir.

Geçen hafta verdiğim örnekten devam edecek olursam, itibarını kaybeden öğretmen giderek kontrolden çıkan sınıfında ceza uygulamakta geciktikçe kontrolu tekrar sağlaması zorlaşacak ve daha büyük cezalar devreye sokulması gerekecektir.

İşte beklenti buyken YEP'te piyasa beklentisinin altında bir enflasyon tahmini paylaşılması malesef önümüzdeki döneme yönelik olarak çalkantılı bir süreç yaşayacağımızın habercisi.

Piyasalar öğretmenin sabrını denemeye devam edecek ve bu sürede elinden gelen taşkınlığı yapacaktır.

Makro ihtiyati önlemler: BDDK bacağında da mart sonrası dönemde atılan ve finansal piyasalarda kırılganlıkları artıran adımların geçtiğimiz günlerde birer birer geri çekildiğine şahit olduk.

Uluslararası swap piyasalarında işlem yapmaya yönelik kısıtlamaların geri çekilmesi, aktif rasyosunda vasıtasıyla bankaların kredi verme konusunda maruz kaldıkları ceza şartlarının gevşetilmesi olumlu adımlardı.

Zira bu adımlar ilk açıklandıklarında da dar odaklı oldukları ve piyasa şartlarına doğrudan müdahale olarak algılanıp risk algısını tetikleyecekleri, başka dengesizlikler yaratacakları sebepleriyle eleştirilmişti.

Maliye Politikası: YEP'te transfer ödemeleri konusunda bugüne kadar yapılan nakdi desteğin 4,4 milyar TL olduğu not edildi.

Ancak bu miktarın milli gelirin kabaca yüzde 1'i olduğunu düşünürsek yüzde 5'ler civarındaki benzer paketlerin altında kaldığı oldukça net.

YEP'te ileriye dönük olarak transfer ödemelerinde nasıl bir yol ödeneceği net değildi. Öte yandan 2020 bütçe açığı tahmininin yüzde 4,9 olarak belirlenmiş olması yılın bundan sonrasında çok fazla hareket alanı kalmadığı şeklinde yorumlanabilir.

COVID-19 ile mücadelede ilk dalgada nispeten başarılı bir performans sergilenmiş olması 2020 büyüme rakamının çok daha derin bir daralma olmasının önüne geçececektir.

Ancak salgında ikinci bir dalga ihtimali ve bunun getirdiği belirsizlikler oldukça yüksek.

Yapmış olduğumuz çalışma, ikinci bir dalga gelmesi durumunda ekonomik maliyetin çok daha yüksek olacağına işaret ediyor.

Çünkü dalga boyunun uzaması sadece talebi daraltarak bu seneki büyüme rakamını aşağı çekmekle kalmayacak, ileriye yönelik potansiyel büyüme oranımıza da hasar verecektir.

İşsizlik süresinin uzaması nitelikli işgücünün kalıcı olarak hasar görmesine sebep oluyor.

YEP'teki 0,3'luk büyüme hedefi bu açıdan değerlendirildiğinde bana göre oldukça iyimser.

İlave olarak, gerek Covid-19 gerekse jeopolitik ve finansal belirsizliklerin devam etmesi yatırımlardaki canlanmanın önüne geçmeye devam edebilir.

Bu durumda maalesef 2021 büyümesi de baz etkisine rağmen olumsuz etkilenecektir.

Normalizasyon geri adım mı?

YEP sunumunda yılın ilk yarısında uygulanan politikaların geri çekilmesi bir normalizasyon olarak nitelendirildi. Salgının ve vaka sayılarının halen oldukça kritik noktalarda olduğunu düşünürsek bir normalleşmeden bahsedebilmek için erken olduğunu düşünüyorum.

Bunun yerine söz konusu değişiklikleri uygulanan politikaların yarattığı kırılganlıklar ışığında bir geri adım olarak değerlendirmek kanımca daha anlamlı olabilir.

Piyasaların bu nüansa takılacaklarını sanmıyorum. Ancak burada önemli olan gelgitlere mahal vermeyecek şekilde kararlı bir duruş sergilenmesi ve yolun bundan sonrasında içsel bütünlüğü olan, öngörülebilir, kırılganlıkları azaltacak, uzun vadeli politikalara odaklanmak olacaktır.

Geçen hafta yaşanan tecrübe piyasaların doğru adımları hemen ödüllendirdiğini bir kez daha göz önüne serdi.

Ancak aynı piyasa hatayı da affetmiyor.

Yolun bundan sonrasında hata yapma lüksümüz kalmadı. O nedenle atılacak adımların çok iyi tartılması, zamanlamasından iletişimine tüm ayrıntılarının titizlikle belirlenmesi her zamankinden daha da önemli.

  •