Şair ve Birgün yazarı Haydar Ergülen, Türkiye'nin 2023'e doğru nereye götürülmek istendiğinin artık iyice ortaya çıktığını belirterek, "Cumhuriyeti’n 100'üncü yılını, demokratik, laik sosyal hukuk devleti olarak kutlayabilmek için, bu değerleri savunan herkesin bir araya gelmesi gerekiyor. Bunun için bazılarının da özür dilemesi gerekiyorsa, dilemeliler. Ben kendi adıma özür diliyorum. İkinci Cumhuriyetçi, Yetmez ama evetçi, liberal, özgürlükçü soldan pek çok insanın da özür dilemek istediğini düşünüyorum ve inanıyorum" ifadelerini kullanan Ergülen geçen haftaki yazısına ilişkin notlar kaleme aldı. Özür dilemenin insanın kendi vicdanıyla ilgili olduğunu söyleyen Ergülen, "Günah keçisi değilim, kimse kurbanını benim üzerimden kesmesin" düşüncesini dile getirdi.
Ergülen, "Geçen hafta yazdığım ‘Özür Haftası’ başlıklı yazımda, referandumda ‘Hayırcı’ olduğumu net biçimde belirtmiştim. Nisan 2010’da yapılan kahvaltıdan hemen sonra Varlık dergisinin Haziran 2010 sayısında da özür diledim. Yani 10 yıl gecikmeli özür diliyor değilim. Yazı, 'Şiirdir, Geçer' kitabımda da yer almaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerine bağlıyım. Devrimlerin daha da ileriye götürülmesi, yaygınlaştırılması, Cumhuriyet'in tam demokrasiye kavuşması ve gerçek bir halk yönetimi kurulması için 50 yıldır çabalayan bir Cumhuriyetçi, demokrat ve sosyalistim. CHP ve sol partilere, demokrasi güçlerine oy verdim her zaman ve onlar için de çalıştım." değerlendirmesinde bulundu.
Ergülen yazısında şunları kaydetti:
Ne AKP destekçisiyim ne liberalim, hiçbir zaman da olmadım. En küçük etkinliği olmayan konformist muhaliflerden de değilim, şimdi bana parmak sallayan, muhalifliği kendinden menkul kokmaz bulaşmazlardan da. Her zaman yazdım, çizdim, eyledim, konuştum. Sayısız dergi yanında, 20 yılı aşkın süredir yazdığım Radikal, Cumhuriyet, BirGün gazetelerindeki köşe yazılarım ve 30 civarındaki deneme, düzyazı kitabım ortadadır. Her özür, özeleştiri gerektirir, bunlar benim özeleştirilerimi de içeren metinlerdir.
Laikliğin savunulması, demokratikleşme, Türkiye’nin sivilleşmesi, parlamenter rejimin güçlendirilmesi başta olmak üzere bugün daha da ağırlaşan pek çok sorun yıllar önce de vardı. 12 Eylül’den sonra da kronik bir hal aldı. İster kahvaltı, ister gazete, söyleşi, söz aldığım her yerde bunları söyledim. 5 yıldır nerdeyse tümünü kaleme aldığım PEN Yazarlar Derneği bildirilerini de bu doğrultuda yazıyorum.
Özür insanın vicdanıyla ilgilidir. Bazıları hisseder, bazıları hissetmez. İsteyen diler, isteyen dilemez. Ben diledim, ama kimseye dayatamam. Beni bağışlamasını dilediğim insanlar elbette var, ama bunlar, okumadıkları yazıdan hareketle başlık atan gazeteler, internet siteleri, okuduğunu anlamazlıktan gelen gazeteciler, yazarlar ve sosyal medyada küfrü basanlar, asıp kesenler değil elbette. Günah keçisi değilim, kimse kurbanını benim üzerimden kesmesin. Beni yargılayanlara da ben sormak isterim: Cumhuriyet, demokrasi, laiklik için siz ne yapıyorsunuz? Belki sizin de bu vesileyle dönüp kendinize bakmanız iyi olabilir. Bir de merak ediyorum: Sahi kaçınız benim yazımın tamamını okudu?