Mahmut Hamsici
Türkiye’de tsunami denince akla daha çok Asya ülkelerinde yaşanan afetler geliyor.
Ancak her ne kadar ülkenin kıyılarında, Asya’daki gibi onlarca metrelik dalgaların oluşma olasılığı bulunmasa da tsunami, bir doğal afet türü olarak Türkiye için de risk teşkil ediyor.
Bunu gösteren en güncel olay ise 2020’deki İzmir Depremi oldu.
Deprem sonrası oluşan tsunami, Seferihisar ve Urla ilçelerini etkiledi.
Yetkililer ve uzmanlar, beklenen Büyük Marmara Depremi sonrasında da İstanbul’da oluşabilecek tsunamiye dikkat çekiyor ve bu konuda bilinçlenme çağrıları yapıyor.
'Tsunami Türkiye için yeni bir durum değil'
BBC Türkçe’ye konuşan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi (BDTİM) Müdürü Doç. Dr. Doğan Kalafat; tsunamileri, “okyanus ve denizlerin tabanında yaşanan deprem, volkanik patlama, deniz dibi heyelanları gibi olaylar sonucu oluşan yer değiştirmeler sonucunda su kütlesinin hareketinden kaynaklanan uzun periyotlu, hızları düşük deniz dalgaları” olarak tanımlıyor.
“Büyük tsunamiler genel olarak büyük tektonik levhaların sınırlarında, okyanus tabanlarında meydana gelir. Dolayısı ile ülkemiz Asya’daki gibi 30-40 metre dalga yüksekliği olan tsunamilere maruz kalmamıştır” diyor Doç. Dr. Kalafat.
Ancak çok yüksek olmayan dalgaların da zarar verici hatta öldürücü olabileceğini söylüyor.
Uzmanlar, bir yetişkinin diz yükseliğine denk gelen 50 cm yüksekliğindeki hızlı bir dalganın dahi bir insanı devirip sürükleme gücüne sahip olduğunu belirtiyor.
Tsunami, Anadolu ve çevre coğrafyasının yeni deneyimlediği bir afet değil.
Doç. Dr. Kalafat, yapılan araştırmaların, Türkiye ve yakın çevresinde son 3000 yıl içinde 90’dan fazla tsunami meydana geldiğini gösterdiğini söylüyor.
Bunların başta Marmara Denizi olmak üzere Türkiye’yi çevreleyen tüm denizlerde yaşadığını aktarıyor.
Örnek olarak 1509 ve 1894 tarihli İstanbul, 1598 Amasya, 1963 Doğu Marmara, 1939 Erzincan, 1968 Bartın depremlerinin sonucunda yaşanan tsunamileri gösteriyor.
Araştırmalar, yaklaşık 8 büyüklüğündeki 1509 İstanbul depreminde altı metre yükseklikte olduğu düşünülen tsunami dalgalarının Yenikapı’daki şehir surlarını aştığını gösteriyor.
1894’teki depremde ise İstanbul’da Karaköy ve Azapkapı köprülerinin sular altında kaldığı belirtiliyor.
Günümüze gelirsek bilim insanları, tsunaminin Türkiye’deki afetlerden biri olduğunu anlatmak için en güncel örnek olarak 2020 İzmir Depremi'ni gösteriyor.
Doç. Dr. Kalafat, “Sığacık'ta tsunami nedeni ile bir kişi hayatını kaybetmiş; bölgede çok sayıda konut, işyeri ve araç zarar görürken, balıkçı barınakları ve marinalarda pek çok tekne sürüklenmiş, batmış, karaya oturmuş ve kıyı yapıları da hasar görmüştü” hatırlatmasını yapıyor.
Beklenen Büyük Marmara Depremi'nde tsunami oluşabilir mi?
Peki beklenen Büyük Marmara Depremi sonrası tsunami olasılığı var mı?
Birçok bilim insanına göre bu sorunun cevap net olarak, “Evet.” Doç. Dr. Kalafat ekliyor:
“Özellikle Marmara Denizi’nde bulunan üç derin çukurun etrafındaki kalın genç alüvyon-sediman tabakalarının bir deprem sonucu hareketi sonucu, yani deniz dibi heyelanları sonucu tsunami olma olasılığı mevcut.”
İstanbul tsunamiden nasıl etkilenebilir?
BBC Türkçe’ye konuşan eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökçe (Bu haber için görüşme yaptığımızda İBB'de görevde olan Gökçe, daha sonra İzmir belediye başkanlığı aday adaylığı için bu görevinden ayrıldı), son yıllarda İBB’de ‘Tsunami Dayanıklı İstanbul’ yaklaşımıyla tsunami konusunda çalışmalar yürütüldüğünü aktarıyor.
Bu yaklaşım kapsamında 2018 yılında İBB ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) işbirliğinde ‘Tsunami Modelleme, Hasar Görebilirlik ve Tehlike Analizi’ projesi ve yine ODTÜ işbirliğiyle 2019 yılında ‘Tsunami Eylem Planı’ çalışmaları tamamlanmış.
Dr. Gökçe, bu çalışmalar ışığında, 7’den büyük bir depremde İstanbul’da oluşabilecek tsunami tablosuna dair şu bilgileri paylaşıyor:
“Yapılan analizlerde özellikle İstanbul’un güney kıyılarında; Marmara Denizi’nde meydana gelebilecek bir sismik aktivitenin tetiklemesine bağlı olarak deniz içi heyelanlarının hareketi ile İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi’ne doğrudan kıyısı olan bütün ilçelerde değişken ama önemli boyutlarda tsunami etkisi olacağı, bazı bölgelerde deniz içi heyelanların büyüklüğüne de bağlı olarak tsunami dalgalarının yüksekliğinin altı metrelere ulaşabileceği, dere ve çeşitli kanallar vasıtasıyla yaklaşık bir km kadar iç bölgelerde ilerleyebileceği ve bu dalgaların kıyıya varış süresinin yaklaşık altı dakikayı bulabileceği hesaplanmıştır.”
Doç. Dr. Kalafat ise Kandilli'deki çalışmalarıyla ilgili şunları söylüyor:
“Enstitümüzde Marmara Bölgesi için gerçekleştirilen farklı deprem senaryolarının neden olabileceği tsunami tehlike analizi çalışmalarında, Marmara genelinde sadece deprem kaynaklı beklenen tsunami dalga yüksekliklerinin 2.2 metreyi aşmayacağı sonucu elde edilmiştir.
"Bununla beraber tarihsel kayıtlar ve modelleme çalışmaları, Marmara bölgesinde depremler tarafından tetiklenen denizaltı heyelanlarının daha büyük genlikli yerel tsunamilere neden olabileceğini ortaya koymaktadır.”
Tsunami en çok hangi ilçeleri etkileyebilir?
BBC Türkçe’nin incelediği, İBB ve ODTÜ'nün bu raporlarda, olası bir büyük depremde, "Marmara Denizi’ne doğrudan kıyısı olan bütün ilçelerde değişken ama önemli boyutlarda tsunami etkisi olacağı" öngörülüyor.
En fazla etkilenme ihtimali bulunan ilçelerle ilgiliyse şu bilgiler veriliyor:
“Büyükçekmece denizaltı heyelanı kaynaklı olası tsunamilerde su basma alanı yüksek olan ilçeler, Silivri’ye ek olarak, Büyükçekmece, Bakırköy, Beylikdüzü ve Avcılar ilçeleridir. Bu ilçeleri Kadıköy, Maltepe, Fatih ve Küçükçekmece ilçeleri takip etmektedir. Yenikapı denizaltı heyelanı kaynaklı olası tsunamilerde ise su basma alanı yüksek olan ilçeler sırası ile Bakırköy, Tuzla, Maltepe, Kadıköy, Fatih, Kartal ve Pendik ilçeleri olarak görülebilir.”
Raporlarda, olası bir tsunaminin büyüklüğüne göre hem mal hem de can kaybı yaratma riski taşıdığı belirtiliyor.
İBB Deprem ve Zemin İncelme Şube Müdürlüğü’nün hazırladığı ve BBC Türkçe’nin incelediği tsunami bilgi notunda yer alan, Müdürlüğün hazırladığı tabloya göre olası bir büyük deprem sonrası tsunami dalgalarının kıyılara ortalama varış süreleri, ilçelere göre şöyle:
Adalar (5), Avcılar (5,5), Bakırköy (6), Büyükçekmece (6), Beylikdüzü (6), Fatih – Güney Bölgesi (8,5), Kadıköy (9), Tuzla (9,5), Zeytinburnu (10,5), Pendik (10,5), Küçükçekmece (11), Üsküdar (11), Fatih Kuzey Bölgesi (12), Beyoğlu (12), Maltepe (12), Kartal (12,5), Beşiktaş (14,5), Silivri (18).
Erken uyarı mümkün mü?
Erken uyarı sisteminin oluşturulması büyük bir depremde tsunaminin olası olumsuz etkilerine karşı mücadelenin önemli ayaklarından.
Zira depremin meydana gelmesiyle tsunami dalgalarının oluşup kıyılara ulaşması arasında dakikalarla ölçülen belli bir zaman dilimi bulunuyor.
Doç. Dr. Kalafat, BDTİM olarak bu konudaki çalışmalarını şöyle anlatıyor:
“Tsunami konusunda KRDAE-BDTİM uluslararası akreditasyonunu tamamladı ve bölgesinde özellikle Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz’de tsunami servis sağlayıcı (uyarı merkezi) görevini 2016 yılından beri resmi olarak sürdürüyor.
“BDTİM özellikle Marmara Bölgesi için yaklaşık 7 dakika içerisinde depremin tsunamiye yol açıp açmayacağını belirlemekte ve bununla ilgili bilgiyi AFAD’a (İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) ileterek vatandaşlarımızın daha güvenli bölgelere intikaline olanak sağlayacak tsunami erken uyarısını, AFAD’a sağlamaktadır.”
Dr. Buğra Gökçe de İstanbul Gaz ve Doğalgaz Dağıtım A.Ş (İGDAŞ) üzerinden bir erken uyarı sistemleri olduğunu, bunun olası bir büyük depremde şehrin doğalgazını erken kesme fırsatını verdiğini, tsunamiyle ilgili de erken uyarı konusunda çalışmalar yürüttüklerini söylüyor.
“Bizim, İGDAŞ’ın da kurduğu, doğalgazı kesmeye çalışan bir erken uyarı sistemimiz var. Bununla entegre olursa aynı zamanda tsunami bölgesinde de dalgadan kaynaklı can ve mal kayıplarını azaltmak mümkün olur mu? Bunun üzerine çalışmalar yürütüyoruz.
“Marmara Denizinin ortasında büyük bir fiber hat var. Hem Kandilli’nin hem de İBB’nin İGDAŞ üzerinden koyduğu fiber hatlar, 3 ila 30 saniye arasında, depremin oluş bölgesine göre bize doğalgazı erken kesme fırsatı verecek. Ve deprem olduktan hemen sonra da özellikle tsunami bölgelerinde, belki, 'Buralara yanaşmayın' anlamında vatandaşa anons yapma, kamu kurumlarını, kamu görevlilerini de bu anlamda uyarma fırsatı verecek.
“Tsunami gibi bir durumda, 5-6 dakika bir vakit var ise onu o süre içerisinde duyurmak ve bilgilendirme yapmak önemlidir. Tsunami, ülke olarak pek bilmediğimiz bir konu olduğu için, bu geliştirilmesi gereken uzun bir süreç. Hep beraber öğreneceğimiz bir konu olduğunu düşünüyorum.”
Dr. Gökçe, sosyal medyada bazı kesimlerin, İBB'nin tsunamiyle ilgili çalışmaları kapsamında, özellikle şehre koydukları tabelalar konusunda bu çabaları önemsiz görerek dalga geçtiğini ancak bir afet durumunda bu tabelaların can kurtarma işlevi göreceğini söylüyor.
İstanbul’da sokaklardaki tsunami tabelaları neden artıyor?
Dr. Gökçe’nin bahsettiği tabelaların sayısı, son yıllarda artmış durumda.
Artık şehirde birçok noktada, üzerinde ‘Tsunami tahliye yolu’, ‘Tsunami Güvenli Bölge’ ya da ‘Tsunami Bilgilendirmesi ve Tahliye Yolları’ yazan tabelalarla karşılaşmak mümkün.
Dr. Gökçe bu çalışmalara dair şu bilgileri aktarıyor:
“Söz konusu rapor (İBB ve ODTÜ’nün hazırladığı Tsunami Eylem Planı) kapsamında, tavsiye edilen önlemlerden biri olarak, tsunami tahliye kapasitesinin arttırılmasına yönelik olarak Marmara Denizi’ne kıyısı olan ve tsunami tehlikesi altında bulunan ilçeler için uygun tahliye rotaları belirlendi ve bunlar haritalandı.
“Bu kapsamda Marmara Denizi’ne kıyısı bulunan 17 ilçemiz için belirlenen tahliye yollarına 14 ilçede 290 adet tahliye yolu tabelası ve 147 adet güvenli bölge tabelası montaj işlemi tamamlandı. Proje kapsamındaki Adalar, Fatih ve Silivri ilçelerinde ise tabela montaj işlemleri devam ediyor. Ayrıca 17 ilçenin sahil kenarlarına vatandaşın tsunami tehlikesine dair farkındalığını arttırmak ve tahliye işlemini hızlandırmak amacıyla 131 adet bilgi panosunun montaj işlemleri tamamlandı.”
Tsunami tahlikesi durumunda ne yapılmalı?
Yetkililere ve uzmanlara göre İstanbul’un depremle mücadelesinde asıl olarak hedef, depreme dirençli kentler oluşturmak.
Tsunami ise ikincil bir tehlike olarak değerlendiriliyor.
Tsunami riskine karşı çeşitli çalışmalar yapılırken bu alandaki mücadelenin en önemli ayağının afet bilincinin oluşması olduğu aktarılıyor.
Dolayısıyla kent sakinlerinin tsunami riskinin farkında olması ve olası bir büyük deprem sonrası oluşabilecek tsunami konusunda bilinçli davranması çok önemli görülüyor.
Doç. Dr. Doğan Kalafat, “Deniz tabanında olabilecek önemli bir deprem sonrası toplumun, bilinçli olarak sahillerden uzaklaşarak daha yüksek yerlere hızlı intikali-tahliyesi tsunamiye karşı alınacak en önemli tedbir olacaktır. Ayrıca geçici barınma alanlarının sahil bandında yapılmaması ve kıyı koruma yapılarının kret kotlarının yükseltilmesi zorunludur” diyor.
BBC Türkçe'in incelediği BDTİM’in raporlarında böylesine bir afet anıyla ilgili şu uyarı da yapılıyor:
“Kesinlikle yapılmaması gerekenler ise dalgaları görmek için limana ya da sahile doğru gitmek, nehir ve dere kenarlarına yaklaşmak olarak söylenebilir. Bunun haricinde yüzme biliyor olmanız güvende oluğunuz anlamına gelmez. Alçak dalgalar bile öldürücü olabilir.”
Bunlara ek olarak, İBB ve ODTÜ’nün çalışmalarında tsunami sonrası bir süre kıyılara hiç dönmemenin öneminden de bahsediliyor:
“Tsunami oluşması durumunda, Marmara Denizi'nde etkili olma süresi 90-120 dakikadır. Denizin durulduğunu görseniz bile kıyıdan uzak kalmaya özen gösteriniz. Çünkü Marmara'nın karşı kıyılarından yansıyacak dalgalar, bulunduğunuz yere sonradan gelebilir.”