Klasik müziğin en önemli isimlerinden Alman besteci Ludwig van Beethoven'ın tek opera eseri olan Fidelio, doğumunun 250'inci yılında yeniden uyarlandı. Bonn Tiyatro ve Operası'nın sahnelediği eser, dev ekrana yansıtılan Türkiye'den müzikle harmanlanmış görüntülerle başlıyor.
Huzur veren doğa görüntülerini sesli sokak protestoları bölüyor. Hemen ardından bombalar patlıyor, tanklar top atışı yapıyor. Orkestranın vurucu müziğiyle bütünleşen görüntüler izleyiciyi bir ruh halinden bir diğerine sokuyor. En sonunda ise heyecanlı bir müzik eşliğinde şişme botlarıyla karaya yaklaşan mülteciler insanlar tarafından coşkuyla karşılanıyor.
İzleyiciler, Fidelio’nun bu kez oldukça sıra dışı şekilde uyarlandığını henüz ilk bölümde anlayabiliyor. Yönetmen Volker Lösch, solo seslendirmelerin arasına serpiştirdiği ve aktivistlerin Türkiye'deki siyasi tutukluların durumu hakkında okudukları metinlerle mesajlarını art arda veriyor. Dev ekrana yansıtılan görüntülerde Sultan olarak gösterilen Recep Tayyip Erdoğan'ın ardından Alman üretimi tankların Suriye'nin kuzeyine giriş sahneleri ve sokak gösterileri görülüyor.
Düşünce özgürlüğü, siyasi baskılar ve Fidelio...
Kimi sanat eleştirmenleri Beethoven'ın müziğinin hep siyasi olduğunu iddia eder. Bu iddianın sağlamasını senfonilerden ya da oda müziklerinden yola çıkarak yapabilmek hayli güç. Ancak Fidelio'da ana temalar düşünce özgürlüğü, devletin keyfi uygulamaları ve siyasi baskı olduğu için siyasi bir eser olduğu konusunda şüphe bırakmıyor.
Başrolde erkek kılığına girmiş Leonore var. Kocasının bulunduğu cezaevinde gardiyanın güvenini kazanmaya çalışıyor. Leonore'nin tek amacı, rejimi eleştiren söylemleri nedeniyle tutuklu bulunan eşi Florestan'a ulaşmaktır. Florestan, valinin emriyle aç bırakılarak ölüme terkedilmiştir.
Ancak Florestan'ın daha hızlı bir şekilde ortadan kaldırılmasını isteyen vali onu hançerlemeye karar verir. Leonore doğru zamanda eşine ulaşarak cinayete engel olmayı başarır. Son sahnede oyuna giren bir bakan, valiyi görevden alır ve tutuklular serbest bırakılır. Mutlu sonla biten hikayenin son perdesinde başroldeki Leonore'nin cesaret ve sadakati şarkılarla taçlandırılır.
Fidelio'nun hikayesi ve müzikleri Beethoven'ı hayli zorlamış. Sanatçı eserin ilk kez 1805 yılında Viyana'da sahnelenmesi sonrasında bazı değişiklikler yapmış. Eserin bugün sahnelenen uyarlaması ise 1814 yılında tamamlandı. Eseri sahnelemek isteyen yönetmenler için de oldukça zorlu bir süreç. Ağır ve ciddi bir hikaye, mutlu sonla bitse de aralarda seslendirilen metinler müzikal akışı da bölerek ilerliyor.
Dönemin tanıkları seslendiriyor
1 Ocak'ta prömiyeri yapılan Fidelio'nun yönetmeni Volker Lösch radikal bir çözüme gitmiş. Lösch, aralarda seslendirilen metinleri tamamen çıkarıp yerlerine, siyasi tutukluların ve onlara tanıklık eden kişilerce seslendirilmiş metinler yerleştirmiş. DW'ye konuşan Lösch bu eklemelerle eserin desteklenip geliştirildiğini, yerinden edilme, umut, özgürlük mücadelesi, tutukluluk, işkence ve özgürlük konularının genişletildiğini belirtiyor.
Eserde örneğin bundan 27 sene önce tutuklandıktan sonra serbest bırakılan ve bugün hâlâ cezaevinde bulunan kanser hastası kardeşinin serbest bırakılması için uğraşan Hakan Akay'ın hikayesine yer veriliyor. Akay'ın yanı sıra 2016'dan bu yana tutuklu olan ve cezaevinde yazdığı 'Dünyayı bir daha göremeyeceğim' kitabıyla Alman Scholl Kardeşler Ödülü'ne layık görülen gazeteci Ahmet Altan ya da bir Türkiye ziyaretinde yaşadıklarını anlatan aktivist Dîlan Yazıcıoğlu da bulunuyor.
Sahnede kurulan bir masada seslendirilen metinler eserin yüzde 40'ını oluşturuyor. Seslendirilen hikayeler daha sonra eserin içinde can buluyor.
Eserin ana teması Türkiye'deki Kürt sorunu. Sahnelerden birinde Türk devletinin çıkarları konu edilmiş. Eserin geri kalan yüzde 60'lık kısmında Beethoven'ın müziği ve harikalar yaratan koro bir müzik ziyafeti sunuyor.
Yönetmen sahnede televizyondan tanıdığımız yeşil perdeyi sıkça kullanıyor. Arka planda bulunan yeşil perde, onun önünde duran ve aynı yeşil renkte kaplanan nesne ya da kişileri belirginsizleştirerek toplumda görünmez hale gelen siyasi tutuklulara atıfta bulunuyor.
Volker Lösch oyunun toplumun her kesimine hitap ettiğini belirterek ''Bu konuda bilgisi olmayan insanlar da rahatlıkla gelip oyunu izleyebilir'' diyor. Buna rağmen uzun tiradlarla bölünen opera kimi izleyicilerin bazen derin bir nefes almasına yol açıyor.
Merkel'e göndermek üzere hazır mektuplar
Yönetmenin mesajı çok açık: ''Bu bizim için sürece dahil olmamız, değerlerimizi savunmamız, gerektiğinde onlar için mücadele vermemiz gerektiği anlamına geliyor. Hepimizin siyasi olarak daha aktif hale gelmesi gerekiyor. Aksi takdirde dünyayı özgürlük karşıtlarına teslim etmiş oluruz.''
Eserin son perdesinde, üzerlerinde HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gazeteci Ahmet Altan, tutuklu Alman vatandaşı Kürt sanatçı Hozan Cane'nin fotoğraflarının basılı olduğu pankartlar kaldırılarak tüm tutukluların serbest bırakılması isteniyor. İsimler okunuyor.
Başbakan Angela Merkel'in adresinin de yazılı olduğu mektuplar ve zarflar hazırlanmış koridorda seyircileri bekliyor. Mektuplarda Türkiye'ye silah satışının durdurulması talep ediliyor.
Seyirci farklı tepkiler verdi
Opera seyirciler üzerinde farklı etkiler bıraktı. Kimileri işkence sahneleri gösterildiğinde salonu terketti. Operanın bitmesiyle seyirciler, ekibi ayakta alkışladı. Bravo sözleri kadar yuhalamalar da duyuldu. Fidelio, mart ayı sonuna kadar daha yedi kez sahnelenecek, ancak gösterilerin altısının biletleri tükenmiş durumda.
Ya Beethoven? O, belki vermek istediği mesajın 200 yıl sonra bile anlaşıldığını görmekten memnuniyet duyacağı gibi, özgür düşünceye sahip insanların dünyanın farklı yerlerinde hâlâ 200 yıl önce olduğu gibi zor zamanlardan geçmesine de üzülürdü.