(Ahmet Altan, Taraf gazetesi - 6 Ekim 2011)
Hatalar, akılsızlıklar, baskılar biriktikçe birikti sonunda siyaset Âşık Veysel’in şiirine döndü.
“Bir kördüğüm ki içim çözdükçe dolanıyor.”
Çözmek için yaptığınız her hamle işi daha karmakarışık bir hale getiriyor.
Düşünün, bugün parlamentoda bulunan bir partinin neredeyse tüm il ve ilçe binaları mahkeme emriyle dinlenmiş.
Hepsine “böcekler” yerleştirilmiş.
Milyonlarca insanın oy verdiği bir siyasi parti yargının gözünde “şüpheli” durumunda.
Eğer bir parti bütün illeri, ilçeleri, örgütleri ve seçmenleriyle “şüpheli” ilan ediliyorsa, artık o siyasi sistemden pek bir şey beklenmez.
“Sistem” çökmüş demektir.
BDP, öyle birkaç oyu olan marjinal bir parti değil, büyük bir kitleyi temsil etme gücüne ve hakkına sahip bir parti, o partinin bütünüyle “suça” bulaştığını düşündüğümüz bir tabloyla karşı karşıyaysak, o partiden önce “tablodan” şüphe etmeliyiz.
BDP’nin içine KCK örgütünün yerleştiğini düşünüyor yargı.
Dinlenen konuşmaların dökümüne bakarsanız, evet, öyle siyasi parti toplantılarında çok rastlanır türden konuşmalar değil bunlar, “camları kıralım, polisleri dövelim” tarzında fazlasıyla “genç ve öfkeli” lafların yanında AKP’ye “baskı ve engelleme” uygulamaktan söz eden daha “sert” eylemlerden bahseden sözlere de rastlanıyor.
Şimdi karşımızda duran bu olaya bir teşhis koymalıyız.
Siyasi bir olayla mı karşı karşıyayız, adli bir olayla mı karşı karşıyayız?
Eğer bir partinin içinde “illegal” bir örgütle ilişki kurmuş “birileri” olsaydı bu adli bir olay olabilirdi ama “siyasi partinin” tümünden kuşkulanıyorsanız, bu partinin neredeyse bütün yöneticilerini gözaltına alıp tutukluyorsanız, bu siyasi bir olaydır.
Ne kadar fazla BDP’liyi KCK üyesi olmakla suçlar, hatta ne kadar fazla BDP’linin KCK üyesi olduğunu kanıtlarsanız, bu iş o kadar siyasileşir.
O zaman, koca bir partiyi “suçlu” durumuna düşüren siyasi sistemi sorgulamamız gerekir.
Bir ülkede bir partinin neredeyse tümünü suçlu gösterecek bir durum varsa, o ülkede siyaseten yapılan büyük bir hata var demektir.
Öyle olduğunda, BDP’lileri yakalamadan önce, milyonlarca seçmeni olan bir partinin neredeyse “tümünü” suçlu durumuna düşüren siyasi ve sosyal sorun nedir deyip, bu soruna siyasi bir çare aramalıyız.
Yoksa, Kürt siyasetçiler tutuklamakla bitmez.
Zaten de bitmiyor.
Şimdi bakın, BDP’nin içinde KCK’lı var mıdır?
Vardır.
Apo bile kızıp, “kardeşim sen legal bir politikacısın, ne diye illegal örgütlerle ilişki kuruyorsun” diye azarlamıştı iki örgüte birden üye olanları.
Hukuken “suç örgütü” olarak tarif ettiğin örgütün üyelerini izleyip yakalamana da bir şey söylenemez.
“Hukuku, ona başka, buna başka uygula” hiçbir şartta denemez.
Ama...
Burada kocaman ve çok manalı bir ama var, ama sen koskoca bir partinin tümünü “suçlu” görüyorsan, neredeyse bütün yöneticilerini “şüpheli” olarak yakalıyorsan, o zaman sen hatayı o partide değil, kendi hukuk ve siyaset sisteminde arayacaksın.
Milyonlarca oy almış bir partinin topu “şüpheli” ya da “suçluysa” o zaman sen ya “suç” tarifini değiştirmek zorundasın ya da o “suça” yol açan sosyal ve siyasal yapıyı değiştirmek zorundasın.
“Suçlunun” ve “şüphelinin” böylesine “kalabalıklaşması”, o ülkede bir şeyin yanlış yapıldığını gösterir.
KCK operasyonu, siyasi iklimi altüst etti ama bunun için ne polisi suçlarım, ne yargıyı suçlarım, onlar ellerindeki yasalara göre davranıyorlar, “bu yasayı şunlara bunlara uygulama” diyecek halimiz yok, ama bu şartlarda ben siyasi sistemi ve siyasi iktidarı suçlarım.
Neden milyonlarca seçmeni olan bir partiyi suçlu durumuna düşürecek hatta belki gerçekten de yasalarına göre “suçlu” yapacak siyasi bir yapıyı değiştirmiyorsun?
Türkiye, Terörle Mücadele Yasası’nı, Siyasi Partiler Yasası’nı, seçim barajını hemen değiştirmeli, hatta bana sorarsanız “ayrılıkçı parti” kurmayı da özgürleştirmeli.
Aksi takdirde cezaevleri Kürt siyasetçilerle dolacak ama sorun bitmeyecek, aksine büyüyecek, iki tarafta da şiddeti arttırmak isteyenlerin işine yarayacak.
Dinlenen konuşmalardaki yakınmalardan anlıyoruz ki KCK türü örgütler için “kitle desteği” bulmak gittikçe zorlaşıyor.
Kürtlerin büyük bir çoğunluğu şiddeti desteklemiyor artık ama sen kendi siyasi ve sosyal yapını değiştirecek reformları hemen yapmak yerine onun en önemli partisinin yöneticilerini toplayıp hapse atarsan, Kürtlerde de “bize siyaseti haram ediyor bunlar” inancı yoğunlaşır.
İstediğiniz bu mu?