BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, Paris'te aralarında PKK'nın kurucularından olan Sakine Cansız'ın da bulunduğu 3 kadın PKK'lının öldürüldüğü saldırının, gelişmekte olan barış ve çözüm sürecine yönelik olduğunu söyledi.
Ebubekir Karatoprak'ın Doğan Haber Ajansı'nda yer alan haberine göre, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 30 Nisan 2012 tarihinde 5 kişinin tecavüzüne uğradığı belirtilen H.Ö., adlı kadın ile ilgili açılan davanın duruşmasına katılan BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, "Bugün Şırnak’a gelirken, insanlık değerleri ile buluşmamış, insanlıktan nasibini almamış kişilerin tecavüzüne uğrayan arkadaşlarının davası için geldiklerini belirterek, "Ama, sabah saatlerinde haber ajanslarına düşen bir haber özelikle biz kadınları derinden üzdü. Paris’te PKK’nın kurucularından Sakine Cansız, yine KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez ismindeki Kürt siyasetçiler bir suikast sonucu yaşamlarını yetirdiler, katledildiler. Biz öncelikle bu katliamı kadınlar olarak kınadığımızı ifade etmek istiyorum"dedi.
'Net olan bir şey var, o da örgüt içi infaz değildir'
Aydoğan, tam da çözümün tartışıldığı, barışa giden yolun tartışıldığı bir dönemde İmralı’da Öcalan ile devlet yetkililerinin Kürt sorunun barışçıl demokratik, adil bir çözümü konusunda başlangıç yaptıkları bir dönemde yapılan bu suikastın, bu saldırının gelişmekte olan barış, çözüm sürecine yönelik olduğunu belirterek, şöyle dedi:
"Şüphesiz ki, bu tür mücadelelerde bu tür dönemlerde beklenilen durumlardır, bekliyorduk. Fakat, bu kadar da çabuk geleceğini düşünmemiştik aslında açıkçası. Şüphesiz ki Kürt sorununun ülkede çözülmesini istemeyen, Türkiye içerisindeki ulusalcı güçler hem de uluslararası güçlerin bu suikastta, bu katliamda payı olmuş olabilir. Ama, biz göre açık olan, net olan konu var ki AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in belirttiği gibi PKK içindeki bir suikast değildir, bir örgüt içi katliam ya da örgüt içi bir cezalandırma değildir. Net olan budur. Hüseyin Çelik’in de böyle alelacele olay araştırılmadan, netliğe kavuşturulmadan, örgüt içi hesaplaşma şeklinde basına bilgilendirmede bulunması, sürecin hassasiyeti açısından hiç de doğru olmamıştır. Bizce böylesi kritik bir süreçte Hükümet yetkililerine AKP iktidarının sözcülerine düşen görev, biraz beklemek, konunun araştırılmasını incelenmesini takip etmek, ona göre yorumda bulunmak olmalıydı diyorum."
Tecavüz sanıklarının tutuklanmasına tepki
Aydoğan, 5 kişinin tutuksuz yargılandığı, tecavüze uğrayan H.Ö., adlı kadının davası ile ilgili olarak ise, "Kısa süren mahkemenin sonucunda sayın hakimler kararlarını açıkladılar. Sanıkların tutuklanması ile ilgili delilerin oluşmadığı gerekçesi ile bu talep reddedilerek duruşma ertelendi. Kadın arkadaşımızın beyanına rağmen, kendisine tecavüz edenleri tek tek tanımasına ve tespit etmesine rağmen sayın hakim ve savcı ’deliller yok’ demektedir. Delil, tecavüze uğrayan arkadaşımızın kendisidir. Böylesi durumlarda delil aramakta tecavüze uğrayan şahsın dışında delil aramakta ancak bu davayı uzatmak ve kadın arkadaşımızı mağdur etmekten öteye gitmez. Bu tür durumlarda önemli olan kadının beyanıdır. Sayın hakimlerin ve savcının kadının beyanının esas alması gerekir" dedi.