BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Türkiye'ye yönelik yaptırımlar uygulanmasını öngören yasa tasarısının ABD Temsilciler Meclisince kabul edilmesine ilişkin olarak değerlendirmelerde bulundu. "Bu kararı kınıyor ve reddediyoruz" diyen Destici, ABD Temsilciler Meclisi'nin 1915 olaylarını "soykırım" olarak tanıyan kararının bilinçli olarak 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına denk getirildiğini vurguladı.
Destici, şöyle konuştu:
"Bu karar, Türkiye’nin egemenlik haklarına olan hasımlığın ve tahammülsüzlüğün en önemli alametidir. Bu karar, Suriye'de karizması çizilen ve hesapları bozulan ABD'nin hasmane hamlelerinden herhangi biri olmasından öte başka bir şey ifade etmiyor. ABD'li birçok Kongre üyesinin, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'nı eleştirirken, YPG ve PKK gibi terör örgütlerini 'Kürtler' olarak niteleyip, bu örgütleri dolayısıyla bunların iplerini ellerinde tutan kendilerini Suriye'de perişan etmemizin adını da 'etnik temizlik' olarak koydular. Bu gerçek dışı niteleme de ayrı bir tahammülsüz ve ayrı hasetçilik örneğidir. Hiçbir bağlayıcılığı olmayan ve sembolik bir nitelik taşıyan Amerikan Kongresi neyi oylamış ve onaylamıştır? Olmayan bir şey onaylanır mı? Şu ana kadar bir ülke nezdinde veya uluslararası düzeyde bir mahkeme dahi kurulamamıştır. Kurulamaz çünkü hiçbir kanıt yoktur."
Destici, 1915 olaylarında Ermeni silahlı isyancıların sabotaj ve kıyımlar yaptığını, zorunlu şartlardan dolayı dönemin hükûmetinin meşru tehcir hakkını kullandığını belirtti.
Ermenilerin akıl almaz işkencelerle dolu eylemlerinin, dönemin resmi raporlarına, yabancı devlet temsilcileri ve gözlemcilerinin raporlarına da girdiğine işaret eden Destici, Türk tarafının yıllardır bu konunun tarihçiler tarafından tartışılmasını istediğini ancak Ermeni tarafı ve onların arkasındaki emperyalistlerin buna yanaşmadığını dile getirdi.
TBMM başta olmak üzere yerel meclislerden birlik ve oda meclislerine kadar tüm kurumların ABD'nin yaptığı soykırımları dünyaya deklare etmesi gerektiğini ifade eden BBP Genel Başkanı Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:
"ABD’nin, Kızılderililere ve zencilere yaptığı zulmü, Afganistan ve Orta Doğu'da işledikleri insanlık dışı uygulamaları ve savaş suçlarını yüzlerine vuralım, kınama kararları çıkartılıp dünyaya deklare edelim. Herkesin 'denge' ve 'müttefik' hesabı yaptığı bugünlerde onlara neler kaybettiklerini hatırlatalım. Kimsenin düşmanlarını düşman, dostlarını dost kabul etmek zorunda değiliz. İğrenç lobilerin baskısı sonucu alınan kararlarla sözde, Türkiye'yi hırpaladıklarını sananlara karşı, gerekirse bedel ödemeyi göze alarak, mütekabiliyet hakkımızı sonuna kadar kullanmalı, sahip olduğumuz tüm 'zarar verme' potansiyelimizle duruma vaziyet etmeliyiz."
"Türkiye, Suriye'de ABD ve diğer batılı ülkelerin planlarını bozdu"
Destici, Türkiye'nin Suriye'de ABD ve diğer batılı ülkelerin planlarını bozduğunu, batılı ülkelerin Türkiye'ye bir taraftan dost göründüğünü diğer taraftan da düşmanlık yaptığını söyledi.
ABD'nin Temsilciler Meclisi'nde alınan kararın sürpriz olmadığına ve Türkiye'ye karşı alınan bu tavrın da son olmayacağına dikkati çeken Destici, "Bu kararı kınıyor ve reddediyoruz. ABD bunu bir sopa olarak kullanıyor, büyük bir ahlaksızlık yapıyorlar. ABD Başkanı sözü ile Temsilciler Meclisi de aldığı karar ile ahlaksızlık yapıyor. Bu kadar düşmanca ve gayri ahlaki karaların anlayışla karşılanabilir yanı yok. Yaptıkları, Barış Pınarı Harekatı'na karşı sopa göstermektir. Bu karar Senatodan geçmeyecektir. ABD, Temsiciler Meclisi'nde alınan karar Suriye'de pazarlık unsuru haline getirilecektir. Bu karar Barış Pınarı Harekatı'nı durdurmaya yönelik adi, aşağılık seviyede bir karardır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin petrol bölgelerine çökmek veya askeri üs kurmak için Suriye'de olmadığına işaret eden Destici, Türkiye'nin amacının Suriye'nin ve kendi ülkesinin toprak bütünlüğünü korumak için PKK/YPG gibi terörist unsurları bölgeden temizlemek olduğunu söyledi.
Rusya ve ABD ile imzalanan anlaşma
Destici, Rusya ve ABD ile imzalanan anlaşmalara da değinerek bölgeden çıkmaları için teröristlere verilen sürenin dolduğunu, teröristlerin bölgeyi terk etmemeleri durumunda Barış Planı Harekatı'nın kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini kaydetti.