KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, demokratikleşme paketiyle ilgili olarak "Paketten Kürt Halk Önderinin başlattığı süreci boşa çıkaracak ve sabote edecek bir yaklaşım çıktı" diyerek bu paketle AKP'nin son kredisini tükettiğini belirtti.
Cemil Bayık, "PKK online" sitesinde Türkiye Başbakanı Erdoğan tarafından açıklanan paketi değerlendirdi.
"Kürtleri muhatap almayan her adım ve paketin özünde boştur" tespitinde bulunan Bayık, önümüzdeki süreci belirleyecek 2 yola işaret etti:
"AKP hükümeti bu paketle son kredisini harcamıştır. Ya AKP çözüm iradesini ortaya koyacaktır ya da Kürtler yeni bir mücadele dönemi tarzı ve yöntemi ortaya koyacaklardır."
Bayık'ın "Aynı zihniyet, aynı paket" başlıklı yazısı şöyle:
"AKP hükümeti haftalardır propaganda yaptığı paketi açıkladı. Paketten Kürt Halk Önderinin başlattığı süreci boşa çıkaracak ve sabote edecek bir yaklaşım çıktı. AKP sanki Kürt Özgürlük Hareketi'nin başlattığı bir süreç yokmuş gibi hareket etmiştir. Açıkça “Bu görüşmeleri oyalama yapıp istediğim gibi hareket etmek için yapıyorum” demiştir. AKP hükümetinin böyle yaklaşmasıyla ortada bir süreç kalır mı? Biraz aklı başında olan ve siyasetten anlayan herkes süreç böyle yürümez der.
AKP hükümeti her sıkıştığında İmralı’ya heyetler göndermektedir. Bir yıla yakındır çatışmasızlık ortamı bu görüşmeler sonucu gerçekleşmiştir. Kürt Özgürlük Hareketi de AKP hükümeti Kürt Halk Önderini muhatap alacak ve müzakere yapılacak düşüncesiyle çatışmasızlığı sağlamış, silahlı güçlerini önemli düzeyde sınır dışına çıkarmıştır. Zaten Kürtler bir toplum olarak tanınıp siyasi temsilcileri muhatap alınmadan ve müzakere yapılmadan çözüm gerçekleşmez. Kürtlerin siyasi iradesini tanımayanlar Kürt sorununu çözemezler. Çünkü böyle yaklaşanlar eski zihniyeti bırakmamıştır. Eski zihniyet de sorunun çözme değil de Kürtleri kültürel soykırıma uğratma zihniyetidir.
Kürt Halk Önderi İmralı’daki tartışmalar çerçevesinde üç aşamalı çözüm planı sunmuştur. Kürt tarafı birinci ve ikinci aşamanın tüm gereklerini tereddütsüz yerine getirmiştir. Ancak AKP hükümeti sanki İmralı’da hiçbir tartışma olmamış gibi hareket ederek hiçbir adım atmamıştır. Bu nedenle PKK 11. Kongresi geri çekilmeyi durdurma önerisi yapmış, KCK Yürütme Konseyi de bu öneriyi kararlaştırıp pratikleştirmiştir. Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı paket PKK'nin geri çekilmeyi durdurma önerisinin ne kadar doğru olduğunu gözler önüne sermiştir.
Bir sorunda iki taraf vardır. Yüz yıllık bir sorun var. PKK öncülüğünde Kürtler kırk yıldır kültürel soykırımcı sömürgeciliğe karşı direniyorlar. AKP hükümeti son yıllarda defalarca ateşkes istemiş, bunun için Kürt Halk Önderine başvurmuş, KCK de Kürt Halk Önderinin önerilerini kabul etmiştir. Ancak her defasında AKP hükümeti bu ateşkeslerin, çatışmasızlık ortamlarının gereğini yapmamış, bu nedenle çatışmasızlığın sürmesinin etkenleri ortadan kalkmamıştır. Son çatışmasızlık ortamına AKP hükümetinin yaklaşımları yine benzer olmuştur. Sanki kendisi çatışmasızlık istememiş, Kürt Özgürlük Hareketi Kürt sorununun bir tarafı değilmiş gibi hareket etmiştir. AKP hükümeti Kürt tarafını ciddiye almayan laubali bir yaklaşım göstermiştir.
Bir süreç ancak iki taraflı sürer. Kürtler üzerlerine düşeni yapacak, ama AKP ciddi yaklaşmayacak! Buna rağmen süreç AKP'nin böyle bir tutumu yokmuş gibi sürecek! Dünyanın neresinde böyle bir şey görülmüş? AKP herhalde bu dünyanın akıllısı ya da kabadayısı değildir. Herkes onun dediğine uyacak ve her söyleneni yapacak değildir. AKP, Kürt sorununun çözümünden ve bir süreçten söz edecekse o zaman Kürt tarafını dikkate almak zorundadır. Bu açıdan Kürt Halk Önderinin müzakere koşullarını yaratması ve müzakereye başlaması gerekir. Yoksa süreç AKP tarafından tek taraflı olarak bozulmuş demektir. Aslında süreç kalmamıştır; Kürt Halk Önderi acaba çıkmamış candan süreci bir biçimde canlandırabilir miyim düşüncesiyle son olarak üç öneri yapmıştır. Bu Öneriler pratikleşmezse Kürt Özgürlük Hareketi de bu durumu değerlendirir. Kürtlerin kendi kaderlerini AKP hükümetinin insafına bırakması düşünülemez.
Pakette ne var ne yok tartışılıyor. Kürtleri muhatap almayan her adım ve paket özünde boştur. Sorunun çözümünü amaçlamıyordur. Kürtlerin iradesi tanınmıyorsa bu sorun çözümsüz bırakılıyor demektir. Bunu görmeden, anlamadan AKP'nin politikasını ya da açtığı paketi tartışmak, AKP'nin Kürt iradesini tanımayan, çözümsüzlükte ısrar eden politikalarına alet olmak anlamına gelir. Kürtler tabii ki kendi iradelerini dikkate almayan ve yapılan görüşmelerin gereğini yerine getirmeyen bir hükümeti ve onun kundır denilen paketini kabul etmezler.
Bu paket kundırdır. Çünkü içinde Kürtlerin iradesini tanıyan hiçbir şey yoktur. Kürtler Türkiye'de temel bir toplum ve cumhuriyetin kurucusu olarak görülmüyor. Özel okullarda anadil eğitimi bile yabancı dil statüsündedir. Anadil statüsüyle ele alınmıyor. Bu paketteki eğitim başlığı “Türklerin” yabancı bir dilde eğitim almaları anlamına gelmektedir. Zaten Başbakan birçok ders Türkçe olacak, dedi. Müfredatın hiçbir özgünlüğü olmayacak. Kürtçenin kamu yaşamında kullanım değeri olmadığından daha baştan yaşamsal ve işlevsel olmayan bir özel okul eğitimi olarak kalacak. Zaten bazı AKP kalemşorları “Özel okullarda eğitim olsa da bu da bir süre sonra kurslar gibi rağbet görmez” diyorlar. Yani Çingene gibi yiğitliğini anlatırken hırsızlıklarını ele veriyorlar.
Kürt iradesi tanınmadığı takdirde sorunu çözme iradesi ortaya konmuş olmaz. Dolayısıyla da bir çözüm paketinden söz edilemez. Aksine çözümsüzlüğü örten bir paket olmuştur. Eski kültürel soykırımcı sömürgeci politikaların üstünü örten bir örtü olarak kullanılacaktır. Böylece AKP'nin Kürt sorununa yaklaşımı bir daha belli olmuştur. AKP hükümeti bu paketle son kredisini harcamıştır. Ya AKP çözüm iradesini ortaya koyacaktır ya da Kürtler yeni bir mücadele dönemi tarzı ve yöntemi ortaya koyacaklardır."