Erol Taşdelen *
2020 Mart ayında kredi takip süreleri Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından 180 güne çıkarılmıştı. Bu kararın da etkisi ile rölantide giden takipteki kredi hacmi Ekim ayında artmaya başladı. Kasım ayının ilk iki gününde 384 milyon TL kredi takibe düştü.
2020'de yaşanan gelişmeleri incelemeden önce takipteki kredilerde son yılların gelişmelerini hatırlayalım. BDDK verilerine baktığımızda bankaların takipteki kredilerinin 2016 yıl sonunu 57,8 milyar TL ile kapattıktan sonra 2017 yılında 63,4 milyar TL'ye çıktığını, 2018 yıl sonunda 30 milyar TL artış ile 93,6 milyar TL'ye ulaştığını görüyoruz. 2019 yılında ise 54,8 milyar TL'lik rekor artışla 148,5 milyar TL düzeyine ulaştı.
Yukarıda belirttiğimiz gibi BDDK, Kovid-19 sürecinde vatandaşın ve firmaların finansman şartlarını rahatlatmak için kredi ödemelerindeki gecikmelere esneklik tanıdı ve 90 günlük takip süresini 180 güne çıkarmıştı.
Bu uygulamanın etkisi ile 2020 Haziran ayında takip tutarı 3,1 milyar TL düştü. Temmuz ayında ise 2 milyar TL arttı. Ağustos ve Eylül ayında frene basan takipteki krediler Ekim ayında 1 milyar TL artarken Kasım ayının ilk iki gününde 384 milyon TL sıçradı. 6 ay ödemesiz dönemli kredilerin geri ödemesinin Eylül ayından itibaren başlaması bankaların kaygıları arttı. Takip oranlarının artmaması için kamu bankalarının bazı kredileri defalarca ödemesiz dönem koyarak yapılandırdığı piyasalarda bilinen bir olgu...
Bazı özel ve yabancı bankalar geri ödenmeyen kimi şirketlerin kredilerini takip hesaplarına atıp hukuki süreçleri başlatırken kamu bankalarında aynı kredilerin canlı görülmeye devam etmesi ise ayrı bir konu...
Takip oranları ne düzeyde?
30 Ekim 2020 itibarıyla bankacılık sektörünün takipteki kredilerinin oranı yüzde 4,14 düzeyinde gerçekleşti. Aynı tarihte kamu bankalarının takip oranı yüzde 2,50 düzeyinde kalırken; özel yerli bankaların takip oranı yüzde 5,31'e, yabancı sermayeli bankalarda ise yüzde 6,00 düzeyine çıktı. Bu oranlar, kamu bankalarının kredi alacak kalitesinin daha iyi olduğu anlamına gelmiyor. Bunun tek açıklaması var: Sıkıntılı firmalarda yerli özel ve yabancı sermayeli bankalar bir an önce tahsilat yapmak için hukuki takip sürecini başlatırken; kamu bankaları rasyolarını bozmamak takip süreçlerini bilinçli şekilde savsaklayarak bankacılık rutin uygulamasının dışında bir davranış sergilemektedir.
Ekonomist, Bankavitrini.com yazarı