Dünya

Batı Afganistan ve Irak'tan ders çıkardı mı?

Paris saldırılarının ardından IŞİD örgütüne yönelik operasyonlar arttı. Peki Batılı ülkeler Afganistan ve Irak askeri misyonlarından gerekli dersleri çıkardı mı?

06 Aralık 2015 18:49


11 Eylül ABD ve 13 Kasım Paris saldırıları birbirine çok benziyor: Radikal İslamcılar Batılı bir ülkeye, tarihindeki en korkunç terör saldırısını düzenledi. Saldırıların ardından duyulan şok ve dehşetin yerini daha sonra öfke aldı. Ve siyasetçiler teröre karşı savaş başlatıldığını ilan etti. New York'taki ikiz kulelere düzenlenen saldırıların üzerinden 14 yıl geçtikten, Irak ve Afganistan'a savaş açıldıktan ve son yıllarda IŞİD örgütünün yükselişe geçmesinden sonra terörizme karşı yürütülen savaşın bilançosu kötü görünüyor.

Ortadoğu uzmanı Michael Lüders'e göre siyasi sorumlular, geçmişte yapılan hatalardan gerekli dersleri çıkarma konusunda istekli değil:

"Batılı ülkelerin Müslüman ülkelere düzenlediği askeri müdahalelerinin, istikrarı desteklemediği tam tersine bu ülkelerin yıkılmasını daha da ilerlettiği konusu göz ardı ediliyor. Askeri müdahaleler amaca götürmüyor, çünkü IŞİD somut bir strateji izliyor, yani Batılı ülkeleri, kazanamayacakları karadan yürütülen bir savaşın içine çekmeye çalışıyor. Düzenli bir ordunun gerilla birliğini yenmesi bugüne dek mümkün olmadı. IŞİD'in nasıl bir strateji izlediği görülse de, Batılı ülkeler IŞİD'in tuzağına düşüyor. En iyi durumda, terör milislerinin etki alanlarını genişletmelerinin engellenmesi denenebilir. Hava saldırılarıyla bu amaca büyük oranda ulaşıldı."

'Herşey tersine döndü'

Duisburg Üniversitesi'nden Ortadoğu uzmanı Jochen Hippler de Lüders'le aynı görüşte. Hippler bunu, "Batı'nın Afganistan'dan Irak ve Libya'ya kadar farklı askeri müdahaleleri aslında doğrudan askeri hedefine çok hızlı bir biçimde ulaştı: Afganistan'da Taliban devrildi, Irak'ta Saddam Hüseyin, Libya'da ise Muammer Kaddafi. Ancak iyi görünen bu sonuç sonrasında tam tersine döndü" diye açıklıyor.

'Hatalar tekrarlanabilir'

Paris saldırılarından sonra uluslararası toplumun, özellikle de Batı'nın sergilediği tavır, geçmişteki hataların tekrar edileceği endişelerinin gündeme gelmesine neden oldu. Fransa Suriye ve Irak'taki cihatçılara hava saldırılarını yoğunlaştırdı. Cumhurbaşkanı François Hollande IŞİD'i askeri açıdan yenmeyi istiyor, bunun için de Moskova'dan Washington'a kadar IŞİD karşıtı bir koalisyon oluşturmayı hedefliyor.

İngiltere'de Avam Kamarası İngiltere'nin Suriye'ye hava saldırılarına katılmasını onayladı. Almanya keşif uçakları, fırkateyn ve bin 200 askerle bu misyona katkıda bulunacak.

Berlin'deki Bilim ve Politika Vakfı'ndan Wolfgang Richter, IŞİD'le mücadelede askeri operasyonlar çok hızlı bir biçimde sınırlarına dayanacağı için başka çözümler düşünülmesi gerektiğini söylüyor. Richter, "IŞİD'le mücadeleye Suriye ve Irak'ta halk içindeki farklı gruplar da dahil edilmeli. Bunun yanı sıra IŞİD'e karşı, alternatif bir Sünni taslağa ihtiyaç var. IŞİD savunduğu felsefeyle başarılı olursa, Batı sorunu gerçekten çözmüş olmaz, Haçlılar döndü düşüncesi ortaya atılır. İşte o zaman başka Sünni gruplar da IŞİD'e katılır ya da benzer başka yapılanmalar kurarlar" diye konuşuyor.

Duisburg Üniversitesi'nden Ortadoğu uzmanı Jochen Hippler aslında Batı'nın Suriye'de çok da fazla seçeneği olmadığı görüşünde. Hippler'e göre bu çatışmalar yüzünden ortaya çıkan ihtiyaçları gidermek için insani yardımlar yapılabilir. Bir başka seçenekse uluslararası alanda yangına körükle gidilmemesi için diplomatik önlemlerin alınması.

Suriye konusunda siyasi bir yol haritası henüz ufukta görünmüyor. Kasım ayı ortasında 17 ülke Viyana'da yaptıkları görüşmede Esad rejimi ile ılımlı gruplar arasında en kısa sürede ateşkes ilan edilmesine hizmet edecek müzakerelerde uzlaşma sağladı. Önümüzdeki yılın ortasına kadar BM'nin hamiliğinde şimdiki rejim ve muhalefetten bir geçiş hükümeti oluşturulması planlanıyor. 18 ay sonra ise milyonlarca mültecinin de katılacağı seçimlerin yapılması. Uzmanlar ancak bunlar olursa, IŞİD'le mücadelede ilk adımın atılmış olacağını belirtiyor.