Bugün gün boyu, Anayasa Mahkemesi önünde “sansüre ve tutuklamalara karşı basın nöbeti” tutan basın meslek örgütleri, ‘Sansür Yasası’nın iptali talebini reddeden Anayasa Mahkemesi önünde açıklama yaptı. Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “Anayasa Mahkemesi üyeleri Anayasayı yok saydılar. Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Kalemlerimizi özgür kılana kadar mücadele edeceğiz” dedi. Çağdaş Gazeteciler Derneği Ankara Şube Başkanı Demet Yılan, “İktidarlar için basın tarihi sansürün tarihiyse biz gazeteciler için de sansürle mücadelenin tarihidir” diye konuştu. Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener ise “Anayasa Mahkemesi’nin yargıçlarına güvenerek gazetecilik yapmıyoruz, yapmadık, yapmayacağız. Anayasaya güvenerek gazetecilik yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Tolga Şardan’ın söylediği gibi ‘biz gazetecilik yapıyoruz, o kadar” değerlendirmesini yaptı.
Anayasa Mahkemesi (AYM), “dezenformasyonla mücadele yasası” olarak tanıtılan, “sansür” yasası olarak bilinen TCK’nın “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçuna hapis cezası getiren 217/A maddesinin iptali için CHP’nin yaptığı başvuruyu bugün görüştü.
Basın Konseyi, ÇGD, Gazeteciler Cemiyeti, TGS, DİSK Basın-İş, Haber Sen’den oluşan basın meslek örgütleri, gazetecilerin keyfi suçlanmasına ve tutuklanmasına neden olan söz konusu maddenin iptali için bugün AYM’nin hemen karşısında bulunan alanda “sessiz protesto ve serbest kürsü” eylemi yaptı, “Sansüre ve tutuklamalara karşı basın nöbeti” tuttu.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal talebini oyçokluğu ile reddetti. Nöbetlerini sürdüren basın meslek örgütleri, Anayasa Mahkemesi’nin karşısında alanda karara karşı açıklama yaptı.
"Anayasa yok sayıldı"
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, şunları söyledi:
“Anayasa Mahkemesi üyeleri Anayasayı yok saydılar. Bizler açısından bu, tabii ki önemli bir karardı. Sansür yasasındaki dezenformasyon yasasının iptal edilmesini istiyorduk. Ama istediğimiz yönde bir karar çıkmadı. Bu, biz gazeteciler için tabii ki bir son değil. Basın özgürlüğü önündeki birçok engelden biri olarak bu, önümüzde duruyor. Bunun için de mücadelemizi aynı hızda, aynı tempoda sürdüreceğiz. Bu yasanın tamamen iptal edilmesi, Türkiye’de basının özgürce çalışabilmesi için meslek örgütleri olarak mücadelemizi devam ettireceğiz, sürdüreceğiz. Bu yasanın Anayasa Mahkemesi’nde onaylanması ile birlikte gazetecilerin haberlerine yönelik daha saldırgan bir tavır bekliyoruz. Bunun için de dayanışmamızı daha güçlü tutmamız, bu saldırıları püskürtmemiz dayanışma ile ancak mümkün olabilir. Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Kalemlerimizi özgür kılana kadar mücadele edeceğiz."
TIKLAYIN - AYM kararını verdi: Dezenformasyon yasasının iptal talebi oy çokluğu ile reddedildi!
“Gazetecilik, sansürle mücadelenin tarihidir"
Çağdaş Gazeteciler Derneği Ankara Şube Başkanı Demet Aran ise şöyle konuştu:
“Bugün Anayasa Mahkemesi’nin görüştüğü madde, Türkiye’de basın özgürlüğünün önündeki engellerden ilkiydi. Anlıyoruz ki sonuncusu da olmayacak. İktidarlar için basın tarihi, sansürün tarihi ise; biz gazeteciler için de gazetecilik mesleği sansürle mücadelenin tarihidir. Biz mesleğimizi yapmaya devam edeceğiz. Halkın haber alma hakkını savunmaya devam edeceğiz. Sansürcüler, bedeli ne olursa olsun bizim mesleğimizi yapmamıza engel olamayacak.”
“Soruşturmaların artmasından endişe duyuyoruz"
Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bu kararı, biz önümüzdeki günlerde maalesef çok konuşacağız. Pek çok meslektaşımızın bu yasa maddesi uyarınca soruşturulduğunu biliyorsunuz, artık tüm kamuoyu biliyor. Önümüzdeki günlerde biz bu soruşturmaların artmasından çok derin endişe duyuyoruz. Kararın saatlerce çıkmaması, görüşmeye erken saatlerde başlamalarına rağmen ancak akşamüstü bu kararın ortaya çıkması, Anayasa Mahkemesi raportörünün bu konudaki görüşün iptali yönünde olmasına rağmen yüksek yargıçların 6’ya karşı 8 oyla bu kararı alması, bizde açıkçası derin şüpheler uyandırıyor. Anayasa Mahkemesi’nin kararının bu saate kalmış olması şüphelerimizi doğrular nitelikte.
Biz yüksek yargıçların üzerinde herhangi bir baskı olduğunu düşünmek istemiyoruz. Biz Anayasa Mahkemesi’nin yargıçlarına güvenerek gazetecilik yapmıyoruz. Yapmadık, yapmayacağız. Biz Anayasaya güvenerek; basın ve ifade özgürlüğüne, temel insan haklarına güvenerek gazetecilik yaptık, yapmaya da devam edeceğiz.
Tolga Şardan’ın söylediği gibi ‘biz gazetecilik yapıyoruz, o kadar.’ Bizim ne iktidarla ne muhalefetle doğrudan bir ilişkimiz ya da onlara karşı duruşumuz yok. Bizim temel olarak arzu ettiğimiz tek şey var. Halkın haber alma hakkını yerine getirebilmesi için onların hakkını uygulayabilmek için haber verebilmek. Haberlerin karşısına muğlak, tanımı belirsiz suçlamalarla çıkıp, gazetecilerin hapsedilmesinin önüne geçmek. Bizim tek isteğimiz bu. Yarın yapacağımız şey de çok açık. Yarın Barış Pehlivan’ın davası var, Mansur Çelik’in davası var. Meslektaşlarımızı mahkeme salonlarında yalnız bırakmamak bizim görevimiz.
Sadece gazetecilere değil; tüm topluma bir otosansür dalgası yaratan bu yasa maddesi Anayasa Mahkemesi’nden onay aldı. Artık haber alma hakkını yurttaşların kullanması, gazetecilere yurttaşların sahip çıkması gerekiyor. Gazetecilerin soruşturulmasına karşı biz de mesleki dayanışmamızı daha fazla büyüterek bir arada olmaya devam edeceğiz. Tutuklu tüm gazeteciler serbest kalana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.” (ANKA)