Gündem

"Başımız dik gidiyoruz, bu da size dert olsun"

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde düzenlenen Anayasa Sempozyumu başladı

17 Şubat 2017 00:45

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim dalı öncülüğünde düzenlenene Anayasa Sempozyumu başladı. İhraç edilen akademisyen Murat Sevinç ve Ayhan Yalçınkaya’nın açılışını yaptığı sempozyum üç oturumdan oluşacak. Öte yandan sempozyum için gelen konuklar ve gazeteciler  güvenlik görevlileri tarafından içeri alınmadılar. Görüşmelerin ardından girişlere izin verildi.

Serkan Alan’ın Gazete Duvar’da yer alan haberine göre, öğleden yapılan ilk oturumda Prof. Dr. Cem Eroğul, Prof. Dr. Selin Esen, Diyalog Grubu üyelerinden Rıza Türkmen, ikinci oturumda ise Prof. Dr. Fazıl Sağlam, Prof Dr. İbrahim Kaboğlu, Doç. Dr. Ece Göztepe ve son oturumda CHP milletvekili İlhan Cihaner ile Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmeni Ali Duran Topuz ve Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker konuşma yaptı.

 

"Odalarımızdan başımız dik çıkıyoruz"

 

KHK ile ihraç edilen akademisyenlerin ardından kampüsteki en geniş katılımlı etkinliğe dönüşen açık oturumun açılış konuşmasını ihraç edilen akademisyen Murat Sevinç yaptı. Sevinç konuşmasında “Devir değişir başka şeyler olur ama insanlar yaşamanın bir yolunu bulur. Atılmanın bir siyasal sorumlusu var. Sıkıyönetim dönemindeki gibi askerlere isimleri yollayan idarecileri de gördük. İlkellik ve pespayelik üzerinde durulmalı. Niye bu halde bu ülke? Odalarımızdan başımız dik çıkıyoruz bu da onlara dert olsun” dedi.

 

Eroğul: Anayasa mahkemesi çare olabilirdi

 

Sevinç’in konuşmasının ardından sempozyumun ilk oturumu başladı. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1980 darbesi sonrası 1402 sayılı kanunla ihraç edilen Prof. Dr. Cem Eroğlu oturumun ilk konuşmacısıydı. Eroğul yeni anayasa değişikliğine ve kanun hükmünde kararnamelere değinerek “1839 Tanzimat fermanının gerisine düşüyoruz bu kararnamelerle ve hazırlanan metinlerle. Bu kararnamelerin önünde hukuk devletinde Anayasa Mahkemesi çare olabilirdi. İnsan haklarına dayanmayan bir demokrasi anlayışı hakim” dedi.

 

Türmen: Bedelini toplum ödeyecek

 

2008 yılına kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlığı görevini üstlenen eski CHP Milletvekili Rıza Türmen konuşmasında ihraç edilen akademisyenlere de değindi. Türkmen “Kalan öğretim üyeleri özgür ortamda bilim üretemeyecek. Bu ortadan kaldırılmıştır ve bunun en büyük bedelini bu toplum ödeyecektir” dedi.
Türmen yeni anayasa değişikliğine ilişkin şu soruları yöneltti: “Bugün yapılmayan şeyler başkanlık geldiği zaman mı yapılacak? Bugün ne yapılamamaktadır ki başkanlık geldiğinde yapılacak olsun? İstikrar ancak bir güvenlik sağlandığı takdirde olur.”

Siyasal Bilgiler Fakülte’sinde ‘Başka Başkanlık Şeb-i Arus’ açık oturuma aranın ardından Prof. Dr. Fazıl Sağlam, Prof Dr. İbrahim Kaboğlu, Doç. Dr. Ece Göztepe, İlhan Cihaner, Ali Duran Topuz ve Çiğdem Toker’in konuşmacı olarak yer aldı.

 

"Paketteki en doğru madde…"

 

Sempozyumun düzenleme kurulunda yer alan ve Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 686 sayılı KHK ile ihraç edilen Dr. Dinçer Demirkent ikinci oturumun açılış konuşmasında “Akademi bundan sonra bizim olduğumuz her yerdedir. Bugün olduğumuz her yerde bu geleneği yeniden inşa edeceğiz” dedi.

Anayasa paketinde tek bir tek doğru madde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Fazıl Sağlam şu yanıtı verdi, “Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun adından yüksek sıfatı çıkarılmış. Mecliste geçen madde içerisinde en haklı şey buydu. 2010 değişikliğinden bu yana zaten yüksek sıfatını hak etmiyorlardı” şeklinde konuştu.

 

"Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır"

 

Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığı görevinden ihraç edilen Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ihraçları eleştirdi ve anayasa değişikliği referandumunda “hayır” seçeneğinin kahverengi olduğunu hatırlatarak “Bir kahvenin 40 yıl hatırı varmış” sözleriyle salondakileri güldürdü.

Kaboğlu başkanlık referandumuna ilişkin görüşlerini şöyle aktardı: “Anayasacılar olmadan tarihimizde ilk kez bir anayasa değişikliği yapılmaya çalışılıyor. Türkiye halkı sistemle yatıyor rejimle kalkıyor. Siyasal, anayasal ve tarihsel mirasımızın silinmesi ya da hafızamızın lağvedilmesi durumu ortaya çıkacak eğer 16 Nisan’da geçerse.”

 

"Ya istiklâl, ya ölüm"

 

Anayasa değişikliğine “mutlakî cumhurbaşkanlığı” adını veren Doç. Dr. Ece Göztepe, bu sürece ilişkin, “Ya istiklâl ya ölüm” yorumunu yaptı. Göztepe, “Bugün yaşadıklarımızın bir nedeni var. 2002’den beri AKP iktidarının yaptıklarının, ‘bu küçük bir şeydir, kaybederiz, önümüze bakarız’ denilen şeylerin ciddiye alınmamasından kaynaklanıyor. Mahalle savaşlarını ciddiye almadığımız için bunları yaşıyoruz. 2010 referandumunda da ‘yetmez ama evet’ diyenlerin bugün yaşananlarda büyük sorumluluğu var” dedi.

 

"Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet"

 

Cumhuriyet gazetesi yazarı Çiğdem Toker, kendisinin Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olduğunu, hukuk okumanın gazetecilikte kendisine büyük katkı sunduğunu söyledi. Bugün yaşanan hukuksuzlukları anlatırken geçmişte yaptığı haberlerden örnekler veren Toker, “O günlerde bu hukuksuzluklara karşı çıkılmalıydı ama çıkılmadı” diye konuştu.

Sempozyumun gerçekleştirildiği ‘Prof. Dr. Aziz Köklü Konferans Salonu’na öğrenciler tarafından asılan “Kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet” pankartını göstererek sözlerine bu ifadeyle başlayan CHP milletvekili İlhan Cihaner, anayasa değişiklik paketini eleştirdi. “Çok uzun zamandır ilk kez bu kadar umutluyum” diyen Cihaner’in sözleri dinleyiciler tarafından alkışlandı.

 

"Ana akım diye bir şey kalmadı"

 

Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmeni Ali Duran Topuz, yazılı ve görsel medyadan örnekler verdi ve yapılan haberleri ve televizyondaki haber programlarını eleştirdi. Topuz, “Birkaç medya var. Ana akım diye bir şey kalmadı. Bir de şansını arayan, kovulanlardan oluşan bir akım var. Ana akımın dışında hükümetin oluşturduğu bir medya var. Bazen 12-13’ünün başlığı aynı oluyor” dedi.

Hükümetin oluşturduğu medyanın belirli talimatlar içerisinde bilgi akışı yaptığını belirten Topuz, “Bu gazeteler bir tür tellal ile fermanın ve soytarının faaliyetini yerine getiriyor. Buradaki tartışmalardaki akademik derinlik, yoğunluk oralara bambaşka bir formatla yansıyor. Temel özellikleri iktidarın o andaki kurgusu neyse belirli talimatlar içerisinde Adalet ve Kalkınma Partisini destekleyen ve destekleyebilecek tabanın etkilenebileceği bilgi akışları sunuluyor” şeklinde konuştu.

Sempozyumu düzenleyen isimlerden Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya yaptığı kapanış konuşmasında, özellikle genç akademisyenlere teşekkür etti ve sempozyumun dinleyicilerine Mülkiye mezunu şair Ece Ayhan’ın “Yort Savul” şiiriyle veda etti.