Başbakanlığa bağlı Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü'nün doğuda aile yapısını korumak için hazırladığı raporda, çözüm önerilerinin ağırlık noktasını daha iyi din eğitimi oluşturdu. Rapora göre aile yapısının korunması amacıyla; din eğitiminin kadınlara doğru verilebilmesi için bayan Kuran kursu öğreticilerine aile eğitimi kazandırılmalı. Dini bilgilerin görsel ve yazılı basında yer alması teşvik edilmeli, Din eğitimi kapsamında Hz. Muhammmed'in hayatı daha etkin ve kapsamlı olarak anlatılmalı.
Aydın Engin yazdı: Aile Kurumunu Koruma Reçeteleri!
Başbakan Tayyip Erdoğan, “Genç nüfusumuzu aynen korumalıyız. Bir ekonomide aslolan insandır. Türk milletinin kökünü kazımak istiyorlar. Genç nüfusumuzun azalmaması için en az üç çocuk yapın” derken Başbakanlığa bağlı Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nden çok radikal bir öneri geldi.
Radikal gazetesinin haberine göre, Diyarbakır’da yapılan toplantıda, bölgedeki sorunlar sıralanırken, “Kadınların çok çocuk sahibi olmasını engelleme amaçlı yasa çıkarılsın. Örneğin; halka, belli bir çocuk sayısından sonra sağlık hizmeti verilmesin” denildi!
Başbakanlığa bağlı kurumun raporunda, ‘töre cinayet’leri de bir sorun olarak ele alındı. Çözüm önerileri arasında ise ‘medyada töre cinayetlerine ilişkin kullanılan feminist dilin değiştirilmesi, doğru dini bilgilerin medyada yer almasının teşvik edilmesi’ dikkat çekti.
Çubukçu da oradaydı
Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun da katıldığı 29 Şubat-2 Mart 2008 tarihli ‘Aile Hizmetlerinde Sivil Toplum Kuruluşları ile İstişare Toplantısı’nı rapora dönüştürerek yayımladı.
Hızlı kentleşme, köyden kente göç ve sanayi devriminin dayattığı yeni yaşam biçimleri ve değerlerinin aile müessesesini dağılma sürecine ittiği savunulan raporda, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde tespit edilen sorunlar dan bazıları şöyle:
“Ebeveynler tarafından uygulanan yanlış dini tutumlardan kaynaklı cinsiyet ayrımcılığı; kalabalık ailede mekândan kaynaklanan sıkıntılar (aile içi mahremiyetin korunamaması- tek odalı yaşam); yabancılarla yapılan evlilikler (örneğin Suriye’den alman gelinler) sonucu oluşan yeni aile formları (kumalık); mezhep ve etnik köken farklılığı ve eğitim düzeyinden bağımsız olarak anaerkil yapıdaki aile tiplerinde çocuğun kadına sağladığı prestij ve kadından kadına yönelik şiddet (planlı töre cinayetleri); bilinçlendirilme noktasında halk tarafından başvurulabilecek güvenilir mercilerin bulunmaması, sunulan hizmetlerde dil ve etnik farklılıktan kaynaklı iletişim sorunu.”
Raporda bu sorunlara karşı birtakım çözüm önerileri de sıralandı.
* Kadınların çok çocuk sahibi olmasını engelleme amaçlı devlet yasa koymalıdır. (Örneğin: Halka belli bir çocuk sayısından sonra sağlık hizmeti vermemek)
* Din eğitiminin kadınlara doğru şekilde verilebilmesi için bayan Kur’an kursu öğreticilerine aile eğitimi bilgisinin kazandırılması sağlanmalıdır.
* Dinin kadına bakış açısının doğru bilinmesi için doğru dini bilgilerin görsel ve yazılı basında yer alması teşvik edilmelidir.
* Din eğitimi kapsamında siyer (Hz. Peygamberin hayatı) dersinin daha etkin ve kapsamlı olarak anlatılması sağlanmalıdır.
* Medyada töre cinayetlerine ilişkin kullanılan feminist dilin değiştirilmesi ve hukuki boyutların ön plana çıkarılması için çalışılmalıdır.
* Teolog (ilahiyatçı), sosyolog ve antropologların yer aldığı acil müdahale grupları oluşturulmalıdır.