Gündem

Başbakan'ın İstanbul Üsküdar'daki villası kiralık

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, havuzlu villa polemiğine açıklık getirdi.

13 Ağustos 2010 03:00

T24 - AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, havuzlu villa polemiğine açıklık getirdi. "Başbakan'ın İstanbul Üsküdar'daki villası kiralık" dedi. Çelik'in hedefinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da vardı. Kılıçdaroğlu'nun üslubunu eleştiren Hüseyin Çelik, "Bu tarz Türk siyasetine haksızlık, kınıyorum" dedi.

 

Çelik, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "havuzlu villalarının" gereksiz yere tartışma konusu olduğunu belirterek, "Sayın Kılıçdaroğlu, ana muhalefet partisinin lideridir, Mercedes'e de binse yakışır, villada otursa da yakışır. Helal parayla elde ettiğiniz her şey size helal olsun" dedi.

 

Çelik, Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun CHP'ye yeni bir ses, soluk ve ayağı yere basan bir muhalefet anlayışı getireceğinin ümit edildiğini ifade eden Çelik, "Ancak, Sayın Genel Başkanın dağarcığında toplumun derdine deva olacak ne yeni bir fikir ne yeni bir proje olduğu ortaya çıktı" dedi.

 

Ünlü mizah ustası Bernard Shaw'ın "bazı insanlar güldüreyim derken, gülünç olurlar" sözünü hatırlatan ve Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Kurulu'nda Başbakan Erdoğan'a "Recep Bey" dediğinde CHP'lilerin gülüştüğünü anımsatan Çelik, şöyle konuştu:

 

"O gün, bugündür Sayın Genel Başkan adeta mal görmüş mağribi gibi buna sarıldı ve Türk siyasetine getirdiği yenilik bu hitap şekli oldu. Bütün terbiye sınırlarını zorlayarak, Sayın Başbakana 'kalpazan' demek, bütün hükümete ve AK Parti camiasına 'haramiler, hırsızlar, köşeyi dönenler, kul hakkı' gibi son derece çirkin itham ve iftiralarda bulunmak Sayın Kılıçdaroğlu için bir tarzı siyaset haline geldi. Başbakan ve AK Parti'nin ülkeyi sattığını, ülkeyi peşkeş çektiğini her toplantıda tekrarlamak Sayın Genel Başkanın ezberi haline geldi. Bu tarzı, bu üslubu, bu mahalle dedikodusu siyasetini ayıplıyorum, bütün kem sözlerin sadece çıktığı ağızı kirlettiğini Sayın Kılıçdaroğlu'na hatırlatıyorum.

 

Siyasi partiler, şüphesiz birbirinin rakibidir, ama bunu düşmanlığa dönüştürenler unutmasınlar ki ülkelerine düşmanlık ediyorlar. Soğuk Savaş döneminden kalma bu köhnemiş anlayış bugüne kadar hiçbir siyasi kadroyu iflah etmedi, iktidar yapmadı ve yapmayacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu, daha işin başındayken bu kör kuyudan kendisini ve partisini çıkarmalıdır. Sayın Kılıçdaroğlu, üç-beş kişinin alkışını alayım derken sığ ve basit insanların sermayesi olan kara çalma, çamur atma siyasetinden kendisini bir an evvel kurtarmalıdır."

 

 

 

 

"Tüm ülkeye hakarettir"

 

Türkiye'nin Başbakanına "kalpazan" demenin tüm ülkeye hakaret, AK Parti'yi iktidara getiren milyonlarca insanı aşağılamak olduğunu kaydeden Çelik, Başbakan Erdoğan'ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, bir belediye şirketine açılan AKBİL davası nedeniyle müteselsilen davalı durumuna düştüğünü belirtti.

 

Bu davadaki bütün davalıların beraat ettiğini kaydeden Çelik, kalpazanın sahte para basan kişiye denildiğini ifade ederek, "Sayın Kılıçdaroğlu, açılan bir davadaki iddiadan yola çıkarak, hiçbir mahkumiyet, delil yokken ülkenin Başbakanına bu iftirada bulunmayı, şahsiyetinizle temiz siyasetle nasıl bağdaştırıyorsunuz? Tek kelime ile bu ayıp değil mi?" dedi.

 

 

 

"AK Parti mitinglerine memurların katıldığı" iddiası

 

AKP mitinglerine devlet memurlarının katılmasının mecbur tutulduğu iddialarının olduğunu ifade eden Çelik, "Bu iddialar külliyen yalandır" dedi.

 

Başbakan Erdoğan'ın son günlerde bazı illerde toplu açılışlar yaptığını, okul, hastane gibi yatırımların açılışlarının yapıldığını anlatan Çelik, "Onlarca okulun açılışının yapıldığı törenlere eğitim çalışanlarının katılmasından daha doğal ne olabilir. Sağlıkla ilgili açılış sırasında sağlık memurlarının oraya davet edilmesinden daha tabi ne olabilir" diye konuştu.

 

CHP'nin "hayır" kampanyası için hazırladığı dokümanlarda AK Parti'nin itham edilirken "ben yargıcı seçeyim, yargıç beni aklasın" gibi bir tutum içerisinde olduğunun iddia edildiğini öne süren Çelik, şöyle devam etti:

 

"Burada yargı ile ilgili olan kısım Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile olan kısmıdır. HSYK'nın yeni şeklinde 22 üye vardır, bunun 16'sını yargı kurumlarının kendisi seçiyor. Sayın Bakan ve Müsteşarla birlikte 18, 4'ünü de Sayın CUmhurbaşkanı seçiyor. 22 üyenin 16'sının yargı kurumlarınca seçildiği bir kurulda, siyasetin yargıyı kuşattığı, oraya müdahale ettiği, özerkliğini kaldırdığı şeklindeki iddiaya kim inanır. Biz bir kitap yayımladık, bizim kitabımız anayasa paketiyle ilgili ayakları yere basan bir kitaptır. CHP'nin yayımladığı dokümanlara bakın, Meclis'teki boş, arkası olmayan iddialarını burada tekrarlamışlardır."

 

 

 

 

MHP lideri Bahçeli'ye de çattı...

 

Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Ramazan'ın ilk gününde yayımladığı mesajına ilişkin olarak da, "Burada tebessüme, sevgiye, sempatiye, ruh ve gönül esenliğine yol açacak tek kelime var mı? Sayın Bahçeli, sizin sözlüğünüzde hiç müspet, olumlu, pozitif bir kelime yok mu? Bu nasıl bir ruh halidir, bu ne haldir? Bu ne öfke ve düşmanlıktır? Ramazan bile sizde gönül inceliği oluşturmadı mı? Bu dili, bu söylemi halkımızın sağduyusuna havale ediyorum" dedi.