Gündem

Başbakan'ın evinin yakınındaki camiye çarpan jet pilotları ifade verdi

Başbakan Erdoğan'ın evinin yakınında bulunan Aksa Cami'ne çarpan F-4 pilotları, 10 yıl sonra şüpheli sıfatıyla verdikleri ifadede, olayın kaza olduğu ve kasıt bulunmadığını belirttiler

16 Haziran 2014 22:35
Arzu Yıldız

27 Ekim 2004 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara Subayevlerindeki evinin yakınında bulunan Aksa Camine çarpan F-4 savaş uçaklarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma da o jetlerin pilotları ilk kez dinlendi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu’nda yürütülen soruşturma kapsamında Savcı Serdar Coşkun, dönemin Eskişehir 1.Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Kürşat Atılgan, minareye çarpan uçağın pilotları  Erkin Uyar ve Ayşegül Aysan’ı ‘şüpheli’ olarak dinledi.

Kürşat Atılgan 15 Mayıs’ta verdiği 2 sayfalık ifadesinde olayın tamamen bir kaza olduğunu, kasıt bulunmadığını söyledi.

Atılgan, uçuşların 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı provaları için uçuş yapıldığını belirtirken, savcıya 12 dakika 34 saniyelik uçağın içerisinden pilotların konuşmalarının da yer aldığı görüntüyü de teslim etti.

Atılgan’a Binvalis çiftliğinin fotoğraflarının çekilmesi olayı da soruldu. Atılgan söz konusu olayla ilgili “Söz konusu olayla ilgili emir Hava Kuvvet Komutanı'ndan geldi. Benim neden fotoğraf alındığına dair bir bilgim yok” dedi. Öte yandan, Aksa Cami'ne çarpan F-4 ile ilgili daha önce basına açıklamalar yaptığını da hatırlattı.

Uçağı kullanan pilotlar Ayşegül Aysan ve Erkin Uyar da, olayda kasıt olmadığını tekrar ederken; uçuş güzergâhı, koordinesine ve fit yüksekliğine uygun hareket ettiklerini ancak rüzgar şiddetine göre bazen bu yüksekliklerde 1 ila 1,5 metre bir sapma olabileceğini ifade ettiler.

Planlı bir durum olmadığını anlattılar. Savcı Coşkun’un pilotların ifadesini tamamlanmasının ardından olayı araştırması için bilirkişi görevlendireceği öğrenildi.

Aksa camine çarpan jetlerle ilgili soruşturma, eski Ankara TMK.10.Maddesiyle Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili tarafından açılmış, TMK’nın kaldırılmasının ardından savcı Bilgili Sahtecilik bürosunda görevlendirilince dosya yeni kurulan Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosundan Serdar Coşkun’a verilmişti.