Başbakan Binali Yıldırım 15 Temmuz darbe girişiminden sonra birçok ülkeyi sessiz kalmakla suçlayarak, " 15 Temmuz sonrası maalesef dost bildiğimiz birçok ülke sessiz kaldı " dedi.
Darbe girişi gecesi sokağa dökülen halkın demokrasiye canı pahasına sahip çıktığını belirten Yıldırım "15 Temmuz'da meydanlara inen vatandaşlarımız, mermilere, bombalara meydan okuyarak bu darbeye "Dur" demiştir. " ifadesini kullandı.
Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmaların Türkiye'de hukukun üstünlüğü ilkesi gereğince yürütüldüğün de belirtti.
Başbakan Yıldırım'ın yabancı parlamenterlere verdiği yemekteki konuşması şöyle:
"Akan yaşın rengi hep aynıdır. Ülke ve bayrak söz konusu olunca bu millet bütün ayrışmayı bir kenara bırakıp, aynı hedef uğrunda bir olmayı ve her türlü darbe girişimine karşı birlikte başarmıştır. Birileri kalkıp da demokrasiyi ortadan kaldırmaya kalkışırsa, devleti ele geçirmeye kalkışırsa orada artık farklılıklarımız kalkmış ve birlikteliğimiz devreye girmiştir"
15 Temmuz'da meydanlara inen vatandaşlarımız, mermilere, bombalara meydan okuyarak bu darbeye "Dur" demiştir.
Hiçbir demokraside, devlet vatandaşlarının beklentisine ve çağrısına duyarsız olamaz.
Biz de, uluslararası yükümlülüklerimizi dikkate alarak bu çağrıya kulak verdik ve bir daha böylesine alçak bir girişimle karşı karşıya kalmamak için gerekli adımları attık, atmaya devam ediyoruz.
Türkiye olarak, dost ve kardeş bildiğimiz her ülkenin zor zamanında hep yanında olduk. Desteğimizi bir saniye bile geciktirmedik. Biz de bir söz vardır "Dost kara günde belli olur"
Soğuk savaş günlerinde bile demokrasiyi savunanların yanında en önde yer aldık. Teröre karşı her yerde bu değerleri savunduk.
Dost ve kardeş ülkelerle dayanışma içerisinde olduk. Ancak ifade etmek isterim ki 15 Temmuz'da uğradığımız bu alçak saldırı karşısında kayıtsız şartsız derhal desteğini ortaya koyan dostlarımız oldu.
Ancak dost bildiğimiz birçok ülke sessiz kalmayı tercih etti. Halbuki yapılan saldırı demokrasiye karşı, milletin iradesine karşı, doğrudan millete yapılan bir saldırıydı. Darbe girişiminin ilk anında bu olayın vehametini yeterince anlaşılamamış olması doğrusu bizim tarafımızdan bir türlü anlaşılamamıştır.
Değerli dostlar, şunu ifade etmek isterim ki Türkiye, bu kötü tecrübeyi yaşadı. İsteriz ki hiçbir dostumuz bu acıyı yaşamasın. Onun için bu darbe girişimi bir anlamda bir sınavdı.
Demokrasiden yana olanlarla demokrasi karşıtı, darbe tarafında olanlar arasında bir tercihti. Gerçek dostlarımız biz orada hemen gördük ama bazı dost bildiklerimiz maalesef tepkilerini göstermekte gerekli cesareti gösteremediler.
Günler sonra gerçeklerin daha iyi anlaşışmasıyla birlikte bu durumun olumluya dönmesi de geç de olsa bir kazanımdır. Demokrasiler için bir kazanımdır, millet iradesi için bir kazanımdır.
Demokratik değerler konusunda en ufak bir olayda her türlü eleştiriyi yapan bazı ülkelerin olduğunu biliyoruz. Aynı ülkeler, doğrudan demokrasiyi hedef alan br saldırıda demokrasiyi savunmakta aciz kalmışlar, en hafif deyimiyle susmak suretiyle darbeden yana tavır sergilemişlerdir.
Dünyanın geleceği için endişe vericidir bu değerli dostlar. Demokratik değerlerin savunulmasında çifte standardı asla kabul etmiyoruz. İnsanlığa olan sadakatimiz ve borcumuzla da asla bağdaşmaz.
Sizler Türkiye'ye verdiğiniz desteğin bu zor günlerde bizimle dayanışmanın nişanesi olarak bugün buradasınız. TBMM'nin çağrısına kulak verip buraya geldiniz.
Sizlerden beklentimiz Türkiye'nin yaşadıklarını, Türk insanının o karanlık gecede demokrasisine canı pahasına nasıl sahip çıktığını bütün dünyaya anlatmanızdır. Bunu sadece uluslararası parlamenterler kapsamında değil, kendi ülkenizde de anlatmalısınız."