Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Bizim bu bağımsızlık meselesini ciddiye almamız lazım. Bizim için bağımsızlık gavura 'gavur' diyerek karşısına dikilebilmektir" dedi. OHAL'in uzatılmasına yönelik itirazlar hakkında da konuşan Kurtulmuş, "OHAL getirdik diye birileri ayağa kalkıyor, ciddiye alacak değiliz" ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, Kastamonu'da düzenlenen AKP Yerel Yönetimler 3'üncü Bölge İstişare ve Değerlendirme Toplantısında konuştu. "Yeni Türkiye'nin üzerine inşa edildiği 4 temel unsuru" anlatan Kurtulmuş, "devlet-millet kaynaşmasının önemine" işaret etti. Türkiye'nin yakın siyasi geçmişinin en önemli sorunlarından birisinin "devlet ve milletin farklı tellerden çalması, farklı şekillerde hareket etmesi" olduğunu belirten Kurtulmuş, "Tek parti zamanı, ondan sonraki siyasi dönemin önemli kısımlarında devleti temsil eden bir elit zihniyet, milletin tarzından, düşüncesinden farklı hareket ediyor ve tabiri caizse özellik 300 yıllık modernleşmemizin en önemli sorunu olarak devlet adına milleti şekillendirmeye çalışıyor. Bu sadece Cumhuriyet tarihimizde değil, Osmanlı'nın son dönemindeki yönetici elitlerin en büyük hastalığıdır" dedi.
"İmam Hatip meselesinin kenara bırakılması milletimizi tarihinden koparma projesidir"
Kurtulmuş, "Milletin tarihinden, köklerinden kopartılması için milletin bu tür olaylarda görünür olmasının önüne geçilmesi, inançlarımızın, geleneklerimizin uygulaması olarak kamusal alanın dışarısına çıkarılması, milletin inançlarıyla bütünleşmesini sembolize eden imam hatip liselerinin bir kenara bırakılması aslında siyasi bir projenin parçasıdır. Bu siyasi projede Türkiye'nin kökleriyle, değerleriyle, medeniyetiyle uzaklaştırılması, arasının koparılması ve ciddi bir şekilde Türkiye'nin nevzuhur bir ülke haline getirilmesi siyasi projesidir. Allah'a çok şükür bu mücadelede de yeni Türkiye istikametinde çok mesafe kat ettik. Milletin değerleriyle, kökleriyle, tarihleriyle, gelenekleriyle arasındaki irtibatı koparmak ve köksüz bir ağaç haline getirme amaçlarını sonuçsuz bırakacağız" dedi.
"Birilerinin toprağında gözümüz yok"
"Yeni Türkiye'nin en önemli sütunlarından birinin de medeni coğrafyaya gönül açmak olduğunu" iddia eden Kurtulmuş, "Bunu söylerken birileri endişe ediyor. 'Bizim birilerinin topraklarında gözümüz mü var?' diye. Hayır. Bizim birilerinin topraklarında gözümüz yok. Ama yeni Türkiye'nin ufku sadece Türkiye topraklarından ibaret değil, bütün dünyadır, bütün gönül coğrafyamızdır, bütün medeniyet iklimimizdir" dedi.
"Bölünmenin değil toparlanmanın sözcüsü olacağız"
Kurtulmuş, 5 bin parçadan oluşan bir puzzle ile karşı karşıya olduklarına iddia ederek, "FETÖ bu puzzle'ın parçalarından birisidir. Adi bir parçasıdır ama bu resmin parçalarından biridir. PKK, PYD gibi terör örgütleri puzzle'ın sadece bir parçasıdır. Büyük resim bu coğrafyanın bir kere daha bölünmesidir. Dün sınırlarını böldükleri insanların bugün gönüllerini ve zihinlerini bölüyorlar. Şii, Sünni diyerek, Türkmen diyerek, Türk diyerek, Kürt diyerek, Arap diyerek bu bölge insanlarını lime lime etmek ve birbirlerinden ayırmak istiyorlar. Hepsinin hedefi aynı hedeftir. Yeni Türkiye'nin önünü kesmek, güçlü Türkiye'nin önünü kapatmak. Bu oynanan oyunu bozacak olan tek ülke Türkiye'dir. PYD'nin sırtını sıvazlayanlar, senelerdir PKK'nın eline silah verenler, PKK'yı çok sevdikleri, PYD'nin içindeki insanları çok sevdikleri için bunu yapmıyorlar. Yapmak istedikleri şey Türkiye'nin önünü kesmek. Türkiye'nin yolunu kapatmaktır. Dolayısıyla burada da kararlı şekilde devam edeceğiz. Biz daha fazla bölünmenin değil, daha fazla birleşmenin, daha fazla derlenmenin, toparlanmanın adresi, sözcüsü olacağız, olmaya devam edeceğiz."
"Ezan sesini dindirme meselesi Kudüs'e hakarettir"
Kurtulmuş, "Kilise seslerini, çan seslerini, ezan seslerini, ya da Tevrat'taki ağlama duvarını beraber dinlemeye alışmış Kudüs, şimdi ezan seslerinin kısılması tehdidiyle karşı karşıyadır. Ah Osmanlı, ah güçlü Türkiye, siz orada asırlarca insanların dinlerine karışmamışsınız. Şimdi kendi inançlarını savunmaktan aciz olanlar, Müslümanların camilerinden 'Allah-u Ekber' seslerinin yayılmasına engel olmaya çalışıyorlar. Kudüs'te 'Allah-u Ekber' seslerini dindirme meselesi Kudüs'ün çok kültürlülüğüne, çok dinliliği geçmişine hakarettir ve asla uygulama alanı bulmayacak ve asla buna müsaade edilmeyecektir" dedi.
"Bağlımsızlık gâvura, gâvur diyebilmektir"
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Yeni Türkiye tarihiyle, kültürüyle barıştığında neyi görüyor? Orada emperyalizm yok, orada sömürü yok. Ama orada bir şey daha var. Tarihimizle, kültürümüzle barıştığımızda başkalarına karşı, emperyalist ülkenin boyunduruğu altına girmek de yok. Onların gölgesi altına girmek de yok. 'Türkiye müslümanlığı' dediğimiz, bugünlere kadar gelmiş olan bu büyük medeniyetin en temel özelliklerinden birisi gavura 'gavur' diyerek gavurun karşısına dikilebilmektir. Onun için Çanakkale'de vazgeçmedik. Onun için Kurtuluş harbinde esir düşmedik. Biz, bu millet, bu toprakların müslümanları nasıl düşünürse öyle düşünüyoruz. Bizim bu bağımsızlık meselesini ciddiye almamız lazım. Bizim için bağımsızlık gavura 'gavur' diyerek karşısına dikilebilmektir. Çanakkale'de yoksa direnemezdik. Gavur, gayri müslime verilen isim değildir, bizim lugatımızda. Bizim lügatımızde gavur despota, zalime, insanlara karşı zulüm edene, emperyaliste verilen isimdir. Bu topraklarda iktisadi ve siyasi bağımsızlığımız için söylüyorum. Biz Alah'ı bir bilir, Allah'tan başka kimsenin karşısında eğilmeyiz, diz çökmeyiz. Şimdi Türkiye bu istikamette yürüdükçe birilerinin telaşı bundandır."
"OHAL getirdik diye birileri ayağa kalkıyor, ciddiye alacak değiliz"
OHAL uygulamasına dair de Kurtulmuş, "15 Temmuz'da Türkiye'nin uçurumun kenarından döndüğüne" vurgu yaparak, "Devletin içine girmiş olan bu insanları ayıklamak için OHAL getirdik diye birileri ayağa kalkıyor. Kusura bakmayın kimsenin bu sözlerini ciddiye alacak değiliz. Biz OHAL'i Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni darbecilerden korumak, milletimizin demokrasisine sahip çıkmak ve milletimizin geleceğini garanti altına almak için uyguladık. Gereği kalmadığı zaman, ihtiyaç kalmadığı zaman da bu kararı bağımsız, egemen Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümeti olarak alır, uygulamaya koyarız" dedi.