Başbakan Tayyip Erdoğan, "paralel yapı" olarak nitelediği Fethullah Gülen cemaatini hedefine alarak AKP'li belediye başkanlarına "Bunlara verilmiş ne kadar yer bina varsa bunların hepsinin hukuk ve demokrasi içinde tek tek geri alınmasını istiyorum" talimatını verdi.
Başbakan Erdoğan, AKP'li Yerel Yönetimler İstişare ve Değerlendirme toplantısında belediye başkanlarına seslendi.
Erdoğan, dünkü grup toplantısında kendisi ve çocuklarının telefon numaralarını verererek, TÜBİTAK'ın "montaj" dediği ses kayıtlarını açıklayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu sert bir dille eleştirerek, "Sen CHP genel müdürü müsün yoksa telefon rehberi misin, sekreter misin? Başkasının numaralarından sana ne?" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Sizler sadece belediye başkanları değilsiniz. AK Parti'nin kutsal emanetini taşıyan insanlarsınız. Siz alt yapıyı üst yapıyı yapacaksınız. Sizler gönüllere gireceksiniz. Hizmet yeterli değil. Hizmet gönle girmektir. Eğer gönül kırarsak yaptığımızın bir ehemmiyeti yoktur.
Sokakta yürürken arkanızdan belediye başkanı geçiyor demesinler adam gibi adam geçiyor desinler.
Belediye Başkanı şehir eminidir. Sizler bir medeniyet tasavvurunu temsil ediyorsunuz. Sizler modern zamanın akıncı beylerisiniz.
Demokrasi yerelde başlar. Bugün köy olan yerler 50 yıl sonranın şehirleridir. Temel sağlam olacak. Şimdilerde moda bir tabir var ya çatı aday. Temelin yok ki çatın olsun.
Çarpık şehirleri düzeltmek için çalışıyoruz. Bir anda bunları düzeltmek mümkün değil. Siz bir kapı açıp devam ederseniz gerisi gelecektir. Yurt dışına çıktınız gelişmiş şehirlere baktınız.
Aklınıza benim hemşehrim neden böyle şehirlerde yaşamıyor? sorusunu sormalı. Sizlerde gece gündüz çalışacaksınız. Diyarbakır, Konya, Sivas, Edirne, Bursa buralar hayranlık duyulan şehirlerimizdi.
'Kentsel dönüşüm değişim diyoruz'
Ecdad yaşanabilir şehirler inşaa edildi. Kötü miras almış olmamız kötü miras bırakacağımız anlamına gelmez.
Şehrimiz nasıl bozulduysa bu kadro bu şehirleri öyle inşaa edecek. Kendi vicdanınıza ve şehitlerimizin ruhuna mazaret üretemezsiniz.
İnsan şehri inşaa eder sonra kendisini inşaa eder sonra şehir kendisini inşaa eder.
Kentsel dönüşüm değişim diyoruz. Bazı belediye başkan arkadaşlarımız benim şehrim ilçem küçük diye bahane üretiyor.
Hiçbir yere sığınmanın anlamı yok. Ben partimin genel başkanı olarak, belediyeden damdan düşen biri olarak şunu söylüyorum. İlçemizde bunları yaparız. Birilerine rant sağlamanın derdine düşmeyeceğiz.
Dikey mimariden yana olmayacağız. Biz yatay mimariden yana olacağız. 50-100 kat bina yaparak birilerine hava atmayacağız.
Bizim medeniyetimiz nedir bunu bilmeliyiz. Birilerine rant sağlamak amacıyla 50 kat bina yapamayız. Biz bu konularda hassas olacağız.
Küçük meseleler son derece önemlidir. Göze, gönle, kalbe hitape eden düzenlemeler yapmalıyız. Siz istediğiniz kadar büyük projeler peşinde koşun ama vatandaşın ayağına takılan bir kaldırım önemlidir.
'Görüntüyü bozan her şey büyük meseledir'
Belediyelerimiz hala yaya kaldırımlarında engelli sorununu çözememiştir.
Engelli vatandaşımızın rahatlıkla yürüyebileceği alanlar yapılmalı. Bisiklet yollarını da yapacaksınız. Bu kültürü de genişletmeliyiz. Bütün illerimizde bunu yapmalıyız.
Yollarda ufkumuz 2x4 şeklinde yapmalıyız. Vatandaş sokağa çıktığında kendini emniyette hissetmeli.
Görüntüyü bozan her şey büyük meseledir. Vatandaş evine gelirken yorgun gelmesin. Bir yangında itfaiye aracı o sokağa giremiyorsa bunun sorumlusu belediyedir.
5 seneyi uzun bir süre olarak görmeyin. Bunu adeta evimizdeki huzuru olarak görelim.
Mevcut şehirlerimiz bu anlayışla büyümemiş. Bizim görevimiz bu olmalı. Önemli olan sağlıklı büyümedir. Sizler şehirlerin eminisiniz. Ama sahibi değilsiniz.
Kararlarınızı şehrin tüm sakinleriyle istişare etmeniz gerekir.
İdeolojik yaklaşımlara her ne yaparsanız yapın onlar karşı çıkacaktır. Onlara 24 ayar altından yol yapsanız bunlar teneke diyecekler.
Milletimiz 30 Mart'ta bu yerleri size verdi. Bu emanete sahip çıkarsanız 5 yıl sonra bu millet size gerekli değeri verir.
Bu harekette kibir yoktur. Belediey başkanı olmak bizi halkın üstünde göstermez. Halkın hizmetkarı yapar.
Taksim'de kışla ve kültür merkezi için girişimlerimize karşı çıktılar. Taksim maalesef mabedsiz bir bölge. Taksim Camii'nin yapılması konusu getirildiği halde, trafiğin yerin altına alınması ve Taksim meydanının yayalaştırılması gündeme geldiği halde buna karşı bir tavır. Yapılacak olumlu şeylere karşı bunların yaklaşımı olumlu değildir.
Bir halk oylaması yapsak Beyoğlu ilçesi buna hayır demez evet der. Seçimlerde Beyoğlu'nu AK Parti'nin kazanmış olması bunun en açık ispatıdır. Bu neyi gösteriyor? Beyoğlu halkı vaatlerimize hayır demiyor. Tam aksine evet diyor.
Cumartesi günü İstanbul'da dünyanın en büyük havalimanı inşa edilmek üzere temel attık. Dün Ankara'da kendi milli kuruluşlarımızın imal ettiği 3 helikopterin Karakuvvetleri'ne devir teslimini gerçekleştirdik. Toplam 59 tane olacak. İlk üçü teslim edildi. Bütün bunlar sıradan yatırımlar değil.
Havalimanıyla ilgili kolay kolay da bir şey yazamıyorlar. Ne yaparız da bunu gölgeleriz diyorlar. Yılda 150 milyon insanın bu havalimanındaki gidiş gelişini düşünün. Atatürk Havalimanı bile rekor kırıyor. Dün günlük iniş kalkışta yaklaşım 1300 uçak oraya indi kalktı. Bu ihtiyaca cevap vermiyor. Çünkü siz havada uçakları dolaştırıp döndürürseniz bu hem gelene zulüm hem içindeki vatandaşa zulüm. Gidecek, kalkan uçağı pistin başında 45 dakika 1 saat bekliyor. Şikayetler geliyor.
Artık bu terazi bu kadar sıkleti çekmiyor. Birileri kalkıp niye geç kaldınız da diyebilir. Ama demek ki burayı yapacak beş tane yiğide ihtiyaç vardı. Biz bütçeden ziyade bu yap işlet devret sistemiyle nasıl yaparız bunun arayışı içinde olduk. Ülkeyi biz 26 havalimanı ile aldık. Buna 26 tane daha ekledik. 52 havalimanı var. Bunların bazılarını yap işlet devret sistemiyle yaptık. Finansi yönetmek her yiğidin karı değil. Bugüne kadar gelenler finansı yönetemediği için taş üstünde taş koyamadılar.
Para olmadan birilerinin finansıyla kaynak üretmek suretiyle bunu yapmak meseledir. Buna yolsuzluk dediler. İlla bir kulp takacaklardı. 25 yıl orayı çalıştıracaklar sonra bize devredecekler. Yani millete. Devlete. Bu arada da belli bir kira ödeyecekler. Sadece bir havalimanı değil, helikopterler değil, bunlar aslında bir büyük iddanın davanın adamı olmanın tablosunun gerçekleştiği anlardır.
Siparişler gelmeye başladı. Ürettiklerini satan bir ülke haline geliyoruz. Türkiye artık kabına sığmıyor. Türkiye kendine biçilen rolü reddediyor. Kendi rotasını çiziyor. Biz yıllarca başka ülkelere gıbtayla baktık. Başka ülkelerin başarılarını izledik. Ulaşılamaz hayal olarak gördük. Bir kaç asır öncesine kadar bu topraklar dünyanın gıbtayla baktığı topraklardı. Maalesef bizi medeniyetimizden koparmak toprakla bağımızı kesmek istediler. Bizi aza mahkum ettiler. Var olanla yetinmeye başkasına hayranlıkla bakmaya mahkum ettiler. Dışardan değil sadece, içerden de bizi dar çerçeveye hapsetmek istediler. Biz 3 Kasım'da geldiğimizde Türkiye'nin azla yetinemeyeceğini söyledik, Türkiye adına millet adına hayaller kurduk ve bunları gerçeğe dönüştürmenin mücadelesini verdik.
Şimdi elhamdulillah bizim de yollarımız var. Artık bizim de hızlı trenlerimiz otoyollarımız var. Yurt dışında gördüğümüz şeyler artık kendi ülkemizde var olan şeyler. Artık biz de işte ANkara'dan İstanbul'a Konya'ya Sivas'a Eskişehir'e hızlı trenle gidiyoruz. Bu ağ artık hamdolsun bir çok ile ulaşacak. 20-30 kişilik sınıfları konuşuyorduk. Şimdi bizim de hamdolsun 20 kişilik sınıflarımız var. Filmlerde doktorların ellerinde çantalarıyla eve gittiğini görüyorduk. Ulaşılamaz zannediyorduk. Yabancı filmlerde sürekli ambulans sesi duyuyor hayret ediyorduk. Şimdi bizde de bir telefon kadar yakın ambulanslar, jet ve helikopter ambulanslar var.
'Cemaat misin, örgüt mü?'
Sanmayın ki 17 ve 25 Aralık operasyonları yolsuzluk için yapıldı. Büyük Türkiye birilerini rahatsız etti.
Taban ile tepe yönetimi aynı kıbleye bakmıyor. Türkiye'nin milli kurumlarına açık açık taarruz ettiler. Hedefi hizmet ve eğitim olan bu örgüt MİT müsteşarıyla niye bu kadar ilgili? Sen cemaat misin örgüt mü? Polisler görevden alınıyor veya tayin ediliyor. Bakıyorsunuz yayın organlarında haber... Sen emniyet teşkilatının bölge yönetimi misin? Sana ne? Sen mi birini bir yerden atayacaksın. Demek ki bunlar bu işin içinde bu kadar var. Bu bunu gösteriyor. Bu hassasiyete bizim de böyle bakmamız lazım. Şu anda bazı belgeler yayınlanıyor. Ertesi gün malum medyası bu yanlış diyor. Bunlarda takiyye yalan iftira meşrudur. Hedefinin insan yetiştirmek olduğunu söyleyen bu örgtü artık cemaat demiyorum ben bunlara siyasetin nasıl bu kadar içine girer siyaseti dizayn etmeye nasıl bu kadar cüret eder.
Anadoluda saf temiz insanların alın teriyle yükselmiş bu örgüt nasıl olur da kendi ülkesinin kazanımlarına saldırır. Yargı ve emniyet içinde kendi paralel yapılanmasını kurarak bir cemaat nasıl olur da kendi ülkesini çökertmenin içine girer.
'Bunlara verilmiş ne kadar yer bina varsa geri alın'
Benimle ilgili 245 dava açtılar. Şimdi ne olacak? Duracak mıyız? Arkadaşlar yola çıkarken söyledik. Biz kefeni giyerek bu yola çıktık. 245 değil 2450 tane de açsalar bu yolda devam edeceğiz. Ben belediye başkanlarımdan bunu istiyorum. Bunlara verilmiş ne kadar yer bina varsa bunların hepsinin hukuk ve demokrasi içinde tek tek geri alınmasını istiyorum. Bu benim için ne denli bir sorumluluksa sizler için de aynı sorumluluktur.
Bize afta tarfta yapan partimizde milletvekili seçilen ve ya belediye başkanı olup da istifa eden ayrılanlara karşı da herhangi bir iş takiplerinde şunda bunda gereken tavrı kendilerine koymalısınız. Bunlar sizin semtinize dahi uğrayamamalı. Malum bunların da işveren örgütleri var. Yıllarca biz bunların samimiyetlerine güvendik. Bu samimiyetin gereği olarak da biz de hukuk içinde gerekli destekleri verdik. Ama bundan sonraki süreçte değerli arkadaşlar bunlar asla bizden bu istikamette de destek görmemeli. Çünkü bütün bunlar ne yazık ki şu seçimlerde çok açık net ortaya çıkmış ve kalkıp da bu ülkenin başbakanına, bu iktidarın vekillerine bakanlarına bu denli saldırıda bulunanlar hukuk içinde karşılığını göreceklerdir.
30 Mart'ta gittiler CHP ile MHP ile BDP ile ittifak yaptılar. Düşünebiliyor musunuz? Kapı kapı dolaşıp bu partilere oy istediler. Yeter ki AK Parti kazanmasın. Bunu yaptılar. Ankara'da İstanbul'da başka şehirlerde bu örgüt aday belirledi. CHP ve MHP de kabul etti. Örgüte itaat etti. Bunlarla birlikte gereken cevabı bir kez daha aldılar.
'Sanane başkasının telefonundan ey Kılıçdaroğlu'
CHP genel müdürü hala utanmadan sıkılmadan eline tutuşturlan iftiraları papağan gibi tekrar ediyor. CHP hala Pensilvanya'nin dizinin dibinden kalkmadı. Pensilvanya sadece dizilere değil CHP ve MHP'ye de senaryo yazıyor. Çıkmış telefon numaraları açıklıyor. Sen CHP genel müdürü müsün yoksa telefon rehberi misin, sekreter misin? Başkasının numaralarından sana ne? İnanın kendi telefon numarasını sorsanız söyleyemez. Kesinlikle unutmuştur. Belediye başkanıyken evi kağıthanede kağıttepe diyor. Daha kendi partisinin çözüm süreci için hazırladığı maddelerin sayısındaın habersiz kişiden hangi ciddi öneriyi beklersiniz.
Biz 30 Mart öncesi gittiğimiz her yerde Arif Nihat Asya'nın bayrak şiirini okuduk. Bunu her bölgede okuduk. Beyefendiler bu şiiri daha dün farkettiler. Niye? Çünkü istismar fırsatı vardı. Hakkari'de bayrak diye bir meseleleri yoktu. Hakkari'de niye Türk bayrağı yoktu ey Kılıçdaroğlu. Sende yürek yok. Olsa dalgalandırırdın. Utanamdan sıkılmadan bayrağı beni indirdiğimi söylüyor. Bendeki bayrak sevgisinin zerresi sende olamaz. Sen kimsin ya.
Bahçeli de çıkmış genelkurmay başkanımıza istifa et diyor. Sen ne zamandan beri cumhurbaşkanı oldun ya istifa istemeye başladın. Sen önce Sivas'tan öteye gitmesini öğren. 30 Mart seçimlerinden ikiniz de gidemediniz.
'Bendeki bayrak sevgisinin zerresi yok onlarda'
Biz bayrak şiirini Türkiye’nin her yerinde okuduk. Beyefendiler bu şiiri dün fark etti. CHP Hakkari’de miting yaptı. Hakkari’de o meydanda toplananlarda neden Türk bayrağı yoktu ey Kılıçdaroğlu? Sende yürek yok. Şimdi utanmadan sıkılmadan o bayrağı indirdiğimi söyleyecek kadar alçalıyor. Bendeki bayrak sevgisinin zerresi yok sende. Sen kimsin
Bahçeli de ‘istifa etsin’ diyor. Sen en zamandan beri cumhurbaşkanı oldun da istifa diyorsun? Sen önce Sivas’tan öteye gitmeyi öğren. 30 Mart seçimlerinde ne sen ne de Kılıçdaroğlu gidebildiniz mi?
Orada Türk Bayrağı dalgalanmıyor mu? Neden gidemediniz?
Hakkari’ye Kılıçdaroğlu bir kez gitti. O seçimden 4. parti çıktı.
'Ey MHP, ey CHP neden Çukurca'da yoksunuz'
CHP Şemdinli’de Çukurca’da neden yoksunuz. Orada teşkilatlarımızı dik tutabilmek için her türlü mücadeleyi veriyoruz.
Bunlar bayrağı da uzaktan seviyor. Şimdi CHP’li vekiller çıkıyor Lice’de ölen 2 vatandaşın cenazesine koşuyorlar. Gelin şu gençleri yaşatalım desen gelmezler. Lice’de olaylar başlayınca Diren Lice dediler, olayları tahrik ettiler. Bayrağa saldırı olunca gerisin geri geldiler.
Ankara’da bayrağı yakacaksın, hiç gitmediğin Diyarbakır’da saldırı olunca üzerine atlayacaksın. Türk Bayrağı’nı kimsenin istismar aracı yapmayız. Ne MHP ne de CHP bizim bayrak sevgimizi ölçecek kalibreye sahip değildir.
'O provakatör vurulsa cesedi üzerinden istismar yapılacaktı'
Alçakça saldırının hesabını soruyoruz. O hainin bulunması için çalışmalar sürüyor. O provokatör vurulsaydı cesedi üzerinden istismar yapılacaktı. Şimdi bayrak üzerinden yapılıyor. Gezi’de yarım kalan oyunu şimdi burada ilerletmek isteyecekler.
Türkiye bu saldırılara geçmişte eyvallah etmedi, şimdi de etmez.
Bunlarda karakter yok. Karakter olsa o çocukların arkasına, o hanım kardeşlerimizin arkasına saklanmazlar. O kadar zavallılar ki MHP, CHP ve paralel yapıdan medet umar hale geldiler.
Terör örgütü de HDP de bölgeye acıdan başka bir şey vermedi. Öldürdüler. Şimdi Diyarbakır’da çocukları için eylem yapanları görünce elleri ayaklarına dolaştı. Tek parti zulmü daha kurulmadan çatırdamaya başladı. Halkım bu kan emici vampirlere itirazlarını daha da yükseltecek.
Köşk seçimi
Türkiye’de güven ortamı devam edecek, paralel yapıyla mücadele, çözüm süreci mücadelemiz devam edecektir. Parti politikamız şahıslarla bağlı değil. Herhangi bir değişiklik olursa bu değişiklik partiyi de Türkiye’yi de ileri götürecektir. Sizden çalışmalara başlamanızı istiyorum. Bu aynı zamanda 2015 seçimlerine hazırlıktır.
Ne CHP ne MHP ne de diğerleri cumhurbaşkanını halkın seçmesini istediler mi? Hayır onun da karşısında durdular.