Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Başbakan Binali Yıldırım'ın anayasa değişikliği teklifine ilişkin 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasıyla ilgili olarak "Ege'de hayır oyları önde" dediğini ileri sürdü. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın programında düzenleme yapıldığını iddia eden Selvi, "Erdoğan’ın programında düzenleme yapılıyor. Cumhurbaşkanı bundan sonra İstanbul’a daha fazla ağırlık verecek" dedi.
Abdulkadir Selvi'nin "‘Evet’ ve ‘Hayır’ların motivasyon kaynağı" başlığıyla yayımlanan (27 Mart 2017) yazısı şöyle:
16 Nisan tarihi yaklaştıkça, kararsızların oranı da azalıyor. Kamuoyu araştırmaları kararsızların oranının yüzde 10-12 seviyesinde gösteriyor. Bu oran başlarda yüzde 30’lar seviyesindeydi.
Referanduma giderken kadın oylarında ilginç bir gelişme gözleniyor. Kararsızların arasındaki kadın oyları azalıyor. Kadın seçmenlerin arasında evet oyları ağır basıyor. Adil Gür’ün sahibi olduğu A&G’nin araştırmasına göre kadınların yüzde 54.6’sı ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan için’ destek vereceğini söylüyor. AK Parti hareketi içinde de kadınların önemi büyük. Erkeklere göre daha ‘Erdoğancı’lar hem de kapı kapı dolaşıp oy topluyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gününü kadınlara ayıracak, ‘kadınlar günü’ yapacak. Elbette ki hanımların kekli-pastalı günü gibi değil. Onlarla, ‘referandum günü’ yapacak.
Bu arada kamuoyu araştırmaları ve saha gözlemleri ışığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın programında düzenleme yapılıyor. Cumhurbaşkanı bundan sonra İstanbul’a daha fazla ağırlık verecek. Başbakan Binali Yıldırım, 5 coğrafi bölgede evet, Ege’de ise hayır oylarının önde olduğunu söyledi. En çok seçmene sahip olan Marmara Bölgesi’nde ise başabaş bir durum söz konusu. Bu göstergeler Erdoğan’ın İstanbul’a ağırlık vermesine neden oldu. İstanbul ile Erdoğanarasındaki özel bir bağ var. Cumhurbaşkanı hem kendisi İstanbul’a ağırlık verecek hem de bakanlara hemşeri dernekleri üzerinden İstanbul’da çalışma talimatı verdi.
Evet ya da hayır diyeceklerin kendine göre belli başlı gerekçeleri var. Ama bir nokta var ki, iki kesimin kesişme noktasını oluşturuyor. Erdoğan sevgisi ve Erdoğan nefreti. A&G araştırmasında Erdoğan için evet diyeceklerin oranı yüzde 51.4 çıkıyor. Bu, Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı yüzde 51.8’e yakın bir oran.
Referandumda anlamlı bir evet çıkması için, bazı kaygıların giderilmesi gerekiyor.
3 soru ön plana çıkıyor
1- Tek adamlık.
2- Erdoğan iyi ama ondan sonra ne olacak kaygısı.
3- Kampanyanın dili.
İlk günlere rağmen kampanya dili önemli ölçüde değişti ama hâlâ AK Parti’ye özgü kucaklayıcı ve kapsayıcı bir dilin hâkim olduğunu söylemek mümkün değil.
Tek adamlık ise hayır cephesinin en önemli motivasyon aracı. A&G’nin araştırmasında bu oran 53.2 çıkıyor. AK Parti seçmeninin kafasını kurcalayan konu ise, “Erdoğan iyi, peki ondan sonra ne olacak?” sorusu. Her iki kaygıyı da giderebilecek tek kişi var. O da Cumhurbaşkanı Erdoğan. Son dönemde konuşmalarında en çok bu noktaların üzerinde duruyor. Ama biraz daha vurgu yapmasına ihtiyaç var.
En etkili faktör
Evet vereceğini açıklayanlar ilk sıraya Erdoğan’ı yerleştirdikten sonra sırayla...
İstikrarın devamı, darbelerin olmaması için, terörle daha etkin mücadele edilmesi, çift başlılığın engellenmesi ve parlamenter sistemin artık yürümemesi seçeneklerini sıralıyorlar. Hayır diyeceklerde ise tek adamlık açık ara önde. Onu parlamenter sisteme olan inançla, ülkenin bölünme kaygısı izliyor. Rejimin değişeceği ve Meclis’in ve siyasi partilerin bir daha olmayacağı endişesi de onları takip ediyor. Erdoğan’a karşı olduğu için hayır diyeceklerin oranı yüzde 27.7 çıkıyor. Cumhurbaşkanı’nın meydanlara çıkmasıyla Erdoğan sevgisi yükseldiği gibi karşıtlığı da tırmanmaya başlamış. Tek adamlık kaygısı ve Erdoğan karşıtlığı nedeniyle hayır vereceklerin oranını toplandığımızda 80.09 ediyor. Demek ki ne sistem değişikliği ne rejim kaygısı... Hayır cephesinin en önemli sorunu Erdoğan. Avrupa’nın referandum sürecinde başlattığı Erdoğan karşıtı kampanyanın bundan bağımsız olduğunu düşünmüyorum. İşi Erdoğan’ın kafasına silah dayayan pankart açmaya kadar götürdüler. ‘Evet’in de ‘Hayır’ın da en önemli motivasyon aracı Erdoğan oldu. Zaten referandum da hızla bir Erdoğan referandumuna dönüşüyor. Hem içte hem dışta.