Gündem

Davutoğlu, AKP'nin seçilmediği Tunceli, Şırnak ve Hakkari'ye milletvekili tayin etti!

"Türkiye bu yamalı bohçaya dönmüş anayasa ile yol alamaz"

09 Ocak 2016 13:35

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "3 ilden milletvekili çıkaramadık, ancak grubumuzdan 3 milletvekili arkadaşımızı o illere tayin ediyoruz. Bu arkadaşlarımız iki ilden de sorumlu olacak. Hakkari, Şırnak, Tunceli milletvekillerimiz olacaksınız" dedi. 

Davutoğlu, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin olarak, "Buradan bir kez daha ilan ediyorum, Türkiye bu yamalı bohçaya dönmüş anayasa ile yol alamaz" diye vurguladı.

Davutoğlu, AKP'nin 24. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılışında konuştu.

Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Türkiye'yi umutsuz, çaresi noktadan karanlık tünelden bugünlere taşıyan AK Parti milletimizin umudu oldu. AK Parti'nin temelleri bu istiklal şehrinde atıldı. İnsanlık odaklı bir siyasetin adı oldu. İnançlı bir siyasi kadro, Afyon'dan yola çıktı. Bu kadroda görev alan arkadaşlarımız 23 kez bu kamplarda bir araya geldiler. 

Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a da şükranlarımızı arz ederiz. 

Gücünü milletten alan bir parti olarak, bugün o sağlam temel üzerinde 14. hizmet yılında. Yine milletin hizmetindeyiz, Türkiye'nin hizmetindeyiz. Hiçbir senaryo milletle aramıza giremeyecek. Dahili ve harici bütün odaklar bu ülkeyi sahiplenmeye engel olamayacak. 

AK Parti siyaset hayatında pek çok güzel gelenek başlattı. Siyasetin amaca istişaredir. Biz sürekli bir araya gelir, muhasebemizi yaparız. Akıllarımızı, emeklerimizi, gönüllerimizi birleştireceğiz. İstişare birlikte düşünmektir. Biz kardeşliğimizin büyümesini umarız. En doğru yola en doğru şekilde çıkacağımıza inanıyorum. 

2015 sıradan bir yıl değildi. Siyasi yolumuzda çok önemli bir eşikti. İki seçimin hikayesine dikkatle bakanlar, AK Parti'nin muhasebesini ne kadar dikkatle yaptığını görürler. 7 Haziran sonucunu millitimizin uzlaşı mesajı olarak gördük. Ortak hükümet kurmak için samimiyetle tavır gösterdik. Ancak aynı samimi tavrı muhataplarımızdan göremedik. Ardından zorunlu olarak seçim kararı alındı. Ancak anayasanın açık hükmüne rağmen CHP ve MHP elini taşın altına koymadı, sorumluluktan kaçtılar. Biz bir yanda bu sıkıntılı dönemin Türkiye'ye zarar vermemesi için gayret gösterdik, diğer taraftan seçim meydanlarını doldurduk. 7 Haziran- 1 Kasım arası Türkiye yönetilmesi çok zor, kritik bir dönemden geçti. O kritik eşikten basirat, dirayet ve en çok milletimizin duasıyla geçtik. Hem hükümetimiz, hem partimiz örnek bir duruş gösterdi. Milletimizin partimize verdiği mesajdan gerekli dersleri çıkardık. Yenilendik ve tazelendik. 

Ülkemizi, milletimizi hedef alan operasyonlara izin vermedik. AK Parti ile Türkiye ile gönül coğrafyamızı zaafa uğratmadık. Milletimiz 1 Kasım'da bizimle yeni bir destan yazdı. AK Parti siyasetinin Türkiye için ne kadar önemli olduğunu gösterdiği için bunları tekrar muhasebe etmek isterim. 

7 Haziran akşamı Konya'dan Ankara'ya geldiğimde bizim ümitsizliğe kapılmamızı bekleyen çok kişi olduğunu biliyordum. Bu ne güzel, ne mübarek topluluktur ki, 7 Haziran'da başımızı eğmemizi bekleyenlere izin vermedi. Bütün AK Parti kadrolarına şükranlarımı iletmek istiyorum. Başınız hiçbir zaman öne eğilmeyecek. 

Her türlü hesapların içine girenler oldu. Meclis Başkanı adayımızı kendi içimizden çıkardık ve istediğimizi aldık. 7 Haziran'da da Meclis Başkanlığı onurlu bir şekilde İsmet Yılmaz arkadaşımız aldı. Ben 25. Dönem Milletvekillerimizi de şükranla anıyorum. 

Parti içinde oluşan görüşlerle çok geniş bir istişare zemini oluşturduk. Bu derslerle kongremize gittik. Partimizin kurucu ilkelerini kurumsallaştırmak üzere yeni birimler ikdas ettik. Siyasi Etik ve Erdem Kurulu'nu kurduk. Sevinerek ifade etmeliyim ki kurucu ilkelerimiz bize yön vermeye devam ediyor. Burada yakılan meşalenin kurucu ilkelerde hiçbir zaman taviz vermedik, vermeyeceğiz de. Bu davayı şahsi çıkarları için kullananlara izin vermeyeceğiz. Dua eden mazlum milletlerin umudunu, yaşlı kadınlarımızın hakkını, hukukunun birkaç kişi tarafından harcanmasına izin vermedik, vermeyeceğiz. 

Bu hareketimizin en büyük sahipleri, hiçbir mevki ve makam sahibi olmaksızın, 7 Haziran'da 1 Kasım'da o meydanları dolduran kardeşlerimizindir. Fedakar kitlelerin hukukunu hiçbir fırsatçıya çiğnetmeyeceğiz. Dökülen terlerin, verilen emeklerin gereğini yapacağız. Yeter ki bu aziz insanların emeklerinin, dualarının karşılığını verelim. 

Suruç saldırısı ile birlikte ülkemiz üzerinde ameliyat yapılmak istendi. Terör örgütleri sahaya sürüldü ve Türkiye dört bir koldan saldırıya uğradı. Anında kararlı ve kapsamlı bir mücadeleyi başlattık. Biz beklemek için emanet almadık. Korkarak kenara çekilmek için emanet almadık. Biz gerektiğinde her türlü riski alırız. 23 Temmuz günü arka arkaya gelen terör saldırıları karşısında gerekli kararları aldık, gerekli talimatları verdik. Milletimiz üzerine getirilmek istenen kara bulutlar dağılana kadar mücadele edeceğimizi açıkladık. Biz terörle böyle mücadele etmeseydik, Türkiye kaosa sürüklenebilirdir. 

Ankara saldırısı sonrası teröre karşı tavrımızı takındık. Failleri de yakalandı.

Milletimiz bu dönemde, AK Parti'nin Türkiye'nin neden siyasi yegane umudu olduğunu gördü. Teröre karşı net tavır alan AK Parti kazandı. Millitimiz samimiyetimize, dava aşkımıza inandı. 1 Kasım demokrasi zaferi oldu. Terörden ,kargaşadan, iftiradan medet umanlar kaybetti. 23,7 milyon oy ile Türkiye'de 317 milletvekili çıkardık. Bugüne kadar girdiğimiz seçimlerdeki en yüksek oyu aldık. CHP'den 11,5 milyon oy fazla aldık. CHP, MHP ve HDP'nin aldığı oydan daha fazla aldık. Böylesine bir zafer milletimizin bize armağan ettiği en büyük hediyedir. 

Bu tablo ile gurur duyulmaz mı? Siz gibi değerli dava arkadaşlarımızla gurur duyulmaz mı? Her bir AK Partili'nin alnı öpülmez mi?

 

"Tunceli, Şırnak ve Hakkari'ye
milletvekili tayin ediyoruz"

 

3 ilden milletvekili çıkaramadık, ancak grubumuzdan 3 milletvekili arkadaşımızı o illere tayin ediyoruz. Bu arkadaşlarımız iki ilden de sorumlu olacak. Hakkari, Şırnak, Tunceli milletvekillerimiz olacaksınız. Dağını, tepesini, herbir mezrasını bilecekler, herbir vatandaşlarımızla diz dize oturacaklar. Bizim tek bir milliyetçiliğimiz var, o da Türkiye milliyetçiliği. 

Hükümetimizi kuralı 40 güne yaklaştı. Bu kısa süre içinde vaatlerimizin yüzde 30'unu gerçekleştirdik, reformlarımızın yüzde 25'ini Meclis'e sevk ettik.  

Asgari ücretle vaadimizi yerine getirdik. Emeklilerimize zam yaptık. Askerlerimizin intibak sorununu çözdük. Öğrecilerimizin kredilerini artırdık. Kredi uygulamalarımıza başladık. Çiftçilerimize faizsiz kredi uygulamasını, çeyiz hesabını başlattık. Elektronik kimlik kartı dağıtımına başlıyoruz. Bunun gibi pek çok yeniliği hayata geçiriyoruz. Her şeyi millet için yaptık. 

Türkiye'nin imkanlarını da, kaynaklarını da büyütmeye devam ediyoruz. 14 yılda büyük bir zihniyet devrimini gerçekleştirdik. Yüzünü yönünü tüm dünyaya çevirdi. Ekonomide de büyük ve istikrarlı bir güç olmayı başlardı. Daha etkin bir küresel aktör haline geldik. Türkiye istikrarını öyle sağlam bir zemine kurdu ki içeride ve dışarıdaki sorunlara rağmen yolumuza devam ediyoruz. 

Ne ekonomik istikrar ve atılımdan vazgeçtik, ne terörle mücadeleden taviz verdik. Ekonomiyi siyasi istikrarsızlığa kurban etmedik. 2016 umarım daha başarılı bir yıl olur. Bu gayretlerimizin boşa gitmediğini görmek bizi mutlu ediyor. Ekonomimiz büyüdükçe refah seviyemiz artıyor. 2007 yılından bu yana 6,9 milyon kişiye ilave istihdam sağladık. Sadece son 1 yılda 1 milyon kişiye yeni istihdam alanı açtık. Bütün vaatlerimizi gerçekleştirirken rekabetçi ekonomi ve bütçe disiplinininden taviz vermedik. Bir yandan dış politikayı izlerken, yabancı yatırımcıları artırma yolunu aradık. Bugüne kadar yaptıklarımızı asla yeterli görmüyoruz. Çalışmalarımızı büyük bir gayretle yürütüyoruz.

Bütün toplumsal kesimler, siyaset kurumundan yeni bir anayasa bekliyor. Bu konu günü birlik politikalarla tartışılmasını istemiyoruz. Bu konu Türkiye'nin meselesidir, tüm partilerimizin de meselesi olmak zorundadır. Bu ülkeyi darbe anayasasına mahkum edenler hesap veremezler. Yeni anayasa hangi temeller üzerine inşa edilecek sorusu gündemin sorusu olmalı. Yeni anayasa nasıl bir ülke olmanın cevabını vermeli. Anayasa millet olmamızıın metne dökülmüş halidir. Yeni anayasa millet olmamızın ruhu yer almalıdır. Bir anayasa ne kadar özgürlükçüyse, toplumsal hayatta da o kadar huzurlu olur. 

Mevcut anayasa birçok sorunumuzun kaynağını oluşturmuştur. Millet olma bilincimizi yükseltmek gerekmektedir. Vatandaşı devlete tabi kılmıştır. Devleti milletin hizmeti yerine, milleti devlete hizmeti için kurgulanmıştır. Yeni anayasa insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışının güvencesi olmalıdır. 

Türkiye AK Parti iktidarları döneminde ciddi bir atılım gerçekleştirdi. Ekonomik büyümemizle, artan refahımızla dünyada örnek gösterilen bir ülke haline geldik. Adaleti de kalkınmayı da ihmal etmedik. Milletimizin isteği bunu taçlandıracak yöndedir. AK Parti Türkiye'nin daha özgür, daha müreffeh bir ülke olması için elinden geleni yapmıştır. Bundan sonrası yeni anayasadır. Buradan bir kez daha ilan ediyorum, Türkiye bu yamalı bohçaya dönmüş anayasa ile yol alamaz. 

Biz AK Parti olarak milletimize verdiğimiz sözler doğrultusunda gerekli adımları attık. Anayasa tartışmaları başladığından beri muhalefet partilerinin başkanlık sistemine konuyu çekmek istediğini görüyoruz. Bu tavrın 2011 yılında gündeme gelen tartışmalardan bir farkı yoktur. 2010'da hayır diyenler, şimdi dolaylı yollardan hayır demenin peşinde. Biz AK Parti olarak başkanlık sisteminin Türkiye için gerekli olduğunu söylüyoruz. Bu konunun Sayın Cumhurbaşkanımızın makamı çerçevesinde tartışılmasını kabul etmiyoruz. Gelin zihninizdeki bütün önyargılardan arındırın, küçük hesaplar yapmayın. AK Parti olarak bizim hiçbir önşartımız, önyargımız yok. Doğru bildiğimizi söylüyoruz. Hiç kimsenin Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratmak üzerinde siyaset yapılmasını kabul edemeyiz, dimdik karşılarında dururuz.

Artık siyasetin sorunlarının konuşulduğu değil, sorunların konuşulduğu siyaset olması gerek. Ancak bu ülkede bazıları siyasetin sorun üretme amacına yönelik çalışıyor. Meclis çatısı altında bulunan siyasetçilerin buna çanak tutması kabul edilemez. Terör örgütü sözcülerine sesleniyorum. Gün geçtikçe meşruyetlerini yitiriyorlar. Hendekleri çukurları savundukça, o çukurlara kendileri düşerler. Kurulan tuzaklar boşa çıkarılacaktır. Hiç kimsenin düzenimizi bozmasına izin vermeyeceğiz. Dünyanın hiçbir yerinde terör böyle teşvik edilemez. Bölgedeki gelişmelere paralel olarak taşeronlaşma ve piyon olma arzusunu göstermektedir. Türkiyelileşme olma yönünde davranırken, çukurlara boyun eğdiler. Bu terör faaliyetlerine karşı siyasetin omuz omuza vermesi gerekir. AK Parti darbecilere, vesayetçilerine boyun eğmemiştir, üç beş terör şakşakçısına asla boyun eğmez. Şehirlerimizin tamamında kamu düzeni sağlanana kadar operasyonlar devam edecektir. Kararlılığımızdan geri adım atacağımız düşünülmesin. Bütün baskılara rağmen kararlılıkla, fedakarlıkla ülkenin birliğinden yana tutum alan kardeşlerimize selamlarımı iletiyorum. Buraya büyük bir aile olduğumuzu, haklarını koruyacağımızı göstermek için davet ettik. Bu ülkenin huzuru için çaba gösteren hiç kimseyi yalnız bırakmadık.

Başika Kampı'na düzenlenen saldırı korumamızın ne kadar haklı olduğunun göstergesidir. Biz orayı eğitim kampı olarak devreye soktuk. Daha sonra DAEŞ'ten gelen tehditler yönünde tedbirlerimiz aldık. Dün de saldırı girişimine mukabele edilmiştir. Biz teröre karşı mücadele hiçbir zaman taviz vermek, Irak'ın toprak bütünlüğüne de saygı duyduk. Orada bulunmamızın yegane sebebi Musul'un DAEŞ'ten kurtulmasıdır. Artık Irak ve Suriye'de yaşananlardan dolayı Türkiye ulusal güvenliğini korumak için bu faaliyetlerini sürdürecek. DAEŞ'e karşı mücadele ettiğini iddia eden ülkeler bizim bu faaliyetimizden rahatsız olmaktadır. Bir gün bu terör unsunlarının Irak'tan temizlenmesini diliyorum. Bütün bölgeye barışın hakim olmasını istiyoruz. Suriye'de çıkan çatışmalar, zulümler sona ermelidir. Türkiye barışın tesisi konusunda gayretlerini gösteriyor. Konuya müdahil durumunda olan tüm yönetimlerin aynı çizgiye gelmesi gerekiyor. Büyün acılar yaşayan bölge halkı hesapların kurbanı olmamalıdır. AB, ABD, Rusya, Körfez ülkelerine çağrımız birdir. Suriye'de insanlığın ölmesini beklemeyin, yardım edin. Bütün bu ölümler karşısında tepkisiz kalanlar, insanlıktan nasibini almamıştır. 

Afganistan'dan tecrübe almayanlar, Suriye'ye gidenler tarihlerine bakmalı. Biz Suriyeli kardeşlerimizin yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Türkiye dünyada en fazla Suriyeli ve en fazla mülteciye evsahipliği yapan ülkedir. Türkiye'nin yazdığı bu insanlık destanı nesilden nesile aktarılacak. 

Türkiye bütün dünyada barış istiyor. Bu yönde AB üyeliği ile ilgili vizyonumuzu koruyoruz. Türkiye AB ilişkilerine ivme kazandıran önemli gelişmeler yaşandı. Kritik konularda mutabakata varıldı. Hükümet olarak önümüzdeki dönemde AB'ye uyum sürecimizi hızlandıracağız. 2016 yılı içinde Türkiye vatandaşlarını vizesi olarak AB'ye seyahet edeceklerine inanıyorum. AB ülkelerinde vatandaşlarımıza uygulanan vizenin kaldırılmasıyla önemli bir eşik aşılacak.