Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rusya'nın Suriye'deki operasyonlarına ilişkin olarak, "Rus uçaklarının Halep’te hastaneleri ve okulları vurduğu, sivil şehitler aklıma geldi. 1789’da Özi Kalesi’nde o barbarlar, zalimler katliam yapmıştı. Aynı zalimler, aynı barbarlar ve alçaklar bugün Halep’te. Bre insafsızlar, ne istersiniz bu topraklardan" diye sordu. Davutoğlu, Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi'ne Türkiye'nin YPG operasyonlarını durdurması çağrısında bulunmasına tepki göstererek, "Bu ne arsızlıktır" dedi. Davutoğlu, "Türkiye savaşa girecek" iddialarına ise "Suriye'de bir savaş tehlikesi varsa bunu oluşturan asla Türkiye olmamıştır ve olmayacaktır" cevabını verdi.
Davutoğlu, "Türkiye'nin YPG operasyonlarını doğru bulduğunu" açıklayan CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın yaklaşımı için "Deniz Baykal bir devlet adamına yakışır ciddiyetle yaklaştı, kendisine teşekkür ediyorum. Biz karşımızda milli bir muhalefet istiyoruz" ifadesini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, partide krize yol açan AKP'nin kurucu isimleri Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik'in hükümete ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yönelik eleştirilerine de isim vermeden gönderme yaptı. "Bizde ihtilaf bekleyenler çok bekler" diyen Davutoğlu, "Bizde şahsi hesap yok, ulvi hesap var. Zira AK Parti davası şahıs davası, şahısların şahsi davası değildir, olmayacak. Bu dava Türkiye davası, insanlık onuru davasıdır" diye konuştu.
Doğu ve Güneydoğu'da her hafta bir ili ziyaret edeceğini açıklayan Başbakan Davutoğlu, cuma günü de Van'a gideceğini açıkladı. Davutoğlu, "İlk 8 haftada reformların yüzde 50'sini, vaatlerin de yüzde 73'ünü yerine getirdik" dedi.
Başbakan Davutoğlu, AKP grup toplantısında partililere hitap ediyor.
Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Cumartesi günü Erzincan'daydım. Mardin'den başladım, Erzincan'ın kurtuluş gününde Erzincan'daydım. Erzincan'da yaptığımız temaslar çerçevesinde cemevi ziyareti de gerçekleştirdi. Biz her bölgemizle, her coğrafyamızla ilişkimizi sıcak tutuyoruz. İnşallah bu hafta da Van'da olacağız.
"Zalimler ve barbar Rusya!"
Sizi bir için tarihin bir kesitine götüreceğim. Rus uçaklarının Halep’te hastaneleri ve okulları vurduğu, sivil şehitler aklıma geldi. 1789’da Özi Kalesi’nde o barbarlar, zalimler katliam yapmıştı. Aynı zalimler, aynı barbarlar bugün Halep’te. Biz sadece Halep’in değil, Somali’nin, Myanmar’ın, Türkiye’ye elleriyle göğe yükseltip dua eden kim varsa bütün o mazlumların yanındayız.
AK Parti hareketi her türlü engele rağmen bu ülkenin kaderinde en önemli etkiyi yapan faktördür. Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde yola çıktık, Türkiye’yi uçurumun kenarından aldık. Milletin şefkati, derin kültürü iktidara geldi. Adalet, vicdan, demokrasi, hukuk bu ülkeye hakim oldu. Onun için bize saldırdılar, istediler ki bu son kale düşsün. İstiyorlar ki onlar barbarlıklarını sürdürürken yüzlerine hakkı haykıran kimse kalmasın. Karşımızda nice koalisyonlar olsa da biz hakkı haykırmaya devam edeceğiz. Ne kumpaslar, ne tuzaklar kurmaya çalıştılar. AK Parti’yi bir araya getiren insanlığın vicdanıdır. Bütün haksız kazanç odaklarına karşı dimdik durduk, milletin hukukunu koruduk. Bizde ihtilaf bekleyenler çok bekler. Bizde şahsi hesap yok, ulvi hesap var. Zira AK Parti davası şahıs davası, şahısların şahsi davası değildir, olmayacak. Bu dava Türkiye davası, insanlık onuru davasıdır.
"Bre insafsızlar, ne istersiniz bu topraklardan?"
Bu dava hak ve hakkaniyet davasıdır, biz aziz milletimize, güzel ülkemize karşı sorumluyuz. Güzel ülkemize, yeryüzüne, bütün mahlukata karşı sorumluyuz. Rusya DEAŞ’la mücadele kılıfı altında DEAŞ dışında bütün muhalif gruplara saldırıyor. Rus uçaklarının bombardımana tuttuğu Tel Rifat ve Azez fotoğraflarını gösterdiler. Bomba atılmadık boş yer bırakmamışlar. Bre insafsızlar, ne istersiniz bu topraklardan? Rus uçakları akıllı bomba kullanmıyor. Neden biliyor musunuz? Bombaları yükletiyorlar ve nereye attıklarını hiç hesap etmiyorlar. Dün bir küçük kasabaya 200 sorti yaptılar. Her bir sortide kaç bomba attılar. Ellerindeki tarihi geçmiş bombaları bitirmek istiyorlar. Bu mühimmat konusunda süresi geçmekte olan mühimmatın tüketilmesi. Bir taraftan sivilleri vuruyorlar, bir taraftan muhalefeti zayıflatıyorlar, bir taraftan rejimi koruyorlar, bir taraftan da kendi ülkelerindeki olası çevre zararlarını önlüyorlar.
Rusya ve Esad PYD’yi kullanarak Halep’i rejim yanlısı bir demografiye kavuşturmak üzere binlerce insanı göçe zorluyor. DEAŞ’a tek bir saldırı gerçekleştirmeden Esad rejimini hedef alan grupları hedef alıyorlar. Türkiye içinde bazı çevreler de Esad rejiminin ayakta kalmasını başarı olarak lanse ediyorlar.
Suriye'deki gelişmeler insanlık trajedesi ve ulusal güvenliğimizi tehdide dönmüştür. Emin olun boş bir alan dahi yok ki bomba düşmemiş olsun. Rus uçakları akıllı bomba kullanmıyorlar. Rus uçakları bombaları yüklüyor ve nereye attıkları hesap etmeden tüketiyorlar. Tel Rifat'a 200 sorti yaptılar. Her bir sortide ne kadar bomba atıldığını düşünün. Ellerin süresi dolmuş bombaları tüketmeye çalışıyorlar. Hem bir tarafta sivilleri vuruyorlar, bir tarafta rejime destek veriyorlar, bir tarafta süresi dolmuş mühimmatı bitirerek çevre sorunlarını oraya taşıyorlar. Türkmen, Arap, Türkmenlere yoğun saldırı düzenleniyor.
Rusya ve Esad PYD'yi kullanarak etnik yapıyı değiştirerek binlerce insanı yerinden yurdundan koparıyor. Rusya DAEŞ'e tek bir saldırı düzenlemeden, Esad rejimini güçlendirmeyi düşünüyorlar. 5 yıldır Suriye halkı hiçbir orduya, silaha sahip olmadan Esad rejimine direndi, sonra Hizbullah geldi yine Halep'i, İdlib'i düşüremediler. Yetmedi İran'ı çağırdılar. O da yetmedi arkasından bütün coğrafyadaki Şii milisleri getirdiler Halep'i düşüremediler. Bu yaz büyük abilerine gittiler, Rusya'ya gittiler bu katliamı sen tamamla, sen katliamı daha iyi bilirsin dediler. Bu hain, alçak uçaklar sivil, asker, çocuk, yaşlı ayrımı yapmadan 8 bin sorti yaptılar.
"Türkiye Azez'e yönelik
saldırılara engel olacaktır"
Güya barışa doğru gideceğiz derken, Türkiye'nin Halep'e doğru koridoru kapansın istiyorlar. Halep'in o yiğit insanlarının açlığa da direnebileceklerini hesap etmiyorlar. Sonunda zafer mutlaka inananların olacaktır. En son Minnağ Havaalanı'nı ele geçirdikten sonra Azez'e saldırı gerçekleştirdiler. Mülteci akınına sebep vermeden, YPG'ye yönelik hedeflere mukabelede bulunuyoruz, bulunmaya devam edeceğiz. Her biri Türkiye'ye teşekkür ediyor.
Bizi engellemeye çalışacaklar, elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Bu saldırıların Avrupa'yı da hedef aldığı ortadadır. Merkel'le bu konuda mutabık kaldık. Merkel dün, yıllarca söylediğimiz teklifin haklılığını teyit ederek, Suriye'de uçuşa yasak bölge olmasını ifade etti. Bu 3 yıl önce olsaydı yüzbinlerce insan hayatta olacaktı.
Türkiye kendi sınırlarını korumak, etnik temizliği engellemek ve Suriye'de muhaliflerin zayıflamasını engellemek için gerekli gördüğü şekilde mukabele etmeye devam edecektir. Türkiye Azez'e yönelik saldırılara engel olacaktır. Katliam ve etnik temizlik yapan bir terör örgütünün, Türkiye'ye karşı mülteci akını oluşturmasına ve etnik temizlik yapılmasına izin verilmeyecektir. Türkiye'nin sınır güvenliğini gösteren kim olursa olsun aynı şeyi göstereceğimizden şüphesi olmasın.
Türkiye'nin tutumu ilkesel bir tutumdur. Türkiye sadece kendi ulusal güvenliğini değil, insanlık değerini de koruyor. Terör örgütlerinin cirit attığı bir bölge haline getirilmek istenen Suriye acılar içindedir. Bölgenin güvenliğini korumak zorundayız. Bu terör örgütleri gayrimeşrudur. Suriye'deki temel problem Esad rejiminin ömrünün uzatılmasıdır. YPG, PYD ve Rusya Esad'la mücadele etmiyor. Ilımlı muhalefetle mücadele ediyor, arkadan bıçaklıyor. YPG-PYD kesinlikle Kürtlerin temsilcisi değil, Rusya'nın paralı askerleridir. Burada bir tek DAEŞ mensubu yok.
"Bu ne arsızlık"
Biz burada oynanan oyunu görüyoruz. Buna karşı Suriye halkının yanında olacağız. DAEŞ bahane edilerek bütün Suriyelilerin, Suriye'den çıkarılması için etnik kıyım gerçekleştiriliyor. Bu Rusya'nın Çeçenistan'da yaptığının aynısı. Bu kirli hesap görülmezse, ileride çok büyük sıkıntılar yaşanacaktır. Demografik dengenin değişmesi için uluslararası toplumu uyarıyoruz. Sırf Türkiye ve Avrupa'yı rahatsız etmek için yüzbinlerce insanı bombardımana karşı ses vermek gerekiyor.
Günlerdir Rus uçaklarının bombaları altında, çocuklar katlediliyor, bunları yapanlara karşı Türkiye tedbir aldı diye Rusya Türkiye'yi BM'ye şikayet ediyor. Bu ne küstah, arsız yaklaşım. Kendisi bombardımanlarla mazlumları katledecek, Türkiye sınır güvenliğini sağlamaya çalışacak; sonra gdip BM'ye şikayet edecek. Onun için biz dünya 5'ten büyüktür diye haykırıyoruz. Rusya'nın bu suçunu yüzüne vurması gereken ABD ve diğer müttefiklerimiz bu "bombardımanı kınıyoruz" diyor. Allah'tan başka kimseden korkmadan söylüyoruz; "Bu bombardımanı alçak Rus uçakları yaptı." Sesi gür olmayanın sesi çıkmaz. BM'den, ABD'den, Avrupa'dan açık ve net tavır beklememiz hakkımız.
"O havalimanını da kullanılmaz hale getiririz"
YPG operasyonlarımız sayesinde ilerleyemiyor. Tekrar denerlerse şiddetli karşılığını göreceklerdir. O havalimanını da kullanılmaz hale getiririz. Bu çerçevede Rusya ve Esad rejiminin bu terör örgütüne karşı aldığımız tedbirleri artırarak sürdüreceğiz.
Uluslararası haber ajansları "Türkiye Kürt bölgelerini topa tutuyor" diyor. Ama Rusya'nın bombardırmanını görmüyorlar. Bizim tavrımızı tüm Kürtlere karşıymış gibi algı operasyonu yapıyorlar. Türkiye'yi bölerek kendilerince etnik milliyetçilik yapanlar, Kürtlerin devleti neresi diye soranlara diyorum, Kürtlerin devleti Türkiye Cumhuriyetidir. Kürtler bizim asli vatandaşımızdır.
Vatandaş olarak nasıl Kürt vatandaşlarımız asli unsurumuzsa, sınırımızdaki Kürtler de tarihdaş, kültürdaşımızdır. Başları ne zaman dertte olsa yönelecekleri yer son kale Türkiye'dir.
Kobani'de DAEŞ saldırdığında Kürt kardeşlerimiz alan kim, Aylan Bebeğin babasına sormak gerek sizi kim çıkardı, Saddam'ın bombasından sığınan kardeşlerimizin mirası niye unutulmadı? Bu tahriklere karşı Suriye ötesine, Irak ötesine sesleniyorum: Kürtleri kimse istismar etmeye kalkmasın. Kürtlerin hamisi de, koruyucusu da Türkiye'dir. Biz tarihimizin bir mirası olarak görüyoruz.
PYD ve YPG'yi terör örgütü olarak ele alıyoruz. Bunlar PKK'nın koludur ve Kandil'den talimat almaktadır. Rusya'nın kuklasıdır. Rusya ve Esad rejimi adına sayısız katliam yapmaktadır. Etnik kıyım yapmaktadır. Bunu merak edenler Erbil'e gidip sorsunlar. Bunu merak edenler Kamışlı'dan sığınan Kürtlerin PKK/PYD zulmünden nasıl etkilendiklerini öğrensinler. PYD, Rusya ve Esad'ın safında yer alarak, bu toprakların yerli unsurlarına ihanet etmektedir. Kimse kirli algı operasyonlarına engel olmamaldır.
"Türkiye savaşa giriyor diye
hayali senaryolar yazıyorlar"
Şimdi 3. Dünya Savaşı çıkabilir diye algı operasyonu yapılıyor. Buna karşı özenli tutum takınmamız şart. Türkiye savaşa giriyor diye hayali senaryolar yazıyorlar. Milletimiz müsterih olsun, Suriye'de savaş tehlikesi varsa bunu oluşturan Türkiye olmayacaktır. Biz Suriye halkının huzuru için çok çaba harcadık.
Hangi ülke yönetimi böyle ateş çemberi içinde böyle istikrar içinde tutabilir? Türkiye savaştan uzak durmak için güvenlik problemlerini bertaraf etmek için tedbirler almaktadır.
"Baykal'a teşekkür ediyorum"
Muhalefet partileri destekleyeceklerine, gündelik siyasi polemiğe malzeme yapmaktadır. Sayın Baykal bir devlet adamına yakışır şekilde konuştu, teşekkür ediyorum. Sayın Kılıçdaroğlu ise laf kalabalığı yaparak bu durum karşısında ciddi bir tutum takınamadı. Sayın Kılıçdaroğlu'nun 5 yıllık Suriye çizgisinde vicdan değil, Esad'ın elini sıkanlar görürsünüz. Biz milli bir muhalefet istiyoruz. Tarih bilinci yok. Sayın Baykal'ın açıklamalarına dinledikten sonra, Türkiye milli iktidar önemli ve Türkiye milli bir iktidar var. Biz milli, yerli muhalefet istiyoruz. Rusya, Esad ağzıyla konuşmayan, Türkiye'yi şikayet etmeyen bir muhalefete ihtiyacımız var.
Benzer şekilde biz Suriye'ye dönük olarak tedbirler aldığımızda Sayın Bahçeli bir açıklama yaptı. Kimse ne dediğini anlamadı. Bu açıklamanın amacı topluma korku salmaktır. Türkmenlere zulüm yapıldığında "niye yardım etmiyorsunuz" diye soran, sonra da "aman savaşa girmeyelim" diye uyarıyor. Sayın Bahçeli ne yapmamızı istediğini açıkça söylesin. Katliamları duralım, izleyelim mi? Sayın Bahçeli, Rusya, Esad ve PYD'ye karşı aldığımız tedbirleri takdir etmesi gerek. Bir empati yaparak Başbakanlık koltuğunda kendisini oturduğunu düşünsün. Yeni bir göç dalgası oluşacağını görseler ne tutum takınacaklardı?
Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli'nin partiler üstü tutum takınması gerekiyor. Vatandaşlarımıza da kendi partilerine çağrıda bulunmasını istiyorum.
Türkiye yıllarca terörün acısını çeken bir ülke. Kimden gelirse gelsin, teröre karşı duruyoruz. Son aylarda farklı terör örgütlerine karşı mücadele ettik, bunun sonuçlarını alıyoruz. Doğu ve güneydoğuda operasyonlar başarıyla devam ediyor. Yıkılanın yerine daha güzelini yapacağız.
Terörden zarar gören vatandaşlarımız için gereken desteği sağlıyoruz. Bu ülkede terörün bir geleceği olmayacak. Milletimiz yeniden barış içinde yaşamak istiyor. Elinde silah olmayan herkesle tek tek konuşacağız ve barışı tesis edeceğiz.
"Oyalanmaya tahammülümüz yok"
Güçlü bir siyasal sistem inşa etmeliyiz. Biz AK Parti olarak, şu zor dönemde daha fazla özgürlük, demokrasi içeren siyasal sistem inşa edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye ya kendi içindeki sorunlarla boğuşan küçülen bir ülke olacak, ya da güçlü bir ülke olacak. Türkiye bu yol ayrımında herkes tarafını seçmek zorundadır. Türkiye artık darbe anayasası ile yönetilemez.
Anayasa Komisyonu'nda ilk toplantı yapıldı. Süreç işliyor. Bu yolda adım adım ilerleyeceğiz. Bu Meclis yeni bir anayasa yapacak güce sahiptir. 2011 yılından bugüne Türkiye 5 yıl kaybetmiştir. Yarım kalan çalışmaları birikim olarak değerlendiriyoruz. O zaman 160 kurumu dinledi komisyon. Türkiye'nin daha fazla oyalanmaya tahammülü yok.
"Vaatlerimizin yüzde 73'ünü gerçekleştirdik"
Seçim beyannamemizdeki vaatleri gerçekleştiriyoruz. Vaatlerimizin yüzde 73'ünü gerçekleştirdik. Reformları yarı yarıya tamamladı. Milletimize verdiğimiz takvime uyuyoruz. Sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz ama bu sıkıntıları aşacak güce sahibiz. Milletin sesi olarak emin adımlarla geleceğe yürüyoruz."